Tarihi 14 Şubat 2015

Cadı kazanı

Ortalık toz duman. At izi it izine karıştı... Birileri kazanın altına ateş sürüyor. Ama biz onları göremiyoruz, günlük yaşıyoruz, çözemiyoruz. Çıkarları için her türlü melaneti, fitneyi ve fesadı mübah görenleri es geçiyoruz.
Ortadoğu'da aynı inancı taşıyanlar birbirini boğazlıyor, tavuk gibi insan kesiyor, hatta canlı canlı yakıyor. "Aynı havayı koklayanlar nasıl bu hale geliyor" diyoruz ama İZ süremiyoruz.
Gelin Şubat 1982'ye gidelim birlikte. İsrail'de bir adam çıkıyor, adı ODED YİNON... Bir rapor hazırlıyor.
Dünya Siyonist Teşkilatı yayın organı Kıyunim (Yönelişler) bu raporu yayınlıyor. "A strategy for İsrail in the Nineteen Eighties" adını taşıyor rapor. Yani; "Bin dokuyüz seksenlerde İsrail stratejesi" Tarihe ODED YİNON PLANI olarak geçiyor bu stratejik proje.
İçeriği ise çok ilginç; "Ortadoğu'da İslam coğrafyasında dini ve mezhep ayrışmalarıyla irili ufaklı PAR ÇALARA AYRILMIŞ bir bölge şarttır" deniyor. "İsrail'in varlığı için bu planın hayata geçirilmesi elzemdir" diye vurgulanıyor.
1996'da bu plan doğrultusunda ABD'deki İsrail yanlısı NEOCONLAR harekete geçiyor.
İsrail Başbakanı Netenyahu'ya "ODED YİNON" planını destekleyen "A Clean Break" adlı rapor sunuyorlar. İsrail'in aşkına "BÖL-PAR ÇALA " projesi için iki kilit ülkeye dikkat çekiliyor. "Tel Aviv mutlaka Türkiye ve Ürdün'ü yanına almalı ki, parçalama harekatı başarıya ulaşsın" diye not düşülüyor. Ve bu plan çerçevesinde Refah-Yol hükümeti POST-modern darbeyle iktidardan indiriliyor. Ankara Tel-Aviv'e bağlanıyor. Bağlama operasyonun yöneten Douglas J. Feith, Eric Edelman, Morton Abramowitz, Alan Makovsky (Şimdi CHP'ye danışmanlık yapıyor), Richard Perle, Paul Wolfowitz ve Harold Rhodo gibi NEOCON'lar ÜST AKIL karagahlarında Ortadoğu haritasını masaya yatıryorlar. Parçalanacak ülkeleri işaretliyorlar.
Paul Wolfowitz 2003'te çıkıyor pervasızca konuşuyor; "Suriye ve Irak'ta yakında nasıl değişiklikler olacağını göreceksiniz" diyor.
Büyük İsrail için ileride rahat yutabilmek için küçük devletler oluşturuluyor.
Bu akşam ahaber'de 22.00'de yayına girecek YAZBOZ'da ABD askeri istihbarat örgütü NSA ajanı Wayne Madsen'i bir kez daha ağırlıyoruz... NSA'da yıllarca subay olarak görev yapan Madsen, İngiliz eski Dışişleri bakanı Robin Cook'un geçmişte ELKAİDE hakkında yaptığı açıklamaya dikkat çekiyor. "İngiliz Bakan Cook, El Kaide'nin CIA için paralı askerleri, destekçi şirketleri, bir takım muhatapları ve Afganistan'da mücahit hareketi destekleyecek insanları içeren bir veritabanı niteliğinde olduğunu söylemişti. Ancak tabii ki bu veritabanı zamanla El-Kaide Örgütüne dönüştü.
Şimdilerde de kendini İslam Devleti olarak adlandıran IŞİD gerçeği mevcut. IŞİD dünyanın dört bir yanından insanın katıldığı bir örgüt, özellikle CIA'nın radikalleştirme çabalarının olduğu ülkelerde savaşıyor.
CIA tıpkı El Kaide'de yaptığı gibi IŞİD'in kurulmasında önemli bir rol oynadı" diyor.
Peki Ortadoğu'da bugün Müslümanlar neden Müslümanları boğazlıyor. NSA ajanı Madsen bu soruya da tereddütsüz şu cevabı veriyor. "Bu İsrail tarafından yıllar önce planlanmış bir şeydi. 1980 ve 1982'ye döndüğümüzde Oded Yinon planı adı verilen bir planın geliştirildiğini görüyoruz. İsrailli bir gazeteci tarafından yapılan planda Arap dünyasının kendi içinde savaşan kabile ve hizipler halindeki ülkecikler haline gelmesi planlandı."
Evet NSA ajanı Wayne Madsen da sözü getirip ODED YİNON planına dayıyor. Ve müthiş bir analiz yapıyor Madsen; "Şimdi tükenmekte olan Orta Doğu halkının birbirini öldürürken bilmesi gereken tek bir şey var: İsrail bunun kendisi için iyi bir şey olduğunu düşünüyor. İsrail'in, Arapların Arapları, Müslümanlarınsa Müslümanları öldürmesiyle hiçbir ahlaki ya da etik sorunu yok. Ayrıca bu tarz savaşlarda da fitili ateşlemekte çok başarılılar." NSA ajanı Wayne Madsen'a "Ortadoğu'da Müslümanları Müslümanlara karşı kışkırtan en etkili istihbarat servisi hangisi?" diye sordum.
Verdiği cevapla son noktayı koydu Madsen; "En etkili olanı MOSSAD. CIA'yı, İngiliz MI6'yı, Fransız Direction Generale de la Securite Exterieure'yi de sayabiliriz. Ve tabii ki Suriye'de ve Irak'ta IŞİD'i destekleyen Suudi Muhaberat'ını da atlamayalım."
Evet, kazanın altına ateşi sürenler bunlar...
At izi de belli, it izi de belli aslında. Bakmak değil önemli olan... Görmek!!!