Babaoğlu: Vakit yok! Gecikmemeliyiz

Sabah Gazetesi'nin usta yazarı Haşmet Babaoğlu bugünkü köşesinde, FETÖ ile mücadele kapsamında hain örgüte yapılan operasyonları değerlendirdi. FETÖ'ye karşı olduğunu söyleyip ama hala somut bir adım atamayan kesime karşı Babaoğlu "Sorarsan, bazıları FETÖ'ye şiddetle karşı ama bakıyorsun, sanki uykudalar! Merak ediyorum; FETÖ yürüyüşçüsünün ayakkabılarının müzelik sayılması da onları uyandırmayacaksa, ne uyandıracak?" şeklinde bir yazı kaleme aldı.

Giriş Tarihi 21 Temmuz 2017, 00:00 Güncelleme 21 Temmuz 2017, 09:02
Babaoğlu: Vakit yok! Gecikmemeliyiz

İÇİNDEKİLER

FETÖ'nün 15 Temmuz darbecilerinin yargı stratejisi yavaş yavaş belirginlik kazanıyor.
Belli ki, ara sıra cüretkâr hamleler ("Hero" yazılı tişört, vd.) ve yaygın olarak da kayıtsızlık/ hafife alma/ zeytinyağı gibi üste çıkma tavırlarıyla süreci geçirmeye çalışacaklar.
Gedik açtıkları yerden biraz ilerleyip gerektiğinde geri çekilme taktikleriyle vakit geçirecekler.
Nedir bu? Bekleme hali. Bekliyorlar.
Onlar öyle davranabilir. Kendi bilecekleri iş. Kulaklarına kim bilir neler fısıldanıyordur.
Fakat Türkiye'nin acelesi var.
Dünya egemenleri 21. yüzyılın ikinci yarısını dizayn etmek üzere suları ısıtırken Türkiye gecikmeden FETÖ tasfiyesini gerçekleştirmek ve 15 Temmuz'un hesabını sormak zorunda.
Sular kaynamaya başladığında FETÖ hâlâ tasfiye edilmemiş olursa, yanarız.
Bu kadar net!

***

Peki devletin ve yargının özellikle 15 Temmuz davalarına ilişkin keskin hatlarla belirlenmiş bir stratejisi var mı?
Sadece sanıkların duruşmalarda giyecekleri elbise konusundaki tartışmalar bile bir strateji geliştirmeden bu işe başladığımızı ve hep aklımızın başımıza sonradan geldiğini göstermiyor mu?
Bazı duruşmalardan basına yansıyanlara bakınca şaşırdığımı söylemek zorundayım..
Sanki bir tv programında 15 Temmuz tartışılıyor.
Bazı duruşmalarda ise bir tür münazara havası esiyor.
Üstelik sanıkların şehit yakınları ve avukatlarına karşı küstah davranışları dur durak bilmiyor.
Hukuki incelikleri bilmem.
Ama doğrudan yargının kendisi bu davaların olağanüstü özelliğini gözden kaçırırsa, işin sonu gelmez. Onu biliyorum.
Yeni Adalet Bakanımız Abdulhamit Gül'ü de bu konuda uyarmak istiyorum.

***

FETÖ'yü ve 15 Temmuz darbe girişiminin açtığı yarayı sürekli "savunma pozisyonu"nda kalarak aşamayız.
Milletin o gece aslında doğrudan kendisine saldırıldığını anlamış olmasına karşın bürokrasinin ve siyaset oligarşisinin hala "hımmm... Acaba ne oldu?" havasını sürdürmesi çok rahatsız edici.
Sorarsan, bazıları FETÖ'ye şiddetle karşı ama bakıyorsun, sanki uykudalar!
Merak ediyorum; FETÖ yürüyüşçüsünün ayakkabılarının müzelik sayılması da onları uyandırmayacaksa, ne uyandıracak?