Tarihi 28 Ocak 2017

Korku ve koku

İngiltere eski Başbakanı Margareth Thatcher 1990'da yapılan NATO toplantısında "Düşmanı olmayan bir ideoloji yaşayamaz ve gelişemez" diyordu. Aslında bu dünyada kurulan sistemin açık bir itirafıydı. Eğer ideolojini yaşatmak istiyorsan mutlaka düşman bulmalıydın. Ülkeleri hanedanlarla, servet sahibi olanlarla yöneten GÜÇ, tek bir ideoloji için yaşıyordu. O ideoloji de sadece ve sadece PARA idi. O ideolojiyi kazanımlarla donatmak için soğuk savaş döneminde Komünizmi sahaya sürdüler ve tüm dünyayı bununla savaşa inandırdılar.
Başkan Kennedy, Amerikan Merkez Bankası ve İngiliz Merkez Bankası'nı elinde tutan ailelerin oyununu gördüğü ve bunlara el koymak istediği için öldürüldü. Kim başkan olursa olsun etrafındaki tüm kurumları kuşatan ve yöneticilerini seçen bu PARANIN GÜCÜ'ydü. Kennedy'i öldüren her ne kadar CIA ve FBI gibi gözükse de işin ardında ülkeye hakim olan yapı, Anglo- Sakson yani İngiliz aklı ve İstihbarat teşkilatı MI6 vardı. Bu ilişki ve bağlılık öylesine köklüydü ki, İngiliz istihbaratı yalan bir rapor hazırlıyor, Amerika'da bu yalan raporla harekete geçirilecek kadar kolay bir balık olup Irak'ı işgal ediyordu. Finans kurumlarınca hücrelerine kadar kuşatılan İngiltere Başbakanı Cameron da yıllar sonra "Evet Irak işgali için kullanılan o yalan raporu bizim istihbarat hazırladı" diyecek kadar açık konuşuyordu.
MI6'nın kurduğu Bilderberg grubu ile yakın ilişkide olan Kissinger, Başkan Nixon'dan sonra istihbarat, iç ve dış politika dahil yıllarca Amerikan başkanları üzerindeki en etkim isim olarak öne çıktı. Yüzlerce trilyon doları yöneten aileler ne istiyorsa Kissinger onu yaptırıyordu. Operasyonlar başarısızlığa doğru giderse devreye suikast timleri sokuluyordu. Chatham House'lar, enstitüler, düşünce kuruluşları, CFR'den Bilderberge uzanan köprüler, bizim yerli işbirlikçilerin çok sevdiği ve maaşa bağlandığı vakıflar, bankalar, şirketler, Japonya, Avustralya, Kanada, Mısır'a kadar kucağa alınan istihbarat örgütleri ile muazzam bir sistem kuruldu. Bu sistemin istihbarat örgütlerince yetiştirilen ekonomik tetikçiler, küresel şirketlerde işe alınıyor, ilişki ortaya çıkmasın diye maaşları sadece şirketler tarafından ödeniyor, dünya piyasalarında provakasyonlarla, spekülasyonlarla sadece Para'dan Para kazanan bir GÜÇ ortaya çıkıyordu. Sisteme uymayan şirketler ve ülkeler batırılıyor profesyonel tetik.iler tarafından batırılıyor, ardından borçlandırılıyordu. Borçları ödenemez hale getirdikten sonra da BEDEL ödetiliyor, ülkeler yönetimleriyle teslim alınıyordu.
KÜRESEL İMPARATORLUĞUN en büyük silahı FAİZDİ, nice av oltaya bu yolla takılıyordu. Parayla imdada koşarak cankurtaran gibi gözüktükleri ülkelerde "DIŞ YARDIM" geldi diye bayram ilan ediliyor, sonrasında en az 20 katıyla soyuluyorlardı.
Savaşlar, kaos ve terör ülkeler için yıkım ve sonrasında "Dış yardım" için dilencilik yani ağa düşmek demekti. Ekonomik tetikçilerin başarısız olduğu yerlerde istihbarat örgütlerinin suikast timeleri devreye girer, direnen yöneticiler ya devrilir veya bir kazada can verirdi. Amerikan derin devleti Trump'ı iktidara taşıyarak, karşılığı olmayan ve ülkeyi batırma noktasına gelen paradan para kazanan firavunlara savaş açtı. Bu savaşın şekli ne olacak, uzlaşmaya mı gidecek yoksa dünya bambaşka bir eksene oturup inanılmaz bir kavgaya mı sahne olacak? Bunu göreceğiz... Trump ve arkasındaki güçlere başlangıçta karşı olan İngilizler her zaman olduğu gibi "U" dönüşü yapıp Beyazsaray'a süratle yanaşan ilk ülke oldu. Halbuki seçimler öncesi Trump'ın İngiltere'ye girişinin yasaklanması için kampanya başlatılmış ve 500 bin imza toplanmıştı. O İngiltere'nin Dışişleri Bakanı Boris Johnson seçim öncesi "NewYork'un belli bölgelerine gitmememin nedeni, oralarda Donald Trump ile karşılaşma riskidir" diyordu.
Seçimden bir gün sonr yıldırım hızıyla "Trump'ı kutluyorum, onunla çalılmak için SABIRSIZLANIYORUM" diye çığlık atıyordu. "Avrupa batacak" diyen ABD derin devletinden gelen mesajla Birlik'ten ilk kaçan da tasfiye korkusu yaşayan Londra oluyordu. Zaten Trump'ın AB'ye atamaya hazırlandığı elçi de önceki gün kesin konuşuyor,"Euro 1.5 yıl içinde batacak" diyordu. İngiliz burnu yeryüzündeki tüm canlılardan daha iyi koku alma duyusuna sahipti. O burnun sahibi böyleydi ve şimdi onun Başbakanı bugün Beyaz Saray'dan çıkıp koşarak Türkiye'ye geliyor. Vardır burunlarında bir koku...