Babası da divanın en yaşlı, dünyadan bihaber veziri tavsiye eder. Ordu sefere çıkar. Yaşlı vezir, hangi problem önüne gelse tedbir diye bildiği şeyi sürekli tekrarlar; "leblebiye narh koyun!" Yani "leblebi fiyatlarını dondurun." Divanda görüşülen her meselede "tedbir nicedür?" sorusu yöneltildiğinde vezir, "Leblebiye narh koyun" cevabını verir. Çaresiz leblebi fiyatları dondurulur.
- Devletlûm yeniçeriler huzursuz!
- Leblebiye narh koyun!- Devletlûm İran Şahı üzerimize gelmek için asker topluyor!
- Leblebiye narh koyun! - Devletlûm filân şehirde yangın çıktı!
- Leblebiye narh koyun!
Yaşlı vezirin neden böyle yaptığı sonradan anlaşılır. Meğer gençlik zamanlarında İstanbul'da leblebi kıtlığı yaşanmış, tedbir olarak 'narh koyulmuş' ve sorun hallolmuş. Vezir hazretleri o günden sonra bu yöntemi her sorunun çözümünde uygulamış.
TRABZON TAKIM DEĞİL
Trabzonspor'un sorunu da vezirin hikâyesi gibi... Takıma, forvet, orta saha, sol bek ve süpürücü stoper lazım.
Lakin eksik mevkilere transfer yapmak yerine leblebiye narh koyulup 'yıldız' ya da 'gelecek vadeden' denilerek futbolcular alınıyor. Gel gör ki, bunlar dertlere derman olmuyor.
Ligin başından bu yana, Trabzonspor'un "iyi oynadı" diyebileceğimiz maç sayısı çok az. Hami Mandıralı'nın gelişiyle birlikte takım silkelense de 'narh' koyulan bölgeler bas bas bağırıyor. İşte Elazığ maçı. İlk yarının son 35 dakikasında iyi futbol oynayan Trabzonspor'dan ikinci yarıda eser yoktu. Allah'tan dörtlü defans bloğu yerinde kaldı da Elazığ ataklarını kesti. Yoksa fark bile yiyebilirdi.
Maçın özeti, Trabzonspor takım değil. 'Narh' koyularak alınan Henrigue.
Bütün topları ezen, taktik denilen bütün olgulardan uzak bir futbolcu.
Son sözümüz hakeme. Adeta ayakları kırılacak şekilde Özer ve Emre'ye yapılan faullere kırmızı, son dakikada elle kesilen topa penaltı vermeyeceksen git o düdüğünü duvara as!
