SON DAKİKA: Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu'ndan büyüme açıklaması!

Son dakika haberine göre, TCMB Başkanı Kavcıoğlu, "Takip ettiğimiz yüksek frekanslı veriler, ikinci çeyrekte büyümenin baz etkisiyle oldukça yüksek oranda gerçekleşeceğine işaret ediyor." açıklamasında bulundu. Merkez Bankası, 2022 yıl sonu için enflasyon tahminini revize ederken 2023 enflasyon tahmini ise yüzde 5 olarak korudu.

Giriş Tarihi 29 Temmuz 2021, 10:48 Güncelleme 29 Temmuz 2021, 14:44
SON DAKİKA: Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu’ndan büyüme açıklaması!

İÇİNDEKİLER

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, "2021 yıl sonu enflasyon tahminini 1,9 puanlık güncellemeyle yüzde 12,2'den yüzde 14,1'e yükselttik." dedi.

Kavcıoğlu, "Enflasyon Raporu 2021-III" bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşmada, temel varsayımları ve kısa vadeli öngörüleri doğrultusunda, politika faizinin güçlü dezenflasyonist etkiyi muhafaza edecek şekilde, enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluşturulmaya devam edileceği bir görünüm altında, enflasyonun kademeli olarak hedeflere yakınsayacağını öngördüklerini belirtti.

Bu çerçevede, enflasyonun 2021 sonunda yüzde 14,1 olarak gerçekleşeceğini, 2022 sonunda yüzde 7,8'e, 2023 sonunda ise orta vadeli hedef olan yüzde 5 seviyesine gerileyerek istikrar kazanacağını tahmin ettiklerini dile getiren Kavcıoğlu, "Böylece 2021 yıl sonu enflasyon tahminini 1,9 puanlık güncellemeyle yüzde 12,2'den yüzde 14,1'e yükselttik." ifadesini kullandı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, "Takip ettiğimiz yüksek frekanslı veriler, ikinci çeyrekte büyümenin baz etkisiyle oldukça yüksek oranda gerçekleşeceğine işaret ediyor." dedi.

Kavcıoğlu, "Enflasyon Raporu 2021-III" bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşmada, küresel ekonominin, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele kapsamında yürütülen aşılama faaliyetlerinin yanı sıra para ve maliye politikalarının desteğiyle toparlanmaya devam ettiğini söyledi.

Aşılama oranlarının yüksek seyrettiği ülkelerde sosyal hareketliliği kısıtlayan tedbirlerin yılın ilk çeyreğine kıyasla büyük oranda azaldığını belirten Kavcıoğlu, aşılamada ilerleme kaydeden ekonomilerin, kısıtlamaları hafifleterek iktisadi faaliyette daha güçlü bir performans sergilediğini dile getirdi.

Kavcıoğlu, öncü göstergelerin, kısıtlamalardan daha fazla etkilenen hizmetler sektörünün de imalat sektöründe devam eden toparlanmaya eşlik etmeye başladığına işaret ettiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:

"Başta salgının olumsuz etkilediği Avro Bölgesi olmak üzere hizmetler PMI endekslerindeki güçlü artışlar, küresel ekonominin genele yayılan bir toparlanma eğilimi sergilediğini gösteriyor. Bu gelişmeler, Türkiye'nin dış talep görünümünün nisan enflasyon raporu dönemine göre iyileştiğini ortaya koyuyor."

Özellikle tarımsal emtia fiyatlarındaki düşüşün enerji ve enerji dışı fiyatların farklılaşmasına yol açtığına dikkati çeken Kavcıoğlu, mart ve nisanda yatay bir seyir izleyen enerji fiyatlarının mayıstan itibaren tekrar artış kaydettiğini anlattı.

Kavcıoğlu, "Toparlanma dönemlerinde emtia fiyatlarında gözlenen artışlar, genel olarak hızla artan talebe üretimin aynı hızla yanıt vermemesinden ve arz tarafında meydana gelen lojistik kısıtlardan kaynaklanıyor." diye konuştu.

"GELİŞMİŞ ÜLKELERİN UZUN VADELİ FAİZ ORANLARI DALGALI BİR SEYİR İZLİYOR"
TCMB Başkanı Kavcıoğlu, son dönemde üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki farkın birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede uzun dönem ortalamasının oldukça üzerine çıktığını gördüklerini belirterek şöyle devam etti:

"Arz yönlü faktörlerin enflasyon beklentilerinin üzerindeki ikincil etkileri ve finansal göstergelerle etkileşimleri, merkez bankaları tarafından yakinen takip ediliyor. Küresel enflasyon oranlarındaki artışın kalıcılığına dair belirsizlikler uluslararası finansal piyasalarda oynaklığa neden olurken, gelişmiş ülkelerin uzun vadeli faiz oranları bu dönemde dalgalı bir seyir izlemektedir. Diğer yandan, yükselen enflasyon, merkez bankalarının aşırı destekleyici politikalarında öngörülenden daha erken bir normalleşme sürecinin başlayabileceğine yönelik beklenti yaratıyor."

