Tarihi 18 Mayıs 2017

Türkiye ve AK Parti için Reform

21 Mayıs'ta yapılacak AK Parti olağanüstü kongresi sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı partinin genel başkanı yapacak bir formalite olmayacak. Tabii ki kongrede Erdoğan tekrar partinin genel başkanı olacak ancak bunun yanında kongre ile çok daha hayati bir süreç de başlayacak.
AK Parti kongresinin esas çıktısı ise 15 yılını doldurmak üzere olan partinin yapacağı muhasebedir.
AK Parti özellikle 2013'den bu yana mücadele etmekten vakit bulup, neyi nasıl yaptığı üzerine çok fazla değerlendirme yapma imkanı bulamadı. AK Parti, içerisinde çok farklı grupları ve yine çok farklı fonksiyonları barındıran bir yapı. Bir tarafta farklı kimlik grupları var. Muhafazakarlar da AK Parti'den beklenti içerisinde, İslamcılar da, liberaller de, merkez sağcılar da, ülkücüler de, Kürtler de... Diğer tarafta ise farklı fonksiyonlar var. AK Parti belediye hizmetlerini de eksiksiz yürütmek zorunda, ülkeyi de idare etmeli. Eğitim ve kültür alanında beklenen atılımın hala istenilen ölçüde başarılamamış olması da AK Parti'nin sorumluluğu.
Hepimizin göğsünü kabartan otoyollar, köprüler ve tüneller ise AK Parti'nin başarı hanesine yazılıyor.
Tüm bunların yanında bir de değişen, hareketli bir Türkiye var. Duraksamayı veya geri gitmeyi bırakın bir an yavaşlasanız geride kalacağınız, yakalayamayacağınız ve muhakkak ıskalayacağınız bir toplumsal dönüşüm mevzubahis.
Evet, Erdoğan ve AK Parti yüzde elliyi konsolide etmeyi başarıyor. Ancak bu yüzde elli kendi içerisinde çelişen çıkarlara sahip. Birini memnun eden diğerini bırakın memnun etmemeyi kırmızı çizgilerini delik deşik ediyor. İşi daha içinden çıkılmaz hale getiren de yüzde ellinin hemen her ferdinin geride bıraktığımız 15 yıl içerisinde hayati değişimler geçirmiş olması. Özetle kendi içerisinde çelişen çıkarlara ve taleplere sahip AK Parti kitlesinin her bir ferdinin çıkar ve talepleri de zaman içerisinde değişiyor.
Tüm bu değişim ve dönüşüm içerisinde her şeyi doğru yapsanız da değişimin hızını yakalamak neredeyse imkansız. Her şeyi doğru yapmış olsa bile partinin bir noktada kendini sorgulaması kaçınılmaz bir ihtiyaç halini alıyor. AK Parti de kuruluşundan itibaren bu ihtiyacın farkında. Tam da bu nedenle toplumun nabzını iyi tutmaya, seçmenin taleplerini devamlı surette gündemine almaya ve tabanını ile bağlantısını her zaman diri tutmaya çalışıyor.
Ancak 2013 sonrasındaki savunma psikolojisi ve özellikle Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Erdoğan'ın AK Parti liderliğinden fiili olarak uzaklaşması AK Parti için sorunlu bir süreci başlattı. Evet icraatlar, toplumu memnun eden hizmetler, adalet ve kalkınma alanındaki atılımlar devam etti ancak yenilenmenin hızı düştü.
Erdoğan'ı genel başkanlığa taşıyacak 21 Mayıs olağanüstü kongresinin esas işlevi de bu olacaktır. 21 Mayıs'tan sonra AK Parti reformları tekrar ajandasının birinci sırasına yerleştirecek. Bir yandan devlet aygıtının cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine uyumu için gerekli reformlar yapılacak, öte yandan da siyaseti ve toplumu dönüştürecek daha nitelikli ve derin bir reform süreci başlayacak. Bu süreç başarı ile tamamlanırsa Türkiye de, AK Parti de kazanacak.