Organizasyon 'üst akıl'dan eylem taşeronlardan

Güvenlik birimlerinin tespiti: Bombaları hazırlayanlar, alana getirenler, pimi çekenler saldırı öncesi birbiriyle internet veya telefonla hiç iletişim kurmadı. Kanlı terör eyleminin birbirini tanımadığı anlaşılan failleri bütün organizasyonun başında olan ve hepsiyle iletişim kuran bir kişi tarafından yönlendirildi

Giriş Tarihi 13 Ekim 2015, 00:00 Güncelleme 13 Ekim 2015, 01:37
Organizasyon ’üst akıl’dan eylem taşeronlardan

İÇİNDEKİLER

Güvenlik birimleri Ankara'daki çifte bombalı saldırının tüm bilinmeyenlerini çözmek için kapsamlı çalışma yürütüyor. Çalışmalarda emniyet, adli ve kriminal ekipler bir yandan eldeki ceset parçaları, bilye, metal parçalarla güvenlik kameralarını incelerken, istihbarat birimleri de canlı bombaların kullandığı teknik ile bağlı bulundukları örgütün izini sürüyor. Olay yerinde toplanan deliller ve Adli Tıp'tan elde edilen bulgular sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı canlı bombaların cesetlerini belirlediklerini açıkladı. Başsavcılık kaynakları, istihbarat birimlerinin terör örgütü DAEŞ'e katıldığı bilgisini verdiği şahısların yakınları ile çocuklarının örgüte katıldığından şüphelenen 7 aileden alınan DNA örneklerini ceset parçalarıyla eşleştirecek.

BOMBACI KAYIP ABİ Mİ?

Saldırıda, daha önce Adıyaman'da faaliyet gösteren Mustafa Dokumacı'nın liderliğindeki "Dokumacı" grubu ve bağlı olan isim ön plana çıktı. 20 Temmuz'da Suruç'ta 32 kişinin ölümüne yol açan Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün kayıp abisi Yunus Emre Alagöz'ün de grubun içinde yer aldığı belirlendi. "Terör nitelikli kayıp" olarak aranan Alagöz'ün, kardeşinden sonra Ankara'daki saldırıyı yapma ihtimali de güç kazandı. Saldırı yöntemi DAEŞ'i işaret ederken, aynı yöntemlerle hareket eden taşeron örgütler de istihbarat birimleri tarafından masaya yatırıldı. Yapılan ilk tespitlere göre bombayı hazırlayan, alana getiren ve pimi çeken şahıslar birbirini tanımıyordu.

KAMERAYA DİKKAT EDİLDİ
Kanlı eylemi aşama aşama gerçekleştiren üç birimi de yönlendiren bir kişinin olduğu ve bu kişiye ulaşılmaya çalışıldığı belirtildi. Elektronik istihbarat ağına takılmayan bombacıların telefon kullanmadığı, güvenlik kameralarının bulunduğu yerde buluşmamaya dikkat ettiği, internet üzerinden iletişim kurmadığı değerlendirildi. Örgütün, polisin elindeki 'canlı bomba' listesiyle deşifre olan isimleri kamufle etmek için özellikle telefon, internet ve kredi kartı kullanmamaları konusunda talimat verdiği belirtildi. Tanınmamak için saç ve sakal kestikleri sanılan saldırganların, eylemden önce ailelerine veda telefonu açmış olabilecekleri göz önüne alınarak telefon görüşme kayıtları incelemeye alındı.

92 İSİM BELLİ
Öte yandan SABAH'ın, olayı soruşturan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaynaklarından edindiği bilgilere göre 97 vatandaşın öldüğü saldırıda şu ana kadar 92 kişinin kimliği tespit edildi. Adli Tıp'ta halen kimliği belirsiz 5 cenaze bulunuyor. Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi ise soruşturma dosyasıyla ilgili kısıtlılık kararı verdi. Saldırı öncesindeki bazı Twitter paylaşımlarına ilişkin ABD'den de IP numaraları talep edildi.



Saldırının izleri DAEŞ örgütüne işaret ediyor. Örgütün sözde gümrük sorumlusu olarak bilinen; bombacı, bomba malzemesi ve sınırdaki tüm terörist hareketliliğin kontrolünü sağlayan İlhami Balı'nın da ismi ön plana çıkıyor.

DAEŞ-PKK İŞBİRLİĞİ BELGELENDİ
Ankara'daki çifte bombalı saldırıdan yaklaşık 1 ay önce istihbarattan emniyet birimlerine DAEŞ terör örgütüyle ilgili bir uyarı notu gönderildiği ortaya çıktı. İçişleri Bakanlığı üzerinden emniyetin tüm birimlerine gönderilen notta DAEŞ'in Türkiye'deki PKK/KCK birimleri içerisine sızdığı ve bunun için de 7 kişilik bir canlı bomba timi görevlendirdiği belirlendi. Örgütün Telafer, Tuzhurmatu ve Kerkük'teki Türkmen ile Arap kökenli 7 militanını eylem yapmak ve organize etmek üzere Türkiye'ye gönderdiği belirlenirken, karargahtan da militanlara, "Sakallarınızı ve bıyıklarınızı keserek giriş yapın. Normal vatandaş görüntüsüne bürünün" denildiği saptandı. İstihbarat notunda "Emir bekle" talimatıyla gönderilen 5 DEAŞ bombacısının kimliklerine de yer verildi.

İŞTE O İSİMLER :
Brahim Muhammed Selmo, Cengiz Ruşit Abbas, Muhammet Hüseyin, Teymur Abdürrauf Musa, Elmala Ebu Amar.

BÜYÜK BİR DEVLET İSTİHBARATI DEVREDE

Devletin zirvesi, saldırıyı tüm boyutları ile masaya yatırırken, saldırının DAEŞ, PKK, DHKP-C ve MLKP gibi terör örgütlerinin tek başına yapabileceği düzeyin üstünde bir profesyonellikle gerçekleştiği değerlendirmesinde bulundu. Bu ölçüde bir saldırının, öncesinde ve sonrasında iz bırakmadan ancak büyük bir devlet istihbaratının devreye girmesi ile yapılabileceği analizi öne çıktı. İşte değerlendirmeler:

İSTİHBARATA TAKILMAMASI İMKÂNSIZ: Suruç ve Diyarbakır saldırıları ile başlayan süreçte istihbarat çalışmaları artırılmıştı. Bu ölçüde bir saldırının ardından hangi terör örgütü olursa olsun, mutlaka istihbaratın haberi olurdu. Ancak, alışılanın aksine örgüt içinde eylemle ilgili keşif çalışması büyük ihtimalle yapılmadı. Eylemciler kimse ile temas geçmedi.

PROFESYONEL İŞİ: Bu kadar temassız ve iletişimsiz bir şekilde, tek başına eylem yapma kapasitesi adı geçen 4 örgütte de yok.

DEVLET DESTEĞİ VAR: Örgüt içi yardım mekanizması olmadığına göre bu ölçüde bir yardım ancak başka bir güçlü devlet istihbaratı ile sağlanabilir. Bu büyük bir devlet aklının içinde olduğu, taşeron örgütlere ihale edilmiş bir saldırı. Soruşturma sonunda taşeronluk yapan bir isme ve örgüte mutlaka ulaşılacak ancak olayın arkasındaki bağlantıyı ortaya çıkarmak daha uzun zaman alacak.

SABAH