Tarihi 22 Ocak 2017

Minik Serçe döndü…

Geçen hafta Sezen Aksu albümünün ruhumuza iyi geleceğini yazmıştım.
Dediğim gibi de oldu. Albüm duyurulduğu günden 1 gece önce geç saatlerde dijital platformda satışa çıktı. O saat itibariyle herkes 16 şarkı arasından kendi favorisini belirlemeye başlamıştı bile… 'Yaşasın Hayat', Sezen Aksu'nun öne çıkan sloganı... Bu albümle Sezen Aksu'nun 6 yıl aradan sonra çok özlendiğini, herkes adına bir şeyler söylediğini ve ilaç niyetine geldiğini gördük. Albümü dinlediğimde her şarkıyı sevdim. Ama favorilerim 'İhanetten Geri Kalan', 'Hakkımda Konuşmuşsun', 'Canımsın Sen' ve 'Baba Evi'… Ama nedense 'Canımsın Sen'e biraz fazla taktım.
Sezen Aksu şarkılarıyla beni dert sahibi etti mi? Etti. Uzun zamandır tetiklenmeyen tüm duygularımı hayata geçirdi mi? Geçirdi… Bir şeye tutunmak ve mutlu olmak istiyorduk, işte Sezen Aksu bir anda Hızır gibi yetişti.

***
SAMİMİ VE SICAK BİR MEKAN
Didem Özgen, eğlence dünyasında gezip tozan ve gece hayatını sevenlerin yakından tanıdığı bir isim. Kendisi benim de çok ama çok eski bir arkadaşımdır.
Öyle "Şu kadar yıllık arkadaşım" filan demeyeceğim sadece 'çok eski' diyeyim de yaşım başım çıkmasın ortaya… Didem Özgen, uzun zamandır İstanbul'da bir mekan yapıyordu. Biz onun yaptığı mekanların her zaman müdavimi oluruz. Çünkü onun mekanları çok samimi ve sıcak olur. Herkes birbirini tanır ve kimse kasılmaz. Didem Özgen'in yeni mekanının adı ise 'Moro Nişantaşı'… Burası gerçek bir mahalle barı… İspanyol Tapas ve kokteyl barı olan 'Moro' tüm beklentimizi karşılayabilecek samimiyette ve kalitede...
Tapasları müthiş lezzetli, özenle hazırlanan kokteylleri de cidden üst seviyede...
Özgen, bu aralar İstanbul'da muadili bulunamayacak bir konsept yaratmayı başarmış.
Eğer Nişantaşı'ndaysanız ya da yolunuz oraya düşmüşse Moro'yu Teşvikiye Camii'nin arka kapısının hemen çaprazında görebilirsiniz.
Didem Özgen'i de güler yüzü ve şen kahkahalarıyla tanıyacaksınız…

***
BODRUM'A TAZE KAN
Geçenlerde 3 günlük Bodrum'a kaçtım. Biliyorsunuz ben tam bir Bodrum aşığıyım. Yaz-kış fark etmez, kendimi en mutlu hissettiğim yer Bodrum'dur.
Hava mis gibiydi, ne soğuk ne de sıcak… Yağmurlu havayı hiç sevmememe rağmen arada atıştırsa da sesimi çıkarmadım. Her yerde olduğu gibi Bodrum insanında da genel bir mutsuzluk hakimdi. Yaz için şimdiden endişeleniyorlardı. Ancak içimdeki ses her şeyin güzel olacağını söylüyor.
Barlar sokağını gezerken Okan Bayülgen'in açacağı 'Dada'nın önünden geçtim ve kapının açık olduğunu gördüm.
Merakımdan kafamı soktum içeri.
Mekanda hummalı bir çalışma vardı.
Size Okan Bayülgen'in yaptığı mekanı anlatmama imkan yok. İçeriye girdim ve adeta büyülendim.
Mekan bar konseptinde dekore edilmiş.
Ama oraya 'bar' demek haksızlık olur. Çünkü 'Dada' sanki bir sanat merkezinin küçültülmüş versiyonu… İçeride canlı müzik, duvarlarında sergi ve kütüphanesinde kitaplar var.
Dekordaki ayrıntılar anlatmakla bitmez.
Sadece şunu söyleyeyim; kablolar ipek iple kaplı… 'Dada' sayesinde Bodrum'da yıllar sonra çok şık bir mekan gördüm.
Dün akşam yazımı yazmak için notlar alıyordum ki sosyal medyada gezinirken 'Dada'nın kapılarını açtığını gördüm.
Eğlence severler de benimle aynı fikirdeydi ve yorumlar şahaneydi.
Bodrum'da kışın en popüler mekanın 'Dada' olacağı, yazın ise kapısında kuyrukların oluşacağı kesin…