Tarihi 6 Eylül 2011

İsrail halkının tek güvencesi: Tayyip Erdoğan

BM'nin rezil rüsva Mavi Marmara raporundan sonra Davutoğlu'nun açıklamasını hem çok haklı hem çok dengeli hem de çok akıllı buluyorum... Elbette İsrail terör devletinin istediği gibi "lüzumsuz radikalleşme"ye gerek yok, akıllı olmak lazım, İsrail derin terör yapılanmasının tezgahlarına dikkat etmek lazım ama bir yandan da paranoyak "İsrail gücü" palavralarını da takmamak lazım. Bu dengeyi en akıllı şekilde gözetecek bir Başbakan ve Dışişleri Bakanı'na sahibiz bugün...
Öte yandan İsrailli yetkililerin sürekli söylediği "Tayyip Erdoğan İsrail'den nefret ediyor ve hepimizin ortadan kaldırılmasını istiyor" propagandaları tam palavra...
Bilakis şu an çok net bir şekilde söylüyorum ki sadece Filistin halkının değil İsrail halkının huzurunun ve güvenliğinin en önemli sigortası Recep Tayyip Erdoğan'dır... Erdoğan çizgisi geçerli olmazsa bu coğrafyada en nihayet, belki on milyonlarca insanın ölümüne rağmen uzun vadede İsrail haritadan silinir.
Güney Afrika'daki beyazlar da 1960'larda durumun bu sert faşist politikalarla devam edeceğini sanıyordu. Son tahlilde büyük çoğunluk galip gelir, fakat bu galibiyetin tüm Ortadoğu halklarına maliyeti medeniyet seviyesinde 100 yıl geriye gitmek olur...
Savaş halini ve psikolojisini sürekli yaşayan, sürekli öldürüleceğini zanneden, sürekli bir yerlerden Kassam füzesi, başka bir yerden intihar bombacısı çıkacağını düşünen bir halk İsrailliler... İsrail'in en liberalinde, kendi hükümetine en eleştirel bakanında bile bu paranoya hali mevcut. İsrail derin yapılanmasının operasyonel propaganda aygıtları, dışarıda olduğu kadar içerde de çalışıyor. Huzurun, güvenliğin ve barışın bir türlü kalıcı hale gelememesinden ötürü İsrail nitelikli nüfusunu sürekli dışarıya göç veriyor. Ciddi beyinler, ciddi yetenekler İsrail'den gidiyor. Bu savaş, şiddet ve manyaklık atmosferinden beslenen bir garip sınıf İsrail toplumunda egemen hale geliyor...
İşte egemen hale gelen bu sınıfın hem ahmak hem alçak zihniyeti, bir insani yardım gemisine bile saldırabiliyor. Bu saldırı küçük bir azınlık hariç toplumun çoğunluğu tarafından meşru bulunabiliyor... Bundan daha öte bir manyaklık, bundan daha öte bir zavallılık yok. İsrail devlet aygıtı 63 yıllık tarihinin psikolojik olarak en zayıf ânında şu an. Bu özgüvensiz ve acınası ruh halini "alçak koltuk krizi"nde de yaşamıştık. O durum sadece komiklikti, bu ise o özgüvensiz ruh halinden kaynaklanan kontrolsüz bir gaddarlığa yol açtı. İsrail derin yapılanması en iyi bildiği iş olan "psikolojik propaganda operasyonları" konusunda da ciddi biçimde çuvallamış halde...
Dünya kamuoyunu, uluslararası karasularındaki bir insani yardım gemisine havadan indirme yapan askerlere saldırıldığına ikna etmeye çalışıyor İsrail propaganda makinesi!BM'yi kafaya alabiliyor ama dünya halklarını kesinlikle hayır... İsrail devleti, bir üçüncü dünya devleti gibi sadece kendi halkına psikolojik operasyon yapabilen bir devlete doğru dönüşüyor adım adım...
İşte bu noktada başta söylediğimi yeniden söylüyorum...
Tayyip Erdoğan, İsrail halkının huzur ve güvenliği için, o toprakların barışa kavuşması için uğraşan tek önemli ve etkili siyasi liderdir.
Hamas başta olmak üzere tüm İslam dünyasının muhalefetini absorbe eden, bu muhalefeti doğru ve ahlaklı bir çizgiye yönelten adam Tayyip Erdoğan'dır.
Erdoğan'ın İran adımı da, Hamas adımı da bu iki aktörü uluslararası sistemin içine sokmak için yapılabilecek en isabetli iştir.
Tayyip Erdoğan'ın hem Arap hem de İslam dünyasında büyük bir psikolojik gücü var şu an. İsrail'in sağcı çevreleri Erdoğan'ı ve Davutoğlu'yu antisemitizmle suçluyor sürekli.
Tam aksine İsrail'e yönelen muhalefet hislerinin bir insanlık suçu olan antisemitizme evrilmesini önleyen ana aktör Tayyip Erdoğan'dır şu anda.
Tam aksine İsrail derin yapılanması Erdoğan'ın bir Ahmedinecad ya da Beşşar Esad gibi radikal hareket etmesini çok istiyor. Ama Erdoğan, yüzmilyonlarca insanın radikal muhalefet hislerini makul, mantıklı ve ahlaklı yola sokan tek siyasi aktör...
Hatta Erdoğan'ın bu kadar popülerleşmesi, uluslararası camiada fenomenleşmesi çatışma ortamından beslenen birçok Arap aktörü de huzursuz eden bir şey...
Tayyip Erdoğan'ın liderliği ve Davutoğlu doktrini bu bölgeye kalıcı bir barış ortamını getirebilir.
Başka bir yaklaşımla barış gelmez.
Aksi halde bu güvensizlik, huzursuzluk ve savaş ortamı böyle sürmeye devam eder. Filistinliler devlet terörü altında zulüm görmeye, İsrail de her geçen yıl daha da zayıflayan paranoyak bir ülke olmaya devam eder... Bu gerçek görülmezse bölgemiz çok şey kaybedecek...