Nihat Hatipoğlu

NİHAT HATİPOĞLU

Tarihi 23 Aralık 2016

Ve perde sıyrılınca - Şeb ve Arus

Şeb gece demek Arus ve aris ise gelin ve damat anlamına gelir.
Şeb-i Arus ise gerdek gecesi olarak tercüme edilir.
Ölümü Mevlana böyle görmüş.
Dünyanın perdesi sıyrılır, ahiret perdesi açılır. Aslında iki perde arasında bir istasyon var. Bu ahiretten önceki kabirberzah istasyonudur. Şimdi ruhlar bu istasyonda bekliyor. Gelecek diğer yolcuları.
Bir gün o istasyon dolacak.
Her beklenen yolcu istasyona gelecek.
Gelinecek yer (yani dünya) boşalacak.
Sonra bütün istasyondakiler, ikinci perdeye doğru hareket edecek. O ikinci perde ahiret âlemidir. Cennet, cehennem, sırat, hesap, hepsi ikinci perdenin ardındadır.
Yüce Rabbimiz o gün hepimize yardım etsin. Buraya gelmek için İsrafil'in kıyam- diriliş- sur 'unu bekleyeceğiz.
Ölümü uzak diyardan gelinen yolculuğun sonu olarak görmüş vuslatın zevkini tadanlar. Onlar beklemekte.
Nefsinin zevkine boynunu eğen nasıl yarının getireceği zevki sefayı bekliyorsa, onlar da cennetin kokusunu ve Rabbin nurunu temaşa edecekleri ölümü beