Bozuk kalplere kapak olsun

Küçük yaşta geçirilen kalp romatizması, doğuştan olan sorunlar ve yaşlılık kalp kapaklarını bozuyor. Hayati tehdit yaratan bozuk kapaklar artık kapalı yöntemle değiştiriliyor; dokudan yapılan yeni kapaklar ise can kurtarıyor...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 23 Nisan 2017 Güncelleme 23 Nisan 2017, 01:57
Bozuk kalplere kapak olsun

İÇİNDEKİLER

Her organ gibi kalp de yıpranıyor. Yaş ilerledikçe kalp kapaklarında eskime ve kireçlenme daha belirgin oluyor. Bu durum kapakların daralmasına veya geriye kan kaçırmasına yol açıyor. Göğüs ağrısı, göğüste sıkışma, fenalık hissi, çabuk yorulma ve yorucu iş sonrası bayılma, dengesizlik, halsizlik, nefes darlığı, çarpıntı gibi şikayetlerle kendini gösteren kalp kapağı sorunları günümüzde ameliyatsız tedavi ediliyor. İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Vedat Aytekin, kalp kapaklarının bozulmasının en önemli 3 nedenini, "Küçük yaşta geçirilmiş kalp romatizması, doğuştan olan bozukluklar ve ileri yaş nedeni ile eskime" şeklinde açıklıyor. Prof. Dr. Aytekin, kapalı kalp kapağı operasyonuyla ilgili olarak şu bilgileri veriyor...

DOKUDAN YAPILIYOR
Kapalı yöntemle aort kapak yerleştirilmesi hastanın iyileşme süresini de kısaltıyor. Kasıktan, kol veya göğüs damarından giriş yapılır. Kateter sistemi içinde sıkıştırılmış kalp kapağı; eskimiş, yıpranmış, kireçlenmiş eski kapağın içine yerleştirilir. Bu kapaklar dokudan yapılmıştır.

YAŞLILAR İÇİN ÖNEMLİ
Yaş ilerledikçe ameliyatların riski de artıyor. Teknolojinin imkanları kullanılarak kapak ameliyatlarına da alternatif bir yöntem geliştirilmiş ve kateter yolu ilk olarak aort kapak için uygulanmaya başlanmıştır. Kateter yolu ile yapılan stent uygulamaları da by-pass ameliyatlarına bir alternatif olarak kullanılıyor. Birçok olguda ameliyatın yerini almıştır. Öte yandan birçok hastada kalp kapağı ve damarlar aynı zamanda hastalanabilir. Burada önce stent ardından kapak yerleştirilir.

DOST BESİNLER KORUMA SAĞLAR
ZEYTİNYAĞI: Doymuş yağlar yerine, doğal zeytinyağı kullanırsanız, kanınızdaki kolesterol miktarı azalır ve kan basıncınız düzene girer.
CEVİZ, FINDIK: Yüksek antioksidan özelliği olan Omega- 3 ve E vitamininin yanı sıra magnezyum ve posa da içerir. Haftada 2-3 kez 6-7 tane fındık, 2-3 ceviz yenilebilir.
YULAF, ÇAVDAR, TAM BUĞDAY UN: B ve E vitamini içeriklerinden dolayı kalp hastalıklarını önleyici özellikleri vardır. Yulaf gevreği, kepekli ekmek, kepekli makarna ve pirinç, bulgur tüketimi artırılmalıdır.
ELMA: İçeriğindeki pectin adlı lif kolesterolün damarlardan geçmesini önler. Düzenli olarak tüketilirse, kalp hastalığına yakalanma riskini azaltır.
SOĞAN-SARIMSAK: Damarlarda pıhtılaşmayı engeller. Tam bir kalp dostudur.
YEŞİL ÇAY: Çayda bulunan polifenoller, antioksidan özelliği nedeniyle kalp hastalıklarının engellenmesinde etkili oluyor. Siyah çay ve kahve yerine yeşil çay, adaçayı, papatya, rezene gibi bitki çayları içilmeli.
DOMATES: Antioksidan özelliği olan likopen zenginidir. Kalp hastalıkları oluşum riskini azaltır.
ISPANAK: Yüksek tansiyon ve kalp hastalıklarından korur. Kolesterolün damarlara yerleşmesini önler.

BUNLARA DİKKAT!
"KALP kapağının değiştirilmesi her şeyin yenilendiği anlamına gelmez" diyen Prof. Dr. Vedat Aytekin sonrasında yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor:
Düzenli doktor kontrolleri aksatılmamalı.
Kan sulandırıcı ilaçlar doktor tavsiyesine uygun olarak düzenli alınmalı.
Diş çekimi, biyopsi gibi girişimlerden önce antibiyotik koruması açısından mutlaka doktora danışılmalı.
Tuz kullanımı azaltılmalı.
Tansiyon, kolesterol, şeker değerleri düzenli kontrol edilmeli.
Kalp ritminde düzensizlik, çarpıntı, göğüs ağrısı, nefes darlığı hissedilirse vakit kaybetmeksizin doktora danışılmalı.
Özellikle ileri yaştaki hastalar düzenli olarak yürüyüş yapmalı.
Kilo almaktan kaçınılıp, mevsim sebze-meyveleri tüketilmeli.

YERİNE YENİSİ TAKILABİLİYOR
Eskimiş, hasarlı kalp kapaklarına takılan doku kapakların da yıllar içinde yıpranabildiğini söyleyen Prof. Dr. Vedat Aytekin, "Yıpranan, daralan veya kaçak oluşturan kapakların içine yeni bir doku kapak daha yerleştirilmesi mümkün oluyor. Bu yöntem artık yeterince denenmiş ve gerektiği zaman uygulanabilir hale gelmiştir" şeklinde konuşuyor.

NASIL TANI KONULUYOR?
Hastanın yakınmaları nedeni ile yapılan muayenede; doktorun kalpte üfürüm duyması ve ön testlerin ardından ekokardiyografi ve gerekirse kalp kateterizasyonu ile anjiyografi yapılmasıyla kesin tanı konuluyor. Kapak ve yerleştirme işleminde damar çaplarının ölçümü önem taşıyor