Öncelikle DAEŞ rahatsız oldu.
Tabii, Türk Ordusu'nın yaptığı gövde gösterisine ağlayan bir adam da vardı. Onun adı da FETÖ'ydü.
Cerablus operasyonunda midesine kramplar giren bir hain de oydu.
Türkmenlere ve Özgür Suriye Ordusu'na yaptığımız yardımları, üniformalı teröristleri aracılığıyla MİT tırlarını durdurarak engellemeye çalışan bir Pensilvanya vardı karşımızda. Ve dahası o kahpe operasyon ile dünyaya "Türkiye DAEŞ'e yardım ediyor" ALGISI veren bir İHANET maşasıydı bu eleman. Sayfa mizanpajlarına bile karıştığı Todays Zaman "İşte Ankara'nın DAEŞ'e gönderdiği silah yüklü TIRLAR" diye haber yapıyordu. Siyonist-Haçlı itttifakı NEOCONLARIN ve ardındaki baronların medyası FETÖ'nün gazetesini kaynak göstererek Türkiye'ye canlı bombalarla sarsan DAEŞ'e yardım etmekle suçluyordu. Müthiş bir FETÖ-NEOCON ittifakının bu iğrenç kurgusu ile, hem bombalarla insanlarımız ölüyor hem de pimi çekenlerin hamisi olduğumuz YALANI ile Ankara vuruluyordu. OYUN büyüktü.
PKK'nın bombalı ve silahlı saldırısına uğrayan Ceylanpınar Belediye Başkanı Menderes Atilla da ekranlara çıkıyor, "DAEŞ burnumuzun dibindeki iki şehre saldırarak katliam yapıyor." diyordu. "İnsanları kesiyor. Korkunç ölümleri göstererek istila ediyor. Ardından tek kurşun atmadan çekilip PKK'ya teslim ediyordu." diye ekliyordu. Yani DAEŞ ile ölümü gösterip, PKK ile sıtmaya razı ediyorlardı.
Türkiye, Cerablus operasyonu ile maşaları kullanarak oynanan BÜYÜK OYUNU bozdu. Baktığımızda, Türkiye Cerablus'da PKK'nın savaşıyor gibi gözüktüğü DAEŞ'i süpürüyor, buna ilk ve EN BÜYÜK TEPKİYİ Kandil'in Suriye'deki PYD'si gösteriyordu.
Kobani'ye DAEŞ saldırdığında "Türkiye neden müdahale etmiyor" diye 6-7 Ekim olaylarını başlatıp 46 kişinin ölümüne neden olanlar, şimdi "Ankara Cerablus'da neden DAEŞ'i vuruyor" diye kabak gibi ortaya çıkan İKİYÜZLÜLER oluyordu. ŞEYTAN ellerine ne tutuşturursa onu okuyan bir PKK maşası vardı. O teröristlerin mikrop yuvası Kandil'deki elebaşlarından biri birkaç ay önce çıkıyor "Amerika ve İngiltere ile direk diyaloğumuz var" diyordu. İşte diyalogda oldukları o iki ülkeden İngiltere basını da, Türkiye Suriye'de operasyon yapınca dünkü sayfalarında "Türkler Kürtlere saldırmak amacıyla Cerablus'a girdi" diye haber yapıyordu. Demek ki, Cerablus operasyonundan Londra ve o gazetelerin sahipleri baronlar da rahatsızdı. Kürt koridoru kurulamıyor, Kobani-Afrin birleşemiyor diye o baronların çok sevdiği İsrail'de içten içe ağlıyordu. Çünkü o koridoru Tel-Aviv'in çıkarları için en çok isteyenlerin başında İsrail geliyordu. Londra merkezli İsrailsever baronların gazeteleri başka ne yazacaktı?
CHP liderinin konvoyuna yapılan saldırı, Cerablus operasyonuna ve YENİKAPI ruhuna karşı PKK maşasının kullanıldığı bir misillemedir. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Ankara ziyaretinde onlarca kanaldan defalarca "Türkiye ile dostuz" diyerek bas bas bağırmıştır. Bu işler bağırmakla değil, söylediğini ispatlamakla olur. Suriye'deki PKK'nın komutanı ABD Genelkurmay Başkanı'dır. Pentagon, PKK'nın bağlı olduğu karargahtır. "Dostuz" diye bağıran Joe Biden, emrindeki PKK'yı durdurmalıdır.
"Bir dene Biden" demek hakkımızdır.
Cerablus'da DAEŞ'i vuran Türk tankları ile PKK'nın sıtma nöbetine girmesi manidardır.
Halbuki sivrisinekler sadece sıtma mikrobu taşır. Washington, muhafaza ettiği mikrobun elindeki şırıngadan çıkmasından sorumludur.
CHP konvoyunun mikroplarla hedef seçilmesi şeytanın "KAOS" planıdır. Biyolojik silah saldırısına uğrayan Kemal Bey'e geçmiş olsun. Ve önemli bir detay daha... Medyaya 19 Ağustos'ta duyarlı bir vatandaş tarafından atılan maili gösterdiler dün. Artvin Şavşat'a bağlı Meşeli köyünde 7 teröristin köy içinde gezerken görüldüğünü yazıyordu o mail. Ve şöyle devam ediyordu; "Biri kadın, altısı erkek... Üstelik bir süredir köyde garip bir adam var ve teröristlerle bağlantısı olduğunu düşünüyoruz. Köylüler ayaklandı, teröristlerin peşinde ama bulamadılar." Sonsöz; Türkiye tıpkı Cerablus operasyonu gibi, Kandil'e de müdahale edip yerleşme planını masaya yatırmalıdır.
