ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 10 Kasım 2010

Fatmagül mecliste...

TBMM, halktan gelen ısrarlı tepkilere dayanamayarak Fatmagül'ün tecavüz sahnesini mercek altına almaya karar vermiş!
Çünkü halkımız, çocuklarıyla izledikleri o sahne karşısında ne yapacaklarını şaşırmışlar ve bu konudan şikayetçilermiş!
Sahne biteli çok oldu da, anlayamadığım önce hangi yaş gurubunda bu çocuklar? Ana baba sözü dinlemeyip inatla 'bana ne bana ne izleyeceğim işte' diyecek bir yaşsa, kulağından tutup odasına götürmek meclisin değil o ana babanın görevi. Yok biraz daha büyüklerse, zaten tecavüzün 'teklisinden' 'toplusundan' çoktan haberdarlar, ana baba boşuna telaş ediyor. Önlerinde 'internet' denen müthiş bir arşivi var çünkü.
Madem öyle, bu titiz ve hassas halkımız bir ara da, çocuklarına şu aile içi tacizleri anlatsınlar lütfen.
Veya mahalledeki bazı 'amcaların' bakışlarının, okşamalarının altında yatan gerçek nedenleri... Sonra vatandaş olup bir kere de, yurtlardaki, hapishanelerdeki çocuk tecavüzleri için başvursunlar meclise, bi zahmet...
Neticede Meclis, 'çocuğuna söz geçiremeyenlerin' şikayet mercii değildir. Meclis, o meraklı çocukların geleceği için çok daha ciddi çalışmalar yapılan bir yerdir.
Bu yüzden olur olmadık şeyle meşgul edilmemelidir.

Makineye abdest aldırmışlardı...
Polonya karışmış! Tabut üreten bir firma, 2011 takvimleri için seksi modelleri soyup tabutların üzerine oturtunca, Varşova Kilisesi ayağa kalkmış ve derhal 'gerekenin yapılmasını' emretmiş. Orada 'gerekenden' ne anlıyorlar bilmem ama bizde 'takvim basılan matbaa makinelerine abdest aldırdılardı!' Yıllar önce Cağaloğlu'nda bir matbaa yine böyle çıplak kızlı bir takvim basmış ve bir sonraki sipariş 'kuran' olunca, müşterinin arzusuyla tüm tifdruk'lar baştan aşağı yıkanmıştı, o geldi aklıma.

Hükümet sesime kulak verdi!
Dün bu köşede taksi şoförlerinin isyanını dile getirmiş ve 'araç sahipleri sigorta yapmaya yanaşmıyor, adamları işten çıkarıyorlar' demiştim.
Ve lütfen bu duruma bir formül bulun diye de atmıştım kendimi ortalara. Hükümet formülü bulmuş; Taksi ücretlerine zam! Yani bana girdi formül. Bir daha ağzımı açarsam ne olayım.

Gazetecinin "sır" intiharı!
Geçen hafta genç bir meslektaşımız kendini iple tavana astı. Ve manşetler bunu, 'gazetecinin sır dolu ölümü' diye verdi. Hani vatandaşa sorsan; "Mutlaka bir sevdiceği vardı, terk etti çocuğu herhalde ondan" diyebilir ve böyle sanabilir. Ama bir gazete editörünün- ki bu piyasanın acımasızlığını en iyi onlar bilirler- kalkıp, habere "sır ölüm" diye başlık atması hayli tuhaf.
Altına da yazmış üstelik; "Üç sene önce işten kovulmuştu, işsizdi" diye... Sizce neden kıydı canına acaba?

Mahzun'a, Egemen Bağış bağışı...
Mahzun Kırmızıgül'
ün beş Minare'sinin pek çok ilke imza attığı yazıldı çizildi ama Mahzun'un öyle bir ilki var ki herhalde dünya sinema tarihine altın harflerle yazılacak.
Kırmızıgül meğer filmin senaryosunu önceden Egemen Bağış'a göndermiş ve konu hakkındaki fikirlerini sormuş. Kurt politikacı Egemen bey de, 'Türkiye'de artık işkence olmadığının' altını çizmesini önermiş öncelikle. Sayın bakanın filmin galasında söylediğine bakılırsa, senaryoyu önceden okuduğu ve önemli bir "AB" rötuşu yaptığı ortada.
Lafı uzatmaya gerek yok. Başta da dediğim gibi Mahzun'un filmi; dünyada ilk kez, bir yaratıcı sanatçının, bir politikacının fikirleri doğrultusunda senaryosuna eklemeler yaptığı eser olarak geçecek tarihe...
Fellini'lerin, Oliver Stone'ların kulağı çınlamıştır herhalde... Her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorlarsa...