TAYFUN ER

TAYFUN ER

Tarihi 9 Haziran 2017

Altay’dan ayrıldılar Göztepe’yi kurdular

Nebil ve Vedat Çobanoğlu, Altay'la bağını kopardı. 14 Haziran 1925'te sarı-kırmızı renkli Göztepe isimli bir kulübün kurulmasına karar verildi...

Altay'ın kurulduğu yıldan itibaren önce şehirdeki Rum ve Levantenlerden oluşan takımlara, sonra da işgal yıllarında işgal güçleri ve işbirlikçilerine karşı başarılı maçlar çıkarması Türkler tarafından sempatiyle karşılanıp desteklenmeye başladı.

Vasıf Bey ve Necati Bey'in İzmir'in işgali öncesi Maşatlık'ta yapılan direnme temalı konuşmaları ve daha sonra da Milli Mücadele'de aktif bir şekilde yer almaları Altay'ın taraftar bulmasında etkili olmuştur.
Kuruluşta yer alan Saint Joseph'in ve öğrencilerinin çoğunluğunun Alsancak'ta olması, Şark İdadisi binası dışına çıktığında ilk kulüp binası olan Halk Odası'nın Alsancak'ta olması ve kurucularının çoğunun Alsancak'ta ikamet etmesi Altay'ı esas olarak Alsancak ve komşu Kahramanlar semtinin takımı yapmıştır.

GÖZTEPE DENGELERİ BOZDU
Bu durumun bir başka nedeni de Altay'dan sonra kurulan diğer İzmir takımlarının semtlerine göre taraftar kazanmasıdır.
İzmirspor kurulunca Eşrefpaşa, Altınordu kurulunca da Namazgah ve Basmane semtlerinde oturan yurttaşlar kendi muhitlerinin takımlarını tutmaya başladı.
Ancak Altay hemen Alsancak takımı olmadı. Altay Şark İdadisi binasından sonra bugünün Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nin Kordon'a çıktığı yerdeki Halk Odası binasına taşındı. Burası kendilerine İttihat ve Terakki tarafından tahsis edilmişti. Oradan da o günün Karantina'sı günümüzün Küçükyalı'sında bulunan Halkevi'ne taşındı. İzmirliler yakın zamana kadar ayakta olan bu binayı Köşk Sineması olarak hatırlarlar.
Altay'ın Küçükyalı'da olması demek bugünün Göztepe'sinin kalp damarlarında dolaşması demektir. İzmir'in güney sahili de 1925'e kadar Altaylıydı. Ta ki Göztepe kurulana kadar...

önce hayatın acı bir cilvesinden bahsedelim.
Aydın'ın Söke ilçesinde düzenlenen spor bayramı çerçevesinde 3 Mart 1928 günü Halkevi gençleri ile Süvari Alayı arasında bir futbol maçı oynanacak, karşılaşmayı da Halkevi Başkanı Diş Hekimi Nebil Çobanoğlu yönetecekti. Ne var ki o gün sabahın erken saatlerinde Nebil Çobanoğlu gripten vefat etti; maça kendisi için saygı duruşu yapılarak başlandı.
Böylesine dramatik acı bir tesadüfe konu olan, Aydın mutasarrıflarından Mehmet Tevfik Bey'in oğlu olan Nebil ve kardeşi Vedat Beyler (bir diğer kardeşleri merhum Rahmi Çobanoğlu Hukuk Profesörüydü) Göztepe'nin kuruluşundaki önemli isimlerdendir.
Aslında her şey Altay'ın 1923'te Ankara'ya yaptığı bir seyahatle başladı. Kulüp içindeki farklı fikirler, yönetime karşı olanlar bu esnada tartışmaya döndü. İzmir'e dönüşte muhaliflerin bir kısmı Altay'dan ayrılıp başka bir kulüp kurdular. İşte o yeni kulüp bugün de ayakta olan Altınordu'dur.

KONGREDE KARIŞIKLIK ÇIKTI
Muhaliflerin bir kısmı ise Altınordu'yu kuranlarla birlikte hareket etmeyerek Altay'da kaldı. Ne var ki bir başka seyahatte, bu kez Aydın'a gidildiğinde o çatlak da su üstüne çıktı.


1925 yılında kurulan Göztepe'nin ilk takım fotoğraflarından birisi...

Yönetim Kurulu Üyesi Fehmi Bey'in konuşmasına izin verilmemesi üzerine Nebil ve Vedat Kardeşler'in başını çektiği bazı futbolcular dönüş yolunda ayrı bir kulüp kurmaya karar verdiler. Altay, doğan karışıklık üzerine kongresini topladı. Nebil ve Vedat (Çobanoğlu) kongreyi protesto ederek Altay'dan ayrıldıklarını bildirdi.
14 Haziran 1925 günü Reşadiye (Güzelyalı) Vapur İskelesi'nin yanında bulunan gazinoda* yapılan toplantıda Göztepe isimli bir kulüp kurulmasına, renklerinin de sarı-kırmızı olmasına karar verildi. Göztepe'nin kurucuları Nebil ve Vedat, Muammer (Akar), Nüzhet, Kenan ve Ahmet Beylerdir.
Yapılan ilk kongrede fahri başkanlığa devrin kudretli valisi Kazım Dirik seçilirken Başkan Fehmi (Simsaroğlu), İkinci Başkan Turan (Dirik) olur. Yönetim Kurulu ise Mühendis Aziz Bey, Mustafa Bey, Murtaza Bey, Öğretmen Şerif Bey, Alaattin Bey ve Adil (Bey)'den oluşurken. Genel Kaptanlığa da Ahmet (Özgirgin) getirilir.
Göztepe'nin kuruluşunda yer alan isimlere dair ilk kez burada yayınlanacak bazı bilgiler vereceğim.

FERİKÖY'E DEFNEDİLDİ
Söke'de vefat edip, Halkevi gençliğinin omuzlarında taşınan cenazesiyle Söke mezarlığına gömülen Nebil Bey'den bahsetmiştik.
Kardeşi Vedat Çobanoğlu, Doğubank ve Anadolu Bankası Genel Sekreterliği yapmış, 31 Ekim 1969'da İstanbul'da vefat etmiş ve Karacaahmet Mezarlığı'na gömülmüştür.
İsmi Üçkuyular semtindeki bir mahalleye verilen Muammer Akar, CHP İzmir delegesidir.
Fehmi Simsaroğlu, Türkiye'nin ilk yarış atı yetişticilerinden ve Türkiye Jokey Kulübü üyesi olup, 12 Kasım 1973'te İstanbul'da vefat etmiş ve cenazesi Feriköy Mezarlığı'na defnedilmiştir.
İzmir Vali Konağı da Göztepe'dir.
Kuruluş esnasında konakta ikamet eden, fahri başkan olduğu Kazım Dirik, eski bir generaldir.
Lakabı "Napolyon"dur. Dirik'in babası Plevne Madalyası sahibi Yüzbaşı Tahsin Efendi'dir. Anne tarafından Hidiv Kavalalı Mehmet Ali Paşa soyundan gelir. Kazım Dirik'in kızı Şükran Hanım, İzmir Elhamra Sineması'nda yani bugün Milli Kütüphane olan binada bir operette oynayan Muammer Karaca'ya aşık olur ve kaçar. Bu aşk vakası devrin en sansasyonel hikayesi olmuştur.
Gemiyle İstanbul'a kaçan aşıkları limanda gazeteciler polis bekler, gözaltına alınırlar ama Şükran Hanım'ın yaşı tuttuğu ve rızasıyla kaçtığını belirtmesi üzerine serbest bırakılırlar.




Göztepe efsaneleri Adnan Süvari, Gürsel Aksel ve Halil Kiraz...

MEZ Mİ, İSKELE Mİ?
Muammer Karaca'ya daha sonra Kazım Taşkent tarafından iş bulunur ve hikaye çocuklarının olmasıyla devam eder.
Kazım Dirik'in kızı Şükran Hanım, Muammer Karaca'dan boşandıktan sonra Gülriz Sururi'nin babası Lütfullah Sururi'yle evlenir.
Yönetim Kurulu üyesi oğlu Turan Dirik, Almanya'da Tekstil Mühendisliği okumuş, İzmir'deki tarihi asansörün sahibi olan ailenin büyüğüdür. 19 Ağustos 1975'te İstanbul'da vefat etmiş ve Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilmiştir.
* Pek çok kaynakta ve resmi sitede bu gazinonun isminin Mez olduğu yazılmakla beraber, benim bilgilerime göre Mez Gazinosu 1936'da açılmış. İskele Gazinosu olabilir.

Yarın: Göztepe'nin ilk yılları