Tarihi 21 Mayıs 2017

AK Parti’de değişim ve tazelenme kongresi

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan siyasi yaşantısı boyunca mensubu olduğu siyasi partilere büyük önem verdi. Parti, Erdoğan için hiçbir zaman sadece siyaset aracı olmadı.
Seçimlerin organize edildiği, adaylık süreçlerinin ve kampanyaların yürütüldüğü bir mecra olmaktan çok daha öte anlamları var partinin Erdoğan siyasetinde.
Parti, siyasetin üretildiği yer olageldi. İster iktidarda ister muhalefette olsun, yerel yönetimler, hükümet veya meclis faaliyetleri için parti olmazsa olmaz bir siyaset üretim merkezi olarak çalıştı.
Medyanın Erdoğan karşıtlığına saplanmış olan kesimin üretmek istediği algının aksine Erdoğan parti organlarını çalıştıran, kritik kararlar öncesinde parti organlarının dahil olduğu karar alma süreçlerini işleten bir siyasi lider. Parti bir nevi siyasetin mutfağı Erdoğan için. Parti ne kadar diri, dinç, dinamik ve yerli yerinde olursa siyasi karar alma süreçleri o kadar verimli işliyor ve alınan kararlar hayata geçirilebiliyor.
Bugün yapılan AK Parti'nin 3. Olağanüstü Kongre'sine bu çerçeveden bakmamız gerekiyor.
Şüphesiz 16 Nisan referandumu ile Erdoğan'ın partisine dönmesi mümkün olduktan sonra AK Parti'ye üye olması ve AK Parti üyesi bir Erdoğan'ın da lider olarak genel başkanlık koltuğunu oturması beklenen süreçlerdi. Ancak olağanüstü kongrenin genel başkan değişikliğini sağlamanın dışında başka önemli işlevleri de olacaktır.
AK Parti'nin önünde birbirinin içine geçmiş farklı değişim ve reform ajandaları duruyor. Öncelikle 16 Nisan halk oylamasıyla kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye'de siyasetin zemini değişti.
Henüz sistem tam anlamı ile hayata geçmediği için bu değişikliklerin somut sonuçlarını göremiyoruz ama 2019 seçimlerinden sonra Türkiye'de siyasi hayatın kodları değişecek.
Kongrenin önündeki değişim ajandasının maddelerinden bir tanesi AK Parti'yi değişen siyasi sisteme adapte etmek. Bunun için genel başkan vekilliği makamının ihdas edileceği AK Partili yetkililerin açıkladığı bir bilgi. İktidar partisinin genel başkanlarının başbakan olması Türkiye'nin alıştığı bir husus. Ancak bundan sonra genel başkanın aynı zamanda cumhurbaşkanı olduğu yeni bir pratikle karşı karşıyayız. Bu yeniliğe karşılık AK Parti de genel başkan vekilliği ile genel başkanı destekliyor.
AK Parti'nin kendisini uyarlamak zorunda olduğu bir diğer değişiklikse çok daha derinlerde yaşanıyor. O da Türk toplumunun 15 yıllık AK Parti iktidarında tecrübe ettiği sosyolojik değişim. Evet 2002'de AK Parti'ye oy veren seçmen bugün de büyük oranda AK Parti'yi destekliyor. Ancak bu toplumun ve fertlerin değişmediği anlamına gelmiyor. AK Parti iktidarında yapılan her bir yapısal dönüşümün toplumsal karşılıkları oldu ve karşımızda tercihleri, çekinceleri, talepleri, siyasetten beklentileri farklılaşmış bir seçmen kesimi var. Genel değişimin yanında AK Parti tabanı da değişti ve dönüştü. Başörtülü, muhafazakar, İslamcı, merkez sağcı, milliyetçi, dindar, mütedeyyin olmak gibi kimlikler seçmenin eskiden olduğu kadar gönül rahatlığı ile AK Parti'ye oy vermesi için yeterli olmuyor. Uzunca bir süredir üniversiteye başörtüsü ile giren seçmenlerin artık siyasetten farklı ve daha somut talepleri var. Kimi daha dindar, kimi sosyal adaletin daha kuvvetlendirildiği, kimi maaşların daha arttığı, kimi kültür- sanat politikalarının daha iyi olduğu, kimi daha fazla ticaret yapabildiği bir Türkiye istiyor.
Zaman zaman birbiriyle bile çelişebilen bu taleplerin hepsini uzlaştırıp, seçmenin taleplerini karşılamak da siyasetin işi. Bu işin altından kalkabilmesi için siyasetin kendisinin dinamik, sorun çözen, işleyen, verimli bir yapıda olması gerekiyor. AK Parti'nin 3. Olağanüstü Kongre'sinin genel başkan değişikliği kadar önemli gündemlerinden birisi de bu.