Tarihi 10 Aralık 2016

Para denizi

ABD, Ukrayna'da seçilmişleri devirmek için 3.5 milyar dolar harcadı. Yönetim, BATI yerine Rusya ile ticaret anlaşması yapınca GEZİ tipi projeyle devrildi. Ancak işin perde arkasında birinci neden PARA'ydı.
Başkan Yanukoviç, IMF'den verilecek krediye karşılık vergileri artırmayı ve parayı DEVALÜE etmeyi reddediyordu. IMF'e adeta kafa tutuyordu. Dünyada kaoslardan kazanmayı, ülkeleri borçlandırarak soymayı, ele geçirmeyi ve yönetmeyi kural edinen 'Para İmparatorları'nın sahibi olduğu IMF'e kafa tutmak kimin haddineydi?
İnsanları sokaklara döktüklerinde en önde ülkenin zenginleri yürüyordu.
Ukrayna'nın en zengini Rinat Ahmetov, arkasında 300 bin kişi toplayarak devrim için meydanlara çıkıyordu. Servet sıralamasında en önde olan Ukrayna Yahudileri'nin lideri İgor Kolomoisky ve Serhiy Taruta da meydanlarda önder oluyor, iki bölgenin valiliğine atanıyordu.
Ülkenin en zengin ikinci adamı Victor Pinchuk'un kurduğu Pinchuk Vakfı, yaptığı devrimlerle övünen Soros Vakfı'yla iç içeydi. Turuncu devrim sonrası Ukrayna Parlamentosu Başkanlığı'na getirilen Arseniy Yatsenyuk da IMF'in patronları ile yakın ilişkileri olan bir BANKACIYDI. ABD, pasifikteki güç savaşına girdiği Çin'de de "Demokrasi ihraç ediyoruz" ayağıyla çok sayıda sivil toplum örgütüne ve Tibet'teki Dalay Lama tipi dini örgütlere milyonlarca dolar yağdırıyordu. Reagan Sovyetler'e karşı operasyon kararını Polonya asıllı Papa 2. John Paul ile buluştuğu masada kararlaştırıyordu. CIA operasyon düğmesine bastığında en yakın işbirlikçileri Katolik rahipler ve VATİKAN bankasıydı. Sovyetler'e ilk darbeyi vurmanın yolu Polonya'daki Dayanışma hareketine Vatikan Bankası'ndan aktarılan milyonlarca dolardan geçiyordu.
Sovyetler Birliği'ni dağıtırken bu ülkedeki oligarklara ve örgütlere 50 milyar dolar gönderen Washington'du. Sovyetler'in dağılmasına onay veren Gorbaçov'un kızı Risa, devrimci Soros ile birlikte Moskova'da "Kültür Girişimleri Vakfı" kuruyordu.
2007'de Myanmar'da Safran Devrimi için ABD'nin sokaklara döktüğü insanlar Budist Keşişlerdi. Mısır'da seçilmişleri devirip darbeye gitmenin yolu da iktidara destek olan Vehabi mezhebindeki milyonların yönünü değiştirip, darbecilerin Tahrir Meydanı'na çıkarılmasından geçiyordu. İran'da kullanım süresi dolan şahı halletmenin yolu da, Humeyni ve arkasındaki milyonlarca Şii'yi kullanmaktı. Örnekleri say say bitmiyor...
Ortadoğu'ya Suriye'den bir kez daha girmenin yolu da DAEŞ gibi bir terör örgütünü doğurmaktan geçiyordu. Dün baronların tetikçisi Avrupa basınında "Kuduz köpek lakaplı generel Mattis dahil, askerlerden oluşan bir cunta hükümeti kuruyor" diye yerden yere vurulan ABD'nin yeni Başkanı Trump, "DAEŞ'i Obama yönetimi kurdu" diye boşuna söylemiyordu. Etrafında ülkenin bir numaralı askeri istihbaratçılarını toplayan Trump asla kafadan bir şeyler uydurmuyordu. Şu anda BATI'nın en büyük korkusu, DAEŞ saflarında savaşıp Avrupa'daki ülkelerine dönen binlerce teröristin ne olacağı sorusu... Bu konuda sürekli toplantılar yapıyorlar ve hazırladıkları son raporu önceki gün açıklayıp; "Mutlaka Türkiye ile bu konuda yoğun işbirliğine girmeliyiz" diyorlar. FETÖ'den, PKK'ya tüm terör örgütlerine kucak açan Avrupa'nın şaşkın ördekleri, Türkiye'den teröre karşı yardım istiyor. Başkentlerini terör ofisleri haline getirenlerin Avrupası'nda Danimarka'dan da bir milletvekili çıkmış dün "Mülteci botlarını vuralım" diyor.
İkiyüzlülüğün tavan yaptığı değil tavanı deldiği bir dönemdeyiz. Suriye'de barış sağlandığında Avrupa'ya dönecek teröristler daha da artacak. İngiliz İstihbaratı MI6 Başkanı Alex Younger de dün "DAEŞ'in içine sızdık, orda biz de varız" diyor. Savaşlar artık "Dolar zenginleri-inanç fitnecileriterör grupları" üçgeni kurulmasıyla yapılıyor, devletler bu yolla dizayn ediliyor.
15 Temmuz'a, polis-yargı yoluyla milyarlarca dolar haraç toplayan FETÖ'ye ve onlarla yanyana gelmesi mümkün olmayan GEZİCİ oligarklarımızın Pensilvanya'da yıllarca kuyruğa girmesine bu gözle bakmazsak, saldırıları anlayamayız. Bugün ülkesine dolarla yapılan saldırılara karşı döviz bozdurmaya koşanlara bazı bankalarda "Bozdurmayın, dolar yükselecek" diye telkinler yapılmasına Fransız kalır, çözemeyiz.
Paranın Firavunları, imparatorluklarının batmasından korkuyor. Denize düştüler, terör yılanına sarılıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar o Para denizi bir gün ortadan yarılıp, hepsini yutacak!