Ateşle oynuyorlar

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Türkiye'nin DAEŞ ya da benzer bir terör örgütüyle hiçbir ilişkisi yoktur, olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır" dedi.

Giriş Tarihi 30 Haziran 2015, 00:00 Güncelleme 30 Haziran 2015, 15:23
Ateşle oynuyorlar

İÇİNDEKİLER

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, son bir iki hafta içerisinde Tel Abyad ve Kobani'deki saldırılarla ilgili Türkiye'yi DAEŞ'le aynı çerçevede göstermeye çalışan bir takım girişimler olduğunu belirterek, "Türkiye'nin DAEŞ ya da benzer bir terör örgütüyle hiçbir ilişkisi yoktur, olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır" dedi.

Kalın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, TBMM Başkanı seçiminin ardından hükümeti kurma görevi vereceğini açıkladığının hatırlatılması ve "Süreç başladı, Meclis Başkanı seçildikten sonra Başkanlık Divanı oluşturulma süreci var. Bu süreç de beklenecek mi? Hükümeti kurma görevi verme sürece nasıl işleyecek?" sorusu üzerine Kalın, basında bu konuda da aslı astarı olmayan bazı spekülasyonlar yapıldığını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına sorulmadan bu tür haberlerin nasıl yapıldığını kendilerinin de merak ettiğini ifade eden Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Meclis Başkanı seçilmeden önce hükümeti kurma görevini vermek gibi bir niyeti olmadığını daha önce açıkladığını hatırlatarak, şunları kaydetti:

"Şu anda Meclis Başkanlığı sürece bugün ve yarın devam edecek. Ondan sonra Divan Başkanlığı kurulacak ve bu önümüzdeki süreç içinde uygun bir günde Sayın Cumhurbaşkanımız hükümeti kurma görevini, Meclis'te en fazla sandalye sayısı olan parti genel başkanına, bir milletvekili olarak geçiyor resmi kayıtlarda, bu görevi verecek. Kendisinin de ifade ettiği gibi burada anayasanın çizdiği çerçevede bütün süreçler takip edilecek ve ondan sonra top siyasi partilerin sahasında olacak. İlerleyen günlerde o koalisyon görüşmelerinin nasıl ilerleyeceğini hep beraber göreceğiz. Ama burada Cumhurbaşkanımızın görevi, hükümeti kurma görevi verdikten sonra süreci izlemesi ve Anayasanın kendisine verdiği yetkiler çerçevesinde 45 günlük süreci yönetmesi olacak."

"Yani, Başkanlık Divanı oluşmasını bekledikten sonra mı hükümeti kurma görevi verilecek?" sorusu üzerine Kalın, "Onu bir kaç gün içerisinde görürüz" dedi.

"GİRİŞİMLERİMİZİ DEVAM ETTİRECEĞİZ"
İbrahim Kalın, "Suriye'ye sınır ötesi bir operasyon ne kadar olası. Türkiye bu konuda tek taraflı bir adım atar mı?" sorusu üzerine, Türkiye'nin Suriye konusunda uluslararası toplumla ve koalisyonla hareket edeceğini, tek taraflı bir eylemin içinde olmayacağını başından beri ifade ettiğini aktardı.

Güvenli bölge, uçuşa yasak bölge ve diğer konularla ilgili şu ana kadar ki bütün girişimlerin de hep bu ilkeden hareketle yapıldığını ifade eden Kalın, şöyle devam etti:

"Bu çerçevede son dönemde yaşanan gelişmeler elbette sınırımızı artık güvenlik noktasında ciddi manada zorlamaya başlamış bulunmaktadır. Bu konuda biz uluslararası temaslarımızı, girişimlerimizi yoğun şekilde devam ettireceğiz. Fakat aynı zamanda sınır güvenliğimizi sağlamak amacıyla da elbette biz kendi sınırımızda almamız gereken ne tür tedbirler varsa bunları da en ince ayrıntısına kadar detaylandırıp, ihtimaliyet hesapları yapmak suretiyle bu tedbirler de alınacaktır. Bu çerçevede, zaman zaman yapılan bazı açıklamalar oluyor. Mesela son bir iki hafta içerisinde Tel Abyad ve Kobani'deki saldırılarla ilgili Türkiye'yi DAEŞ'le aynı çerçevede göstermeye çalışan birtakım girişimler oldu. Bunun altını bir kez daha çizmek istiyorum, bakın Türkiye'nin DAEŞ ya da benzer bir terör örgütüyle bu manada hiçbir ilişkisi yoktur, olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır. Burada bizim sınırımızı güvence altına almak için aldığımız tedbirleri 'Türkiye savaşa giriyor', 'Türkiye ateşe atılıyor' gibi başlıklarla yorumlamak da çok sağlıklı değil."

