Tarihi 28 Mart 2012

Re'sen emekli askerlerin trajedisi

Bu köşede re'sen emekli edilmiş askerlerimizin trajedisine sık sık değiniyorum. Bu askerlerimize şu an devlet BÜYÜK HAKSIZLIK yapmaktadır...
Ordudan herhangi bir haksız sebeple (dindar, Alevi, Kürt olduğu için vs) atılmış askerlerimiz şu son çıkan yasalarla haklarını aldılar ama atılmak yerine bu haksız sebeplerden re'sen emekli edilmiş olanları hiçbir şey almadılar. Yani bu askerler atılmadıklarına pişman oldular nerdeyse. Re'sen emekli edilmek de bir nevi atılmak gibi. Tek farkı çok çok cüzi bir maaşa bağlanıp atılıyorsunuz. Bu maaş asgari ücretin bile altında bir rakam oluyor... İşte bu 6191 sayılı kanun re'sen emekli askerleri feci mağdur ediyor. Onlarda bu kanunla ilgili güzel bir rapor hazırlamışlar... Herşeyi detaylı anlatıyor. Ben de bu rapora köşemde yer veriyorum... Milli Savunma Bakanımız'ın gereğini yapmasını özellikle rica ediyorum...
10.3.2011 tarihinde, 6191 sayılı kanun ile 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na Geçici 32. Madde eklenmiştir. Söz konusu madde ile 12 Mart 1971 tarihinden itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ilişiği kesilen askeri personelin bir kısım özlük haklarının iadesi amaçlanmıştır. Geçici 32. Maddenin ilk fıkrası şöyledir: "12 Mart 1971 tarihinden bu kanunun yayımı tarihine kadar, yargı denetimine kapalı idari işlemler veya Yüksek Askeri Şura kararları ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ilişiği kesilenler veya vefatları halinde hak sahipleri, bu madde hükümlerinden yararlanmak için 60 gün içinde Milli Savunma Bakanlığı'na başvururlar."
Söz konusu hüküm gereğince Milli Savunma Bakanlığı'na 4606 kişi başvurmuştur. Bunlardan 1542 kişinin başvurusu kabul edilmiştir.
3064 başvuru ise reddedilmiştir.
Başvurusu reddedilenlerin dökümü şöyledir: 226 kişinin başvurusu, haklarında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunduğu ya da haklarında yapılan işleme dayanak teşkil eden olayların vasıf ve mahiyeti gerekçe gösterilerek reddedilmiştir.
847 kişinin başvurusu askeri öğrenci iken ordudan atıldıkları ya da 12 Mart 1971 tarihinden önce ordudan atıldıkları gerekçesi ile reddedilmiştir.
1991 kişinin başvurusu ise, haklarında yapılan işleme karşı yargı yolunun açık olduğu gerekçesi ile reddedilmiştir.
Bu duruma göre 12 Eylül darbesi döneminde genellikle sol görüşü benimsedikleri gerekçesiyle ordudan atılan yaklaşık 450 kişi ile 28 Şubat sürecinde ve daha sonraki dönemde dinci ve irticai görüşleri benimsedikleri gerekçesiyle ordudan atılan yaklaşık 1100 kişi haklarını almışlardır.
12 Eylül darbesi döneminde ordudan atılanlardan haklarında mahkumiyet kararı bulunan 8-10 kişinin başvurusu reddedilmiştir. 28 Şubat sürecinde ordudan atılanlardan, başvurusu reddedilen kişi bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, 12 Mart darbesi döneminde, genellikle sol görüşü benimsedikleri gerekçesi ile ordudan atılan kişilerin tamamı ile daha sonraki dönemlerde, kararname yoluyla ordudan atılanlar, haklarında yapılan işleme karşı yargı yolunun açık olduğu gerekçesi ile 6191 sayılı yasadan yararlandırılmamıştır.
