Tarihi 18 Haziran 2017

Diyet yürüyüşü

Bülent Arınç'ın damadı Ekrem Yeter FETÖ soruşturması kapsamında önce göz altına alındı sonra serbest bırakdı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı'nın sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilmesinden sonra ikinci vaka.
Kamuoyu sıkıntılı, hemen herkes şikayetçi. İnsanlar bir yandan bu tahliyelerin kayınpederlerin kimliğinden dolayı olmadığına inanmak istiyor, bir yandan da kuşku duyuyor.
Acaba FETÖ ile mücadele böyle böyle mecrasından sapar mı, darbecileri cezalandırmada bir zaaf oluşur mu, şehitlerin kanı yerde kalır mı... FETÖ ile mücadeleyi sahiplenen millet bunun derdini tasasını çekiyor, üzülüyor...
Kemal Kılıçdaroğlu'nun ise derdi başka.
Kontrollü darbe olduğunu iddia etiği 15 Temmuz'da şehit olanlar gibi bir derdi yok. Darbecilerle hesaplaşmanın lügatında yeri yok. Onun derdi ucuz popülizm.
Ortam Kemal Bey için çok uygun. Grup toplantısında konuşuyor, tarih 13 Haziran 2017: 'Damatlar serbest bırakılıyor. Parası olan, dayısı olan, kayınpederi olan serbest bırakılıyor, gariban içeride kalıyor' Ne hak umurunda ne hukuk. Ne de 15 Temmuz'u dert ediyor. Amacı kısa vadeli ve net; kamuoyunda oluşan rahatsızlık üzerinden ucuz popülizm yapmak. Öyle bir konuşuyor ki Ömer Faruk Kavurmacı'nın ve Ekrem Yeter'in neyle suçlandığının, delillerin durumunun hiç bir önemi yok. AK Parti ile irtibatlı kişilerin damadı olmaları Kılıçdaroğlu için yeterli; 'tutuklanmalılar, tutuklanmıyorlarsa kesinlikle kayınpederlerinden dolayı korunuyorlardır' Ve tabii buradan FETÖ'nün siyasi ayağı meselesini gündeme getiriyor. 2010'dan beri AK Parti'nin kendi içerisinde kademeli bir FETÖ temizliği yaptığını, seçimlerde aday belirleme süreçlerinde FETÖ ile irtibatlı olanları elediğini, il ve ilçe kongrelerinde parti içerisindeki FETÖ'cülerin önemli bir kısmının teşkilatlardan el çektirildiğini, 17-25 Aralık 2013'den sonra bu temizliğin hızlandığını, AK Parti içerisindeki FETÖ'cü birkaç vekilin o süreçte partiden istifa ettiğini görmezden geliyor. Aynı süreçte kendi partisi FETÖ ile pek bir içli dışlı olmamış, ne zaman bir FETÖ operasyonu yapılsa CHP milletvekilleri FETÖ'ye destek ekibi olarak olay yerine koşmamış, FETÖ'nün medya organlarına el konulurken CHP'li vekiller canlı kalkanlık yapmamış gibi FETÖ'nün siyasi ayağı için AK Parti'yi işaret ediyor.
Bülent Arunç'ın damadının serbest bırakıldıktan, Kılıçdaroğlu 'gariban içerde damatlar serbest' açıklamasını yaptıktan bugüne kadar geçer 3-4 gün içerisinde siyaset hızlı aktı. CHP milletvekili Enis Berberoğlu yargılandığı MİT tırları davası kapsamında 25 yıl hapse mahkum edilip tutuklandı. MİT tırlarının durdurulması baştan sona bir FETÖ operasyonu olduğu için Enis Berberoğlu'nun FETÖ ile ilişkisi ve FETÖ'nün siyasi ayağı konuşulmaya başlandı. Kılıçdaroğlu Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasını protesto etmek için 'adalet yürüyüşü' başlattı. Genel başkan yardımcısı Erdal Aksünger'in 'Tutuklu HDP'li vekiller için de yürüyoruz' diye kapsamını netleştirdiği yürüyüş ikinci gününde Kadir Topbaş'ın damadı Kavurmacı tekrar tutuklandı.
Ve Kılıçdaroğlu Bülent Arınç'ın damadının serbest bırakılması üzerine 'damatlar serbest, gariban içeride' açıklamasını yaptıktan beş gün, Enis Berberoğlu tutuklandıktan 4 gün, 'adalet yürüyüşü' başladıktan 3 gün sonra 'Ömer Faruk Kavurmacı için verilen tutuklama kararını doğru bulmuyorum' açıklaması yaptı. Peki ne değişti?
FETÖ'nün siyasi ayağı uyarılarına; damat, kayınpeder, gariban duyarlılıklarına ne oldu?
Yoksa Berberoğlu'nun CHP'de genel başkan yardımcılığından başka bir görevi de mi var? Kılıçdaroğlu genel başkanlığının diyetini ödemek için mi yürüyor?