Tarihi 10 Nisan 2013

İzmir'in önemli şahsiyeti

Dün Prof. Dr. Mehmet Demirci'den alıntılarla komple bir kültür adamı olarak bahsettiğimiz İzmir Hisar Camii İmamı Rakım Elkutlu, aynı zamanda bir müzik adamıydı. Eskilerin tabiriyle musikişinas idi.
Rakım hoca Tanburi Ali Efendi'den (1836-1890) beş yıl ders aldı. Sanatın icrasını ve teorik inceliklerini öğrendi. İzmir Yahudileri'nden sanatkar Santo Şikari'den 10 yıl meşk etti, ondan geniş bir repertuvar edindi. Zekai Dede'nin öğrencilerinden bestekar Aziz Efendi'den de faydalandı. Dayısı Mevlevi Şeyhi Nureddin Efendi'nin teşvikiyle 20 yaşında bestekarlığa başladı.
Çok süratli beste yapardı. 35 yaşlarında iken, Şeyh Nureddin Efendi ayin olarak bestelenmesi için kendisine bir güfte verdi. Ayini, bir gecede besteledi. Önce buna inanamadılar.
Çünkü ayinler zor ve uzun bestelerdir.
Karcığar makamındaki bu eser, Mevlevihaneler kapatılıncaya kadar hemen her dergahta okundu.
Rakım Elkutlu, dini ve din dışı sahada 600'e yakın eser besteledi.
Bunlar, ayin-i şerif, tevşih, durak, ilahi, beste, ağır semai, yürük semai, şarkı, türkü, marş, peşrev ve saz semaisi olarak sayılabilir. Bunlardan 120 tanesinin notalarını Ümit Yazıcı bir araya getirdi ve kitap olarak yayımlandı.
Rakım Elkutlu, Osmanlı'nın son yarım asrı ile Cumhuriyet'in ilk çeyrek yüzyılında yaşamıştır. Böylece eski ve geleneksel musiki kültürümüzün yeni nesillere aktarılmasında önemli bir köprü görevi yapmıştır. Osmanlı Devleti yıkılıp, yerine genç Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda eski ile yeni arasındaki geçişlerin daha sarsıntısız olması için sanat adamlarının rolü büyüktü. Rakım Hoca bu noktada önemli rol üstlenenlerden biriydi.
Bestekar olarak Rakım Elkutlu'nun etkisi İzmir'le sınırlı kalmadı.
Bütün Türkiye'ye yayıldı. Daha sağlığında tanındı ve takdir gördü.
Münir Nureddin Selçuk onun birçok şarkısını plaklara okudu.
Safiye Ayla icralarında eserlerini söylerdi. Musiki basını da ona ilgisini eksik etmedi. Eserlerindeki musiki kalitesi kadar seçtiği güftelerin edebi seviyesi de dikkati çeker.
Rakım Elkutlu'nun, musiki kültürünün yayılıp kökleşmesinde hizmeti büyüktür...
İzmir, sadece militan laikçilerin merkezi değildir. Unutturulmak istenen böyle manevi ve tasavvufi bir yönü de vardır...