Türkiye Cumhuriyeti işte bu meşale ile önünü aydınlatmaktadır. 29 Ekim 1923, geçmişten kopuş olmayıp, Türk-İslam menfuresinin yeni bir mimarisidir. 93 yıllık cumhuriyetimiz 'Ya istiklal, ya ölüm'den yola çıkarak, muhteşem bir eserdir. 30 Ağustos Zafer Bayramı her şeyi özetlemektedir.
20 Temmuz 2015'ten bu yana kanımız dökülmektedir. Bu önü arkası çalışılmış, küresel bir saldırının acımasız komplosudur. Saldırganlık yoğun, sürekli, sistematik ve acımasızdır.
ABD destekli, YPD'nin Menbiç'e girmesi, Türkiye'nin Rusya ve İran'la yakınlaşması bölgeyi hareketlendirmiştir. Türkiye, Fırat Kalkanı adı altında askeri operasyon başlatmıştır. Cerablus'u IŞİD'den arındırırken, boşalan alan YPG'nin yerleşmesine hiçbir şart altında müsaade edilmemelidir.
ABD, PYD ve PKK'yı açık bir şekilde kullanmaktadır. Bu katillerin ilave yardımlarıyla Ortadoğu'nun haritasını tekrar çizmeyi amaçlamaktadır.
Menbiç'in de kontrolü de sağlanmalıdır. Terörü biterme vakti gelmiştir. Biz kahramanlarımızın arkasındayız. Nerede terör varsa, alayını bitirin...
MİLLETİMİZ ŞEREFLİDİR
Devlet Bahçeli, Türkiye'nin jeopolitik olarak çok önemli bir noktada bulunduğuna dikkat çekerek, şu önemli ifadeleri kullandı: Coğrafyamızı değiştiremeyiz. Üzerinde yaşadığımız coğrafya kaderimizdir. Kalkı ki bunu aklımızdan geçiremeyiz. Bir millet karşısına çıkan bunalım karşısında, haklarını kenara atsaydı, dünyada tarih diye bir şey olamazdı. Üstünlüğün maddi ve manevi kuvvetlerin bileşkesi olduğunu dikkate alırsak, bunu hak eden Türk milleti olmuştur. Milletimiz haysiyetli ve şerefli yaşamayı tercih etmiştir. İstiklalinden yoksun bir milletin uşaklıktan başka bir tercihi olmadığını saat gibi işleyen hafızasında tutmuştur. Türkiye bir risk dalgasıyla pençeleşmektedir. Suriye'deki vahşi boğuşma Türkiye'ye yansımakta, etnik ve mezhep kutuplaşması vatanımızda yankılanmaktadır.
