Tarihi 28 Mayıs 2017

AK Parti-MHP ittifakı

AK Parti ve MHP, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişte hem partileri hem de Türkiye için hayati önemde bir ittifak gerçekleştirdiler.
Paketin içeriği oluşurken başlayan ittifak meclis oylamasında ve daha sonra da halk oylamasında devam etti. Nihayetinde iki partinin katkıları sayesinde Türkiye kendisini gelecek yıllara taşıyacak yönetim sistemine kavuştu.
Şimdi önümüzde uyum kanunları meselesi var.
Meclisi ve siyaset kurumunu yoğun bir mesai bekliyor. Tüm mevzuat 2019 yılına kadar elden geçecek, parlamenter sisteme göre yapılandırılmış kanunlar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne uyumlu hale getirilecek.
Mesele mevcut kanunlardaki başbakan, başbakanlık, başbakan yardımcısı gibi kelimeleri bulup yerlerine cumhurbaşkanı yazmakla bitmiyor.
Devlet mekanizmasının temel mantığının değişmesi gerekiyor.
Örneğin parlamenter sistemde başbakanlığa bağlı kurumlar vardır.
TRT ve Diyanet gibi devasa kurumların da dahil olduğu uzun bir listeden bahsediyoruz.
Uyum kanunları ile bu kurumlar cumhurbaşkanlığına mı bağlanacak yoksa bakanlıklara mı?
Bu tercih basitçe hangi kurumun başkanının kime bağlı olacağından çok daha önemli.
Bu tercihlerin neticesinde Cumhurbaşkanlığı icraatları üreten veya koordine eden bir kurum olacak.
Cumhurbaşkanlığının yürütmenin başı olarak icraatları koordine etmesi, hizmeti üreten bakanlıkları denetlemesi ve idare etmesi cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ruhuna daha uygun.
Ancak öbür tarafta da Türkiye'nin kendine mahsus şartları var. Tam da bu nedenle uyum kanunları süreci zorlu geçecek.
Referandumun hemen ertesinde hem AK Parti hem de MHP cenahından yapılan açıklama iki partinin itifaklarını uyum kanunları sürecinde de devam ettirmek niyetinde olduklarını gösteriyor.
MHP'nin "AK Parti'nin benim oylarıma anayasa sürecinde ihtiyacı vardı, şimdi kanunları kendi çoğunluğu ile geçirebilir" gibi bir anlayışı yok.
Yine AK Parti temsilcilerinin açıkladıklarından AK Parti'nin de "Kanunları meclisten çıkartmaya sayımız yeterli" anlayışı içerisinde olmadıklarını anlıyoruz.
İki parti uyum kanunları sürecini de beraber götürmeyi planlıyor ama bu ittifak oldukça zorlu. Nihayetinde günün sonunda 2019'da birbirleri ile rakip olacak iki siyasi partiden bahsediyoruz.
MHP ülkeyi kendisinin AK Parti'den daha iyi yöneteceğini iddia ederek seçmenden oy isteyecek. AK Parti de en iyi kendisinin yöneteceğini söyleyecek.
İttifakın tarafları arasında rekabet var ve bu rekabet her fırsatta kendini gösteriyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CHP lideri Kılıçdaroğlu hakkındaki sözlerini kendi üzerine alınıp sosyal medyadan sitem dolu açıklamalar yapması bu durumun zorluğunu gösteriyor.
Ancak tüm zorluklara rağmen bu ittifakın devam etmesi Türkiye siyaseti için hayırlı olacaktır.
Öncelikle siyasetin yaralayıcı ve vurucu dili bu türden işbirlikleri sayesinde oldukça törpüleniyor.
Liderler ve parti sözcüleri birbirlerini itham edici ifadeleri kullanmaktan kaçınıyorlar.
Ancak mesele sadece üslupla bitmiyor.
Bu türden siyasi dönüşümler riskli ve çok fazla dikkat isteyen süreçlerdir. Sıfırdan yeni bir yapı kurulduğu için tasarım aşamasında hesaplanamayan sorunlar daha sonradan ortaya çıkabilir.
Dolayısıyla AK Parti ve MHP işbirliğinin uyum kanunları sürecinde de devam etmesi yapılan her bir değişikliğin bir değil iki süzgeçten geçmesi anlamına gelecektir.