Sözcü Kalın, bir ülkenin kendi sınırlarını güvenlik altına alması, bununla ilgili tedbirler uygulamasının en asli görevi olduğunu vurgulayarak, bu yapılmadığı zaman görevin yerine getirilmemiş olacağını söyledi.

Kalın, "Sınır boyu alacağımız bu güvenlik tedbirleri tamamen kendi vatandaşlarımızı ve sınır güvenliğimizi sağlamaya yöneliktir. Fakat geldiğimiz noktada uluslararası toplumun bu konudaki duyarsızlığı, öngörüsüzlüğü de maalesef Suriye Savaşı'nın 4. yılında çok daha vahim bir istikamette ilerlemesine de neden olmaya devam ediyor. Bu konuda biz gerekli uyarıları diplomatik kanallarda muhataplarımızla yapmaya ve görüşlerimizi paylaşmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

UÇUŞA YASAK BÖLGE OLUŞTURULMASI
"Tampon bölge konusunda 'Lübnan modeli' olabileceği belirtiliyor. Böyle bir düşünce var mı Türkiye'de ?" sorusu üzerine Kalın, böyle bir şeyin olmadığını, baştan beri "tampon bölge" demediklerini kaydetti.

Türkiye'nin "güvenli ve uçuşa yasak bir bölge" oluşturulması gerektiğini söylediğini hatırlatan Kalın, bunun hem Türkiye'nin sınır güvenliği hem mültecilerin orada ağırlanması hem de Hür Suriye Ordusu ve ılımlı muhaliflerin eğitilmesi, donatılması faaliyetleri için en uygun zemin olacağını söyledi.

Kalın, Türkiye'nin müttefikleriyle bu konuları en ince detaylarına kadar konuşmaya devam edeceklerini, mesafe almak için olumlu bir zeminin bulunduğunu ifade etti.

"Dünkü MGK'da 'paralel yapıyla ilgili güncellenen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin Bakanlar Kurulu tarafından benimsenmesinin Türkiye'nin huzur ve refahına katkı sağlayacağı' ifade edildi. Bakanlar Kurulu'nda bu güncellenen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi benimsendi mi?" sorusuna Kalın, "MGK'nın kararları tavsiye niteliğinde, Bakanlar Kurulu tarafından kabul ediliyor ve uygulanıyor, bu da gerçekleşti burada" yanıtını verdi.

Milli Siyaset Güvenlik Belgesi'nin, bir ülkenin tehdit algılarını ve buna karşı geliştireceği tedbirleri belirleyen en üst siyasi metin olduğunu belirten Kalın, bu metin çerçevesinde Türkiye'nin kendi vatandaşlarının, sınırlarının güvenliğini sağlamak için gerekli tedbirleri alacağını söyledi.

"BAĞIŞ'IN ATANMASI SÖZ KONUSU DEĞİL"
"Suriye rejiminin, DAEŞ'i kullandığına dair elinizde herhangi bir belge, kanıt var mı?" sorusuna, Kalın, "Baştan beri Suriye rejimi, DAİŞ'i, Hür Suriye Ordusu'nu ve diğer muhalif grupları bölmek, zayıflatmak, parçalamak, yeri geldiğinde fiilen vurmak amacıyla kullandı, kullanmaya da devam ediyor. DAİŞ'in, Rakka'dan Carablus'a kadar, hatta Irak sınırına kadar, o bölgede nasıl alan hakimiyeti sağladığına bakarsanız, bunu çok net bir şekilde görürsünüz" yanıtını verdi.

