Tarihi 16 Nisan 2013

2023 için yeni markalar nasıl yaratılacak?

Geçen perşembe günkü yazımızda da belirttik. Türkiye, Kürt meselesini adalet ve barış yoluyla çözerse kanatlanarak uçar...
Eğer barış ve çözüm sağlanırsa, BÜYÜK TÜRKİYE'nin önünde hiçbir engel kalmaz...
Çok şükür bu demokratik çözüm sağlandı...
Türkiye'nin kanatlanarak uçması için zemin tamamen hazır durumda artık...
Türkiye Ekonomisi bundan 10 sene sonra 2023'te, yani Cumhuriyetimizin 100. yılında en az 2 trilyon dolar büyüklüğe sahip olmalı...
Bunu başarabiliriz...
Liberal Demokrasi ve Liberal Ekonomi bir sistem olarak Türkiye'ye yerleşirse, bu hedeflere ulaşabiliriz...
BÜYÜK TÜRKİYE için hem siyasi hem iktisadi anlamda liberalizme daha çok ihtiyacımız var...
Kişi başı milli gelir en az 25 bin dolar, ihracat ise en az 500 milyar dolar olmalı...
Bu rakamlar dünyanın en güçlü 10 ülkesinden birinin Türkiye olacağı anlamına geliyor...
Zafer Çağlayan
'ı konuk ettiğim Beyaz TV'deki Adalet Masası programında da uzun uzun konuştuğumuz bir mesele var...
Şu an en büyük eksiğimiz, teknolojiye dayalı üretim eksikliği...
Ar-Ge
'ye dayalı katma değeri yüksek ve teknoloji odaklı mallar üretmek konusunda çok zayıfız...
Bu zayıflık Türk ekonomisinin önündeki en büyük engel...
Bu anlamda marka ve patent üretmek konusunda da çok çok zayıfız...
Günümüz dünyasında ülkeler ürettikleri markalar kadar güçlüler...
Bilim, teknoloji ve sanayi alanında tam bir koordinasyon sağlanmalı ve bu alanlara büyük yatırımlar yapılmalı... Bu konuda en önemli görev Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün'e düşüyor...
Objektif değerlendiren herkes de kabul ediyor ki, Nihat Ergün çalışkan ve başarılı bir bakan...
Bu yeni bakanlık koltuğunun ilk sahibi olarak Bilim-Sanayi ve SanayiÜniversite işbirliklerini sağlamak için elinden geleni yapıyor...
Bizim üniversitelerde bugüne kadar sanayi ve sanayicilerle işbirliği yapmak bilime ve bilimsel düşünceye ihanetmiş gibi algılandı ve algılatıldı...
Bu köhnemiş anlayış yüzünden Türk Sanayisi yeni bilimsel araştırmalardan ve teknolojik yeniliklerden uzak kaldı...
Bunda bizim yerli sanayicilerimizin de montajcılık kolaylığına sığınmalarının da büyük payı var...
Yani sanayiciler de bilim kurumlarıyla işbirliğine gitmeyi pek düşünmedi... Bayilik yapmakla yetindiler...
Düşünseler de "Biz kapitalistlerle işbirliği yapmayız. Biz özgür ve özerk bilim üreten merkezleriz" gibi saçma ve akıldışı sözlerle karşılaştılar...
Türk üniversitelerini böyle köhnemiş devletçi, sosyalist kafalar işgal etmişti...
Bu köhne kafalar, ne bilime ne tekniğe ne de endüstrileşme ve modernleşmeye hizmet etmedi...
Bir dikili ağaç bile bırakmadılar arkalarında... Hiçbir bilimsel bilgi ve teknik icat üretemediler...
Türk üniversitelerinin geçmişteki sefaleti ortada...
Öte yandan Bilim-Sanayi işbirliğine inanan zeki ve yetenekli akademisyenlerimizin önerilerini de eski dönemin dar kafalı montajcı sanayicileri dikkate almadı...
İşte Nihat Ergün, Türkiye'nin 50 senesine mal olmuş bu çift taraflı dar kafalılığı yıkmak zorunda...
Nihat Ergün hem bürokratik ataleti hem bilim ve teknoloji kurumlarındaki eskimişliği hem de kimi sanayicilerin vizyonsuzluğunu aynı anda yenmek zorunda...
Nasıl marka yaratan ya da marka yaratacak beyinleri Türkiye'ye çeken bir ülke olacağız?
Türkiye 2023'te 2 trilyon dolar toplam gelire ancak marka yaratarak kavuşabilir...
Başbakan bu sebeple Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı diye bir yeni makam ihdas etti ve başına da en güvendiği adamlarından biri olan Nihat Ergün'ü getirdi...
Bilim alanında, teknoloji alanında yeni buluşlar yapabilen bir Türkiye, ancak bu şekilde endüstriyel anlamda da yeni markalar üretebilir... Ancak bu şekilde yüksek katma değer yaratılabilir...
Nihat Ergün'ü dikkatle izlemeliyiz...