Tarihi 22 Eylül 2017

Pazardan Aldım Akşener, Eve Geldim CHP

CHP'ye yakınlığı ile bilinen Gezici Araştırma Şirketi bir araştırma yapmış ve Meral Akşener'in kuracağı yeni partinin hangi partilerden oy alabileceğinin peşine düşmüş. Araştırma sonuçlarına göre CHP seçmeninin %7'si Akşener'in kuracağı yeni partiye oy verebileceğini ifade etmiş. MHP seçmeninin ise yalnızca %3'ü Akşener'i destekleyebileceğini ifade ederken bu oran AK Parti seçmeni için %2 olarak tespit edilmiş.
HDP seçmeninin ise %1'inin Akşener'i destekleyebileceği söylediğini de ekleyelim ki tablo netleşsin.
Kestirmeden söyleyelim; durum Erdoğan karşıtları için oldukça vahim.
Merkez sağı bölmesi, AK Parti-MHP işbirliğinden oy kopartıp CHP-HDP değirmenine taşıması beklenen Akşener'in partisi öyle gözüküyor ki bu vazifesini yerine getiremeyecek.
Düşünsenize AK Parti'ye alternatif olması beklenen bir parti araştırma sonuçlarına göre AK Parti seçmeninin ancak %2'sinden, o da bir ihtimal oy kopartabiliyor. Yani bu %2'lik kesim de "Kesinlikle oy veririm" değil "Oy vermeyi düşünürüm" diyor.
Muhtemelen AK Parti seçmeninin ne kadarının CHP'ye "Oy verebilirim" dediğinin peşine düşsek aşağı yukarı aynı sonuç çıkacak.
Eğer bu sonuçlar doğru ve güvenilir ise Akşener'i parlatmaya çalışanlar yine yanlış ata oynadı. Ya da bu sonuçlar güvenilir değil!
Ya Gezici Araştırma şirketi araştırma yapmayı bilmiyor ya siyaseti dizayn etmeye kalkanlar siyaset bilmiyor.

KEMALAT DETAYDA GİZLİDİR
Bu köşeden Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı yeni müfredatla ilgili bir yazı yazmıştım. Bakanlığın çabasının bilip bilmeden mahkum edilmemesi gerektiğini, dedikodulara kulak asmaktansa zaman ayırıp işin aslının öğrenilmesini gerektiğini söylemiştim.
Evet, bakanlık iyi bir çalışma ile ortaya güzel bir müfredat çıkardı.
Süreci mümkün olduğu kadar katılımcı yürüttü. Ancak eksikler de var.
Yeni müfredattan en temel beklentimiz batıcı değerler yerine milli ve muhafazakar değerlerimizi yansıtması. Peki öyle mi?
Genel hatları ile öyle ama detaylar için aynı şey söz konusu değil.
Örneğin bu milletin çocuklarına öğretilecek olan Osmanlı algısı 4. sınıf kitaplarında yer alan aşağıdaki şiirdeki gibi olmamalı;
Halkın ne söz hakkı vardı ne oyu, Mutlak hakim idi padişah soyu.
Uyutulmuş idi asırlar boyu, Uyandı, silkindi durdu bu millet.
Türkiye tarihini çocuklarına böyle öğretmemeli, Osmanlı'yı da Mustafa Kemal'i de anlatmanın daha makul, çatışmasız ve kapsayıcı yollarını bulmalı.

AH ŞU ROMANTİKLER
Siyaset hariç hayatın her alanında romantizm genelde iyidir. Hayatı biraz daha zevkli, biraz daha çekilir, biraz daha anlamlı hale getirebilir.
Ancak siyasette romantizm ise çekilecek dert değil. Söylediği sözün, savunduğu fikrin reelpolitik karşılığını düşünmeden saçma sapan konuşturur insanı. Tıpkı Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin bağımsızlık referandumu hamlesini destekleyerek "Kürtlerin ulus devlet olmaya hakkı yok mu" diye soranların bir kısmı gibi.
Bir kısmı diyorum çünkü bu soruyu çok kişi soruyor. Soranların kimisi anlı şanlı Barzanici, kimisi Kürt ırkçısı, kimisi açıktan kimisi mahcup PKK destekçisi, kimisi de iflah olmaz romantik.
Romantikler en zararsızı ama suçu da en büyük olanı. Diğerleri ne yaptığını bilerek Türkiye'nin milli çıkarına ve güvenliğine darbe vuracak bu referandumu desteklerken, romantikler ne yaptıklarını bilmiyorlar.
Bilse ki o devlet Kürtlerin devleti değil egemenlerin kukla devleti olacak...
Ama bilmiyor!