Tabii ki evet veya hayır desin mümkün olduğu kadar fazla seçmenin sandığa gitmesi önemli. Referanduma ve diğer oylamalara katılımın yüksek olması siyasi hayatımız için iyi bir gösterge. Çok şükür ülkemiz seçimlere katılımda iyi bir noktada.
Hemen her seçime çok yüksek katılım oluyor. 2007'den itibaren yapılan tüm seçimlerde katılım oranları yüzde 80'in altına düşmedi.
Ama ne hikmetse CHP'nin de aralarında olduğu siyasi iktidara değil Türkiye'ye muhalif blok kaybedeceği belli olan her seçimden önce ve seçimi kaybettikten sonra katılım konusunu diline doluyor. Her şeye muhalif sanatçılar seçimlerden önce 'bir oy bir oydur' temalı filmler çekiyor, seçimler yaza gelirse seçmene tatilini yarıda kesip oy kullanma çağrıları yapılıyor... Hülasa hormonlu bir 'seçmeni bilinçlendirme' kampanyası almış başını gidiyor.
Hormonlu olmasa çok güzel bir kampanya. Keşke sonuç verse de seçimlere katılım oranı yüzde 80'lerden 90'lara çıksa ülkemiz için çok daha iyi olur.
Ama dedik ya hormonlu...
Ve sağlığa zararlı.
Ülkesine muhalif blok alttan alta şu mesajı veriyor; 'Aslında AK Parti'nin pek de bir seçmen desteği yok. Ancak AK Parti seçmeni toplumun alt kesimlerinden geldiği için seçimlere fazla katılım sağlıyor. CHP seçmeni ise toplumun okumuş yazmış, gün görmüş, ekonomik durumu iyi ve seçkin kesimi olduğu için yani tuzu kurulardan oluştuğu için çok fazla sandığa gitmiyor'
Bilimden ve akılcılıktan bu kadar bahseden bir çizginin bu türden şehir efsanelerine inanması ne yaman bir çelişkidir. Hele ki çok kolay bir araştırma ile gerçek olmadığı anlaşılacak bir efsaneye... Oturduğunuz yerden kalkmanıza bile gerek yok. Elinizin altındaki cep telefonunuzdan seçimlere katılım istatistiklerine ulaşmanız, oranın yüzde 80'in altına düşmediğini öğrenmeniz, üstelik doğusu batısı, köyü kenti, sahili iç kesimi ile tüm ülkede aynı katılım oranlarının olduğunu görmeniz mümkün.
Kent efsanelerinden bir kurtulsa Türkiye'ye muhalif blok nerede hata yaptığını fark edecek. Siyaset üretemedikleri için, halkın somut taleplerini cevaplamak yerine hemen her konuyu çağdaşlaşmaya, Atatürk'e, Cumhuriyet'e, laikliğe, rejime, diktatörlüğe bağladıkları için kendi seçmenlerini bile harekete geçirmediklerini fark edecekler.
Milyonluk telefon faturasını halka ödetirken vicdanı hiç sızlamayan CHP milletvekili bile kendini savunmaya başlarken 93 yıllık Cumhuriyet'ten bahsediyor. Halbuki kamuoyunun sorguladığı şey Cumhuriyet'imiz değil vekil hanımın telefon faturası!
Evet CHP seçmeni çaresizlikten ve alternatifsizlikten CHP'ye oy verse bile CHP'ye inanmıyor güvenmiyor. Tam da bu nedenle referandum öncesi parti teşkilatları ile toplantı yapan Kılıçdaroğlu il ve ilçe başkanlarına 'referandumdan hayır çıkacağına önce siz inanın' çağrısı yapıyor. İyi de diyor, doğru da diyor ama 'neden CHP teşkilatları bile CHP'ye inanmıyor' diye hiç düşünmüyor.
İnanmıyorlar çünkü CHP tutmayacak dualar ediyor, olmayacak işlerin peşinden koşuyor.
Referandumdan evet çıkınca da nerede yanlış yaptık diye düşünmeyecekler, 'oyların sayımında hile yapıldı, AK Parti SEÇSİS üzerinden oyları değiştirdi' diyecekler. Cevabını şimdiden verelim, hem de CHP'nin Yüksek Seçim Kurulu temsilcisinin ağzından;
'Ben 6 yıldır YSK da SEÇSİS'le ilgili sorun görmedim. Bana somut bir tespit iletilmedi. İddialar dışında SEÇSİS'le ilgili somut bir delil bugüne kadar ortaya konamadı'