Küresel piyasalardaki gelişmelerin bir yansımasının da gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımları üzerinde görüldüğünü dile getiren Kavcıoğlu, "Çin hariç tutulduğunda yılın ilk yarısında gelişmekte olan ülkelerden portföy çıkışları görüldü. Gelişmiş ülkelerde para politikasının ne zaman ve ne ölçüde normalleşeceğine ilişkin öngörüler, önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülkelerde portföy hareketleri ve finansal piyasalar üzerinde etkili olmayı sürdürecektir." dedi.

"DIŞ TALEP SANAYİ ÜRETİMİNİ DESTEKLİYOR"
Kavcıoğlu, yurt içindeki makro ekonomik görünüme değinirken şunları söyledi:

"2021 yılı ilk çeyreğinde milli gelir çeyreklik bazda yüzde 1,7, yıllık bazda ise yüzde 7 arttı. Birinci çeyrekte büyümenin sürükleyicisi iç talep olurken, net ihracat büyümeye 2009 yılı üçüncü çeyreğinden bu yana ilk defa pozitif katkı verdi. Diğer taraftan, nihai yurt içi talep, finansal koşullardaki sıkılaşma ve salgın kısıtlamalarının etkisiyle tüketim kaynaklı olarak çeyreklik büyümeyi sınırlarken, net ihracatın dönemlik büyümeye katkısı pozitif oldu. Üretim yönünden baktığımızda, ilk çeyrekte yıllık büyümeye en yüksek katkı sanayi ve hizmet sektörlerinden gelirken dönemlik büyümenin temel belirleyicisi sanayi ve inşaat katma değeri oldu. Hizmetler katma değerinin büyümeye katkısı ise salgın kısıtlamalarının etkisiyle daha sınırlı kaldı."

Öncü göstergelerin, iktisadi faaliyetin yılın ikinci çeyreğinde de gücünü koruduğunu gösterdiğini belirten Kavcıoğlu, "Nisan-mayıs döneminde ilk çeyreğe göre sanayi üretimi artışı bir miktar ivme kaybetmiş olsa da ciro endeksleri, bu yavaşlamanın salgın tedbirleri ve finansal koşullardaki sıkılaşmaya bağlı olarak yurt içi talep kaynaklı olduğuna, dış talebin ise sanayi üretimini desteklediğine işaret ediyor. Bunun haricinde, başta taşıt sektörü olmak üzere bazı sektörlerde yaşanan tedarik kısıtlarının da bu dönemde üretimi sınırladığını gözlemliyoruz." dedi.

"SIKI PARA POLİTİKASI VE GÜÇLÜ DIŞ TALEP KOŞULLARI, CARİ İŞLEMLER DENGESİNİ OLUMLU ETKİLİYOR"
Kavcıoğlu, güven endekslerinin hem haziran hem de temmuzda genele yayılan artışlar gösterdiğinin altını çizerek, bu toparlanmada hizmetler sektörünün sürükleyici olduğunu ifade etti.

Yüksek frekanslı verilerin, tam kapanma dönemi sonrasında kısıtlamaların kademeli olarak gevşetilmesiyle hareketliliğin ve hizmetlere yönelik harcamaların artış kaydettiğini gösterdiğini dile getiren Kavcıoğlu, şu değerlendirmede bulundu:

"Toparlanma, salgından en çok etkilenen hizmetler sektörü kalemlerinde daha kuvvetli olsa da bu sektörlerde faaliyet haziran ayı itibarıyla salgın öncesi seviyelerin halen altında bulunuyor. Takip ettiğimiz yüksek frekanslı veriler, ikinci çeyrekte büyümenin baz etkisiyle oldukça yüksek bir oranda gerçekleşeceğine işaret ediyor. Yılın ikinci yarısında da iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle büyümeye devam edeceğini tahmin ediyoruz. Talepteki bu dengelenme, cari denge, enflasyon ve istihdam üzerindeki olumlu etkilerinden ötürü önem arz ediyor."

İhracatın, haziranda bir önceki aya göre yüksek oranlı bir artış sergilediğine ve yılın ikinci çeyreğinde ivmesini koruduğuna işaret eden Kavcıoğlu, Avrupa başta olmak üzere küresel sanayi üretimindeki toparlanma ve ihracat fiyatlarındaki artışın bu gelişmede etkili olduğunu söyledi.