Fiili hukuki ve idari uygulamalar açısından konunun değerlendirilmesi:
12 Mart 1971 tarihinden 14.10.1973 tarihinde yapılan genel seçimler sonunda teşekkül eden parlamentonun kendi hükümetini kurmasına kadar geçen süre içerisinde Türkiye'de darbe yönetiminin baskısıyla kurulan hükümetler iş başında olmuştur. Bu dönemde, anayasal meşruiyeti olmayan darbe yönetiminin iradesi, tüm anayasal kurumların iradesinin üzerinde yer almıştır. Bu iradeye, o zaman, ne Meclis ne de diğer anayasal kurumlar karşı duramamıştır.
Meclis, darbecilerin istekleri doğrultusunda kanunlar çıkarmış en yüksek yargı kurumu olan o zamanki Anayasa Mahkemesi de darbecilerin iradesine karşı çıkmamıştır.
O dönemde görev yapan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin de, Danıştay'ın da darbecilerin iradesi dışında hareket etmesi fiilen mümkün değildi. Darbeciler, kendi iradesine ters düşecek durumların ortaya çıkması ihtimaline karşı, fiili ve "hukuki" müdahale gücüne sahiptiler.
Nitekim, darbecilerin amacına daha iyi hizmet edeceği düşüncesiyle, 20.7.1972 tarihinde bünyesinde yargıç olmayan subay üyelerin de bulunduğu AYİM kurulmuştur. AYİM Kanunu, geçici Madde.4 gereğince de daha önce Danıştay'da açılan davalar AYİM'e devredilmiştir.
Mahkemelerin, demokrasinin kesintiye uğradığı olağanüstü dönemlerde, siyasi saik içermeyen sıradan olaylara ilişkin yargı faaliyetlerinde, tarafsız olarak hareket etme imkanları olduğundan kuşku duyulamaz. Ancak, darbe yönetimince, yönetimin siyasi ve ideolojik görüşleri çerçevesinde yapılan idari işlemler için aynı şey söylenemez. Bu konularda mahkemelerin kendilerini baskı altında hissetmeleri kaçınılmazdır. En azından dönemin siyasi iklimi ve egemen ideolojisinin mahkemeleri etkileyeceği sosyolojik bir olgudur.
Türkiye'de bu etkinin tezahürleri her olağanüstü dönemde görülmüştür.
Örneğin: Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun 25.12.1981 tarihinde değiştirilmesinden önceki 21. maddesinde de, değiştirildikten sonraki sonraki 20. maddesinde de AYİM'in görev alanı "askeri hizmete ilişkin" idari işlemler olarak belirlenmiştir. Bu sebeple askeri hizmete ilişkin olmayan ordudan ilişik kesme işlemleri, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin görev alanı dışındadır. 12 Mart darbesi döneminde uygulanan disiplinsizlik kılıfına uydurulmuş ilişik kesme işlemleri tamamen darbe yönetiminin dünya görüşü ve siyasi saikleri doğrultusunda yapılmış olup, askeri hizmetle hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır. Bu duruma göre, bu işlemler, ağır şekilde hukuka aykırı olmalarının yanı sıra, bu işlemlerin yargısal denetimi de Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin görev alanı dışındadır. Ancak, 12 Mart 1971 darbesi ertesinde, 20.7.1972 tarihinde AYİM'in kurulmasından sonra, Danıştay, kendisinde açılan bu tür davalarda ağır hukuksuzluğu ve AYİM'in görev alanına ilişkin yasal düzenlemeyi göz ardı ederek, kendisini görevsiz saymıştır. AYİM de görev tecavüzünde bulunarak, kendisini görevli sayıp, siyasi saikle yapılan idari işlemleri yalnızca şekli açıdan inceleyerek ret kararları vermiştir. Ender de olsa çıkan iptal kararlarının hiç biri uygulanmamıştır.
Çünkü iptal kararlarını uygulayacak olan Milli Savunma Bakanı'nın bulunduğu hükümet de darbecilerin iradesi doğrultusunda kurulmuştu....
Yarın devam...