"23 yıldır bu işi yapıyorum, böyle bir senaryo okumadım"

Uzun yıllardır ekranın vazgeçilmez yüzlerinden biri olan Ceyda Düvenci, atv'nin yeni dizisi '8. Gün' ile izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Düvenci, ilk bölümü pazartesi akşamı yayınlanacak olan dizi için "23 yıldır bu işi yapıyorum, böyle bir senaryo okumadım" diyor.

Giriş Tarihi 17 Mart 2018, 00:00 Güncelleme 17 Mart 2018, 11:15
23 yıldır bu işi yapıyorum, böyle bir senaryo okumadım

İÇİNDEKİLER



Oğlu Okan Ali'yi dünyaya getirdikten sonra atv'nin yeni dizisi '8. Gün' ile ekrana dönmeye hazırlanan Ceyda Düvenci: Sütümü sağdığım bir dönemdeyim. Sette herkes rahat etmem için uğraşıyor. Yönetmenimin gözü hep bende...

Oğlu Okan Ali'yi dünyaya getirdikten sonra setlere iddialı bir dönüş yapan güzel oyuncu; rol arkadaşları Burcu Biricik, Cem Davran ve Musa Uzunlar için "Çok güçlü bir kadroya sahibiz" diyor. Düvenci ile yeni dizisini, eşi Bülent Şakrak ve çocuklarıyla ev hallerini ve dört yıl önce yaşadığı 'aydınlanma' sürecini konuştuk...



Oğlunuzun doğumundan uzun süre sonra setlere döndünüz. Biraz uzak kalmak mı istediniz?
Hamile kaldıktan sonra çalışmak istemedim ve seneye Ocak ayına kadar çalışmayacaktım. Kesin kararım buydu ama asla 'asla' dememek gerekiyor. Okan Ali'ye sekiz ay ben baktım. Onunla baş başa kalmak, bire bir vakit geçirmek bana çok iyi geldi. Biraz durmaya razıydım ama önüme öyle bir senaryo geldi ki... 23 yıldır bu işi yapıyorum, daha önce böyle bir senaryo okumadım.

Çok iddialı bir şey söylüyorsunuz...
Evet, iddialı konuşuyorum. İki bölümün senaryosunu 15 dakikada bitirdim. 'Nasıl yani!' diye diye okudum. Bana önerilen; çok dişi ve hiç oynamadığım bir roldü. Bu belki çok acı bir şey ama ülkemizde bir kadın oyuncu olarak ya acı çeken bir anneyi ya da kötü kadını oynuyorsun. Bana teklif edilen, bir kadın oyuncunun çok kolay rastlayabileceği bir rol değil. Bu dizide karakterin yaptığı işten ve zekasından çok etkilendim. Klişe bir karakter değil.



GÜÇLÜ BİR BİLİM KADINI

Oynadığınız karakter 'Şehnaz Yüksel'... Onu bize anlatır mısınız biraz?
Bir bilim kadını... Ülkenin savaş uçaklarının yazılımını yapan bir kadın. Karakterin bilim kadını olmasını çok önemsiyorum. Çok genç yaşta aşık olmuş, hamile kalmış fakat bir sebeple aşık olduğu adamdan uzaklaşmış. Yine de bebeğini doğurmuş. Kızıyla birlikte büyümüş, mühendis olmuş, kalbini aşka kapatmış. Tamamen işine ve kızına odaklı yaşayan bir kadın. Çok başarılı olmuş ama bu süreçte kızını ihmal etmiş. Çok iyi annelik yapamamış bence. Savaş uçakları yazılımını devlete teslim etmeye hazırlanırken bir aksilik oluyor ve hikaye orada başlıyor.

Erkek egemen dünyada kadınların yerini temsil eden bir karakter aslında...
Evet, kadın girişimcilere çok kıymet veriyorum. Bir kadın ve anne olarak evine ekmek götüren, hepsi ayrı ayrı zekaya sahip kadınlara çok değer veriyorum. Sosyal medyada sadece, kadın girişimcilerin el emeğiyle yapıp bana yolladığı şeyleri paylaşıyorum. 'Şehnaz'da da bunu gördüm. 'Şehnaz'ın zekası, en zor anında bile bir şeyler yapmaya çalışması, mücadele etmesi beni etkiledi. Güçlü bir kadın o... "Bu ülkede bilim insanları öldürülüyor, korkmuyor musunuz?" diye soruluyor 'Şehnaz'a. "Korkmuyorum, ben bir bilim insanı olarak ülkem için elimden geleni yapmaya devam edeceğim" diye cevap veriyor.



SETİN ENERJİSİ ŞAHANE

Bizi nasıl bir hikaye bekliyor?
'Şehnaz'dan konuşuyoruz ama aslında bu bir baba-kız hikayesi. Babanın sonradan bizim hayatımıza dönmesi ve kızıyla birlikte bu mücadeleye girmesi... 'Şehnaz', onların meselelerindeki çıkış noktası, bir itici güç.

Sete ayak uydurabildiniz mi hemen?
Çağrı'yla (Vila Lostuvalı) ve Ender'le (Mıhlar) ilk kez çalışıyorum; muhteşemler! Setin enerjisi çok enteresan. Herkes birbirine çok saygılı. Herkes işinin başında ve ne yapılması gerektiğine çok hakim. Bu uzun zamandır yaşadığım bir şey değil. En severek oynadığım dizilerde bile, çok uzun çalışma saatleri, çok uzun bekleme süreleri ya da çok mutsuz ekiplerle olmuştum. Ama hep iyi yapım şirketleriyle çalıştım. Ay Yapım da öyle... Sütümü sağdığım bir dönemdeyim ve rahatımla çok ilgileniyorlar. Yönetmenimin gözü hep bende; "Bana haber ver, çekimi durdururum" diyor. O kadar kıymetli şeyler ki bunlar... Kendini iyi hissediyorsun.

Rol arkadaşlarınız için neler söylemek istersiniz?
Güçlü bir oyuncu kadromuz olduğunu düşünüyorum. Hepsi bildiğim isimler ama mesela Musa Bey (Uzunlar) ile hiç çalışmamıştık. Kendisiyle ilk kez tanıştık. Cem'le (Davran) çok eski dostuz ama ilk kez karşılıklı oynuyoruz. Benim sahnelerim genellikle Cem'le zaten; çok keyif alıyorum onunla oynamaktan. Hem bir aile babası, hem de oyuncu olarak çok beğendiğim biri. Burcu'yu (Biricik) da çok sevdim. Onunla birkaç sahnemiz vardı.



ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKAR


Afrin'de devam eden Zeytin Dalı Operasyonu ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Üzülüyorum her şehidimiz için... Biz üzülüp ağlıyoruz, hayat bir şekilde devam ediyor ama ateş düştüğü yeri yakıyor ve o ocaklar hâlâ yangın yeri. Allah sabır, kuvvet versin. Çok üzücü... Söylenecek tek şey şu: Sevgi var ve hatırlamak lazım. Sevmek bedava ve çok kolay.

İYİ İNSANLAR BİZİ BULUR

Oğlunuz henüz sekiz aylık... Gözünüz arkada kalarak mı döndünüz setlere?

Yok, sistem kurmayı başarabilen bir kadınım. Okan Ali'ye çok iyi bir abla buldum. Bu konularda şanslıyımdır. Bülent'le hep "Bizimkisi iyi bir ev, biz iyi insanlarız ve bizi iyi insanlar bulur" deriz. Çok çalışanlı bir evimiz var ama istihdam sağladığım için de kendimi iyi hissediyorum.

Yedi yıl sonra bir kez daha anne olmak nasıl bir his?
İki anneliğimi de ayrıştırmam lazım. Melisa'da başka, Okan Ali'de başka bir annelik yaşıyorum. Melisa ile hayat bizi başka bir yola götürdü; Melisa terapiyle geçirdi günlerini...

Şimdi sağlık durumu nasıl?
Daha iyi... Melisa'm büyüdü artık; kendi işlerini kendisi yapabiliyor. Ama hayat boyu programlı gitmesi gerekiyor. Melisa'nın vücudundaki her yeni değişiklik, yeni bir rota çizmemize yol açıyor. Şimdi onun için yeni bir eve taşınıyoruz. Yürümeye başladı ve daha geniş alanlara ihtiyacı var. Hafta sonları babasıyla, hafta içi bizimle aşk yaşıyor.



Melisa'nın, eşiniz Bülent Bey ve kardeşiyle arası nasıl?
Çok iyi, çok güzel dostlukları var. Melisa, iyi ilişkiler kurabilen bir çocuk. Okan Ali'yle de büyük aşk yaşıyorlar. Okan Ali, sekiz ay boyunca koynumda olduğu için onu biraz kıskandı ama bu normal.

Melisa için bir ajanda yapmıştınız, şimdi de yeni bir kitap yazdınız...
Melisa'nın Amerika'daki terapileri çok masraflı. Meli Melek ajandası, 'Ne yapabilirim?' diye düşünürken ortaya çıkan bir şey. Oradan elde edilen gelirin bir kısmı Serebral Palsi Derneği'ne gitti. Şimdi yan ürün olarak defterler çıkacak. Yayınevlerinden kitap yazmam için teklif geliyordu; "Melisa gibi özel ihtiyaç sahibi çocukların hayatını çok iyi aktarabilirsin" diyorlardı. 'Ayşegül' serisi gibi bir 'Balköpüğü' serisi yapalım dedik. İlk kitabımız çıktı; adı 'Tatlı Bir Sürpriz.'

Bu kitapların devamı gelecek mi?
Evet, ikincisini yazdım. İnkılap Kitabevi ile Youtube kanalım Annee TV'yi de kitaplaştırıyoruz. 'Balköpüğü' oyuncakları da yapmak istiyorum. Çocukların onu anlamasını istiyorum. Ayağındaki atelin ne olduğunu anlasın, gözlüğünü anlayıp ona 'dört göz' demesin, en azından bu eğitimi alsınlar istiyorum.


DÖRT YIL ÖNCE KENDİMİ SEVMEYE BAŞLADIM, HAYATIM DEĞİŞTİ!

Bülent Bey'le mutluluğunuzun sırrı nedir?
Birbirimizin şansı olduğumuzu hissediyoruz. O bana hediye, ben de ona... Mutlu bir yuva olduk. Ev mutluysa çocuklar da mutludur. Her şey akışında gidiyor, zorlama bir şey yapmıyoruz. Birbirimizi çok sevip çok sayıyoruz. Birbirimizi değiştirmeye çalışmıyoruz. Bir olmayı hiç ihmal etmiyoruz; o zaman da başka bir enerji doğuyor. Aslında ben kendimi sevmeye başladıktan sonra hayat değişmeye başladı biraz.

Ne oldu da kendinizi sevmeye başladınız?
Dört yıl önce oldu. Her şey için kendimi suçlamaktan ve hırpalamaktan vazgeçtim. Zoru seçmekten vazgeçince her şey değişti. Yani 'Ben her şeyi değiştirebilecek kadar güçlü değilim; hayatın bana sunduklarını kabul edip ona göre yaşamalıyım. Hiçbir şey benim yüzümden olmadı. Ben birim ve biriciğim' demeye başladıktan sonra hayat değişti zaten.

Ne öğrendiniz bu süreçte?
İyi-kötü her şey bizim için. Tatsız şeyler de olacaktır ama ben buna 'eyvallah' demeyi, şükretmeyi öğrendim. Gelen her şey Allah'tan... Her şerden bir hayır çıkıyor; bunu yaşadım, gördüm. Kötü bir şey olduğunda bile artık gülümsemeyi biliyorum. Pozitif bakmayı, dolu tarafından görmeyi öğrendim, hayat öğretti... 'Bütün kötüler beni buluyor, her şey kötü gidiyor, ne biçim hayat bu!' diye isyan da edebilirdim ama ben öbür yolu tercih ettim.