"Eski AB Bakanı Egemen Bağış'ın Cumhurbaşkanlığı'na danışman olarak atanacağı yönündeki haberler doğru mu? Cumhurbaşkanlığı'nda eski siyasilerden danışman olarak görev alan kişiler var mı?" sorusuna karşılık, Kalın, böyle bir atamanın söz konusu olmadığını, baş danışman atamanın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın takdirinde olduğunu, şu an itibariyle böyle bir şeyin bulunmadığını söyledi.

"Ekonomik krizle mücadele eden Yunanistan'a, Türkiye'nin bir ekonomik desteği olabilir mi? Bu yönde talepleri oldu mu?" sorusu üzerine Kalın, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun mevkidaşıyla bir görüşme yaptığını, Türkiye'nin üzerine düşen bir şey olursa Yunanistan halkına her türlü yardımı yapmaya hazır olduğunu kaydetti.

Kalın, kredi açılması, borç verilmesiyle ilgili Türkiye'ye ulaşan bir talebin olmadığını ifade etti.

"ATEŞLE OYNADIKLARININ FARKINDA OLMALILAR"
"Suriye tarafında Kilis'in karşısında El Nusra hakim. Amerikan Merkez Kuvvetleri Komutanlığının o bölgeyi son bir ayda 11 kere havadan vurduğu bilgisi var kendi internet sitesinde. Bu konuda Türkiye'ye bilgi verildi mi" sorusu üzerine Kalın, "Bu konuda askeri makamlar kendi aralarında istişare ve eşgüdüm içerisinde bilgi paylaşımı yapmaktadırlar" yanıtını verdi.

Kalın, "Son dönemde PYD liderinden bazı açıklamalar geldi Türkiye'yle temas kurmak istedikleri yönünde. PYD ile resmi veya gayriresmi yollardan temas oldu mu?" sorusunu, "Şu aşamada PYD ile veya onun temsilcileriyle yapılmış resmi bir temasımız söz konusu değil. Fakat Salih Müslim'in son günlerde 'Kobani'ye giren DAİŞ'çiler Türkiye'den geldi' mealindeki açıklamalar ki orada da büyük tutarsızlıklar var. Ama o tür imalar bile kabul edilemez iddialardır, suçlamalardır. Bunları kesin şekilde reddediyoruz. Türkiye'ye yönelik bu tür, Kürtlerin kazanımlarından dolayı Türkiye buradan memnun değil tarzı yorumların hiç bir gerçekliği yoktur" diye yanıtladı.

Kobani'de olaylar gerçekleştiğinde 3 gün içerisinde 190 bin küsur Kobanili'yi Türkiye Cumhuriyeti'nin misafir ettiğini hatırlatan Kalın, "zaman zaman Kürtlere yardım yapılıyor, Türkmenlere yapılmıyor yada Türkmenlere yardım ediyorsunuz Kürtlere kapıları kapatıyorsunuz" gibi asılsız, ideolojik amaçlı iddiaların ortaya atıldığını, bunları hakikatle hiçbir bağının bulunmadığını söyledi.

İbrahim Kalın, mağdur ve mazlum olan insanlara Türkiye'nin kapılarının açık olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Burada Türkiye'yi itham, şüphe yada şaibe altında bırakmayı amaçlayan bu tür açıklamaları, sosyal medyada yürütülen birtakım kampanyaları da şiddetle kınadığımızı ifade etmek isteriz. Bu kampanyaları yürütenler ateşle oynadıklarının farkında olmalılar. Burada Türkiye'ye karşı etnik bir grubu kışkırtarak Türkiye'deki barış ve huzuru bozmaya çalışanlar nasıl bir oyunun içinde olduğunu görmek zorundadırlar. Türkiye'yi itham ederek Suriye'de fiili durumlar yaratarak ne Suriye'ye ne o bahsedilen hatta barış ve istikrarın gelmesi mümkün değildir.

Aynı şeklide terör örgütünün Kandil'den yaptığı birtakım açıklamalar, suçlamalar hatta tehditler, bunları da hiçbir şekilde ciddiye almadığımızı ifade etmek isteriz. Terör örgütünün oradaki fiili durumu sahipleniyor olması bile aslında yaşanan hadiselerle ilgili çok önemli ipuçları vermektedir. Bu konuda tekrar Türkiye'nin tarafsız ve net tavrının altını bir kez daha çizmek isterim."