DÜNYAYI BAŞLARINA YIKARIZ: Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi tartışmaları, birtakım kesimler tarafından kasıtlı olarak üniter yapımızla, ülke bütünlüğümüzle, milli birliğimizle ilişkili hale getirilmeye çalışılıyor. Nasıl sözde 'cemaat' adı altında, devlet içinde paralel yapı oluşturmak isteyenlere dünyayı dar ediyorsak, 'özerklik, öz yönetim' adı altında devlet içinde devlet kurmaya çalışanların da dünyayı başlarına yıkarız, bunun böyle bilinmesi lazım. Biz tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet derken, meseleyi bölünme parçalanma edebiyatıyla ele alanlar kesinlikle art niyetlidir, hatta bölücülüğün başta gidenidir.
MİLLİYE DÖNMELİYİZ: Anayasa meselesi millidir, yerlidir. Milli olan her meselede, Cumhurbaşkanı olarak ben de varım. Bugüne kadar kurulan anayasaların hepsi ithaldir, yerli değildir. Mevcut Anayasa, hala 1960 ve 1980 darbelerinin ruhunu taşıyan, millete karşı güvensizliğin bir eseridir.
TÜRK TİPİ ANAYASA: Sivil toplum kuruluşlarımız aracılığıyla milletimizin tüm kesimlerini içine alan bir anayasa yazım süreci yürütmeliyiz. Zaman zaman Türk tipi başkanlık diyorum ya. Bu konuda, Türkiye modeli Anayasayı hazırlama başarısını ortaya koyabilmeliyiz. Yeni anayasaya millet hazır da ben elitim diye geçinenler, siyasetçiler buna tam hazır değil. Sıkıntı burada.
YENİ ANAYASA'NIN RUHU: Yeni Anayasa'nın ruhu çatışma yerine uyum ve denge, birbirlerini yıpratma yerine birbirlerini destekleme mantığıyla oluşturulduğunda bu sıkıntı kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Parlamenter sistemin ülkemizde miadını doldurduğuna inanıyoruz. Başkanlık sistemi Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi değildir. Konu şahıs değil, ülkenin meselesidir.
ANORMALLİK HALİ: Hem seçilmiş başbakan hem seçilmiş cumhurbaşkanıyla bu sistemin yürümesi fevkalade güçtür. Parlamento bu noktada bir karar vermelidir. Ama parlamento kararı arkasından da millete gidilmelidir. Nihai kararı vekiller değil, asil olan millet vermelidir.