Kavcıoğlu, ithalatın ise emtia fiyatlarındaki artışa rağmen finansal koşullardaki sıkılaşmanın etkisiyle ikinci çeyrekte daha ılımlı bir seyir izlediğini belirterek, "İhracatın ithalatı karşılama oranının 2011 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde artarak yüzde 85-90 seviyelerine ulaştığını görüyoruz. Bu gelişmenin cari işlemler dengesinde oluşturduğu yapısal iyileşme eğilimini, finansal istikrara katkısı açısından memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmek isterim." diye konuştu.

"Uygulamakta olduğumuz sıkı para politikası ve güçlü dış talep koşulları, cari işlemler dengesini olumlu etkiliyor." diyen Kavcıoğlu, ihracattaki güçlü artış eğiliminin yanı sıra aşılamadaki kuvvetli ivmenin turizm faaliyetlerini canlandırmasıyla yılın geri kalanında cari işlemler hesabının fazla vermesini beklediklerini vurguladı.

Kavcıoğlu, altın ithalatının yılın ikinci çeyreğinde tarihsel ortalamaların belirgin olarak altına inmesinin de cari işlemler dengesindeki iyileşmenin belirleyicilerinden olduğuna işaret ederek, cari işlemler dengesindeki bu görünümün, önümüzdeki dönemde dış finansman ihtiyacını azaltarak ülke risk primini olumlu etkileyecek bir unsur olacağını bildirdi.

BAZI TEMEL İSTATİSTİKLERDE REVİZYON PLANLANIYOR
Kavcıoğlu, uluslararası standartlarda yapılan güncellemelere uyum ve yeni veriye erişim kapsamında bazı temel istatistiklerde revizyon planladıklarını belirterek şunları kaydetti:

"Bu revizyonla, kısa vadeli dış borç istatistikleri başta olmak üzere, Türkiye'nin brüt dış borcu, uluslararası yatırım pozisyonu, firmaların döviz varlık ve yükümlülükleri ile ödemeler dengesi istatistiklerindeki olası yanlılıkların düzeltilmesini amaçlıyoruz. Revizyon kapsamında yapılan en önemli geliştirme, vadeli dış ticaret işlemleri kaynaklı ihracat alacakları ve ithalat borçlarının firmalardan doğrudan raporlama yoluyla derlenmesi olacak. Çalışma kapsamında elde edilen bulgular, bilhassa reel sektörün dış finansman ihtiyacına yönelik daha gerçekçi değerlendirmeler yapılabilmesine katkı sağlayacak. Uluslararası kuruluşlardan da teknik destek alarak yürüttüğümüz çalışmanın sonuçlarını 19 Ağustos'ta yayınlayacağımız 'Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri' ile birlikte kamuoyuyla paylaşmayı planlıyoruz."

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, dijital para konusundaki çalışmaların çok yoğun şekilde sürdüğünü belirterek, "Eylül ayında pilot uygulamaya başlayacağız ve onunla ilgili açıklamayı zamanı gelince yapacağız." dedi.

Kavcıoğlu, TCMB İdare Merkezi'nde düzenlenen yılın üçüncü Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı'nın ardından ekonomistlerin ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Enflasyonla mücadelede atılması gereken adımlara ilişkin soru üzerine Kavcıoğlu, Bankanın enflasyonla mücadelede para politikası anlamında gerekli ve yeterli mücadeleyi verdiğini düşündüğünü söyledi.

Bankanın, enflasyonun düşmesi noktasında para politikasının gereklerini son derece önemli ve sıkı şekilde yerine getirdiğini belirten Kavcıoğlu, ancak yılbaşından beri yapılan zamlarla Türk lirasının değer kaybı arasında müthiş bir ayrışma olduğunu, zamların, Türk lirasındaki değer kaybının üzerinde gerçekleştiğini bildirdi.

"HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI"
Kavcıoğlu, TCMB'nin, para politikasıyla bu sorunu tek başına çözmesinin zor göründüğüne işaret ederek şu ifadeleri kullandı:

"'Bu konuda yalnız kaldık' derken, sahada vatandaş, odalar, kurumlar, firmalar anlamında bunun çok net şekilde içselleştirilmesi ve bu konuda herkesin mücadele vermesi gerekiyor. Merkez Bankası, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı olarak müthiş bir mücadele vermeye çalışıyoruz. Her şeyi serbest piyasa içinde hareket ettirmeye çalışıyoruz. Odalara çok büyük görev düşüyor. Onların enflasyon konusunda biraz daha mücadeleci olmasını, firmaların daha duyarlı daha makul oranlarda zamlar yapmalarını özellikle rica ediyoruz. Yapılan zamlara bakınca 'falanca zam yaptı ben de yapayım' şeklinde dönüyor. Bunların kendi içinde dengelenmesi gerekir. Bunun için de mikro düzeyde çalışmalar yaparak, bu işleri hep beraber toplumsal mutabakat şeklinde çözmemiz lazım. Bunun bir yapısal sorun şeklinde algılanarak herkesin üzerine düşeni yapması gerektiği anlamında söylüyorum. Para politikasıyla çözülemeyecek durumda olduğunu ifade etmek istiyorum."

Erken Uyarı Sistemi'ne ilişkin çalışmaların sürdüğünü ve sistemin oluşturulması konusunda çok yoğun çalıştıklarını dile getiren Kavcıoğlu, bu konuda kamuoyuna daha geniş düzeyde açıklamada bulunacaklarını söyledi.

Süresi dolacak Türk lirası mevduata stopaj indirimi uygulamasının da önemine değinen Kavcıoğlu, şu değerlendirmede bulundu:

"Bu konuda Hazine ve Maliye Bakanı'mız ile görüştük, umarım olumlu bir şey bekliyoruz oradan. Bakacaklar, çünkü bütçe tarafı var. Stopajın bize önemli fayda sağlayacağını düşünüyoruz. O konuda olumlu adım olursa bizim işimiz kolaylaşır ama olmaması noktasında da enflasyon zaten aşağı geleceği için para politikası anlamında çok büyük sıkıntı yaşayacağımızı düşünmüyoruz. Ama stopajın uzatılması elimizi rahatlatır, daha olumlu piyasaya yansır."

Kavcıoğlu, faiz kararları üzerinde baskı yaratılıp yaratılmadığına ilişkin soruya da şu yanıtı verdi:

"Bizim üzerimizde küresel anlamda enflasyon, emtia fiyatları ve tedarik zinciri problemleri daha fazla baskı yaratıyor. Biz sorunları çözdüğümüz sürece enflasyon düşecek. Para Politikası Kurulu olarak Kurul öncesi oluşan veri seti, piyasa gelişmeleri ve dünyadaki gelişmelere göre karar alarak uyguluyoruz. Dünyadaki gelişmeler ve küresel gelişmeler, bu kararlarımızı olumlu ya da olumsuz yönde etkiliyor. Bizim tüm beklentimiz, yılın başından beri uyguladığımız politikaları sürdürmek ve hedeflediğimiz noktaya en kısa sürede gelmek."

Dijital paralarla ilgili çalışmaya değinen Kavcıoğlu, "Eylül ayından sonra açıklamayı yapacağız. Çok yoğun şekilde çalışma sürüyor. Eylül ayında pilot uygulamaya başlayacağız ve onunla ilgili açıklamayı zamanı gelince yapacağız." dedi.

"SWAP ANLAŞMALARINDA TARİH YA DA TUTAR SÖZ KONUSU DEĞİL"
Kavcıoğlu, bir başka soru üzerine de swap anlaşmalarının bitişiyle ilgili hedeflenen bir tarih ya da tutarın söz konusu olmadığını ifade etti.

Özellikle ticaret açığı verilen ülkelerle swap anlaşmaları yapmayı önemsediklerini ve bu konudaki çalışmaların yoğun şekilde yürütüldüğünü dile getiren Kavcıoğlu, şunları kaydetti:

"Diğer ülkelerle de swap anlaşmaları için ya da merkez bankalarıyla teknik iş birliğini geliştirmek için görüşmeler ve anlaşmalar yapmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 'Şu kadar olursa bitiririz' gibi bir yaklaşımımız yok ama rezervlerimizin artırılması noktasında swap anlaşmalarının hem de reeskont kredilerinin artırılması ve kullanılması noktasında gayretimiz var ve olacak. Cevherden altın alımına başladık. Orada bir şekilde yine rezervlere katkımız var. Rezervleri artırma noktasında her türlü imkanı kullanmak üzere çalışmalarımız yoğun şekilde devam ediyor. Merkez Bankasının güçlü olması anlamında rezervlerimizi artırma noktasında önemli çalışmalarımız var. Kısa sürede bunun 105 milyar dolara gelmiş olması da bu çalışmalarımızın sonucunu gösteriyor."

Kavcıoğlu, basın mensuplarıyla sohbeti sırasında da "Nisan ayından bu yana 20 milyar dolar dövizden Türk lirasına dönüş oldu." dedi.





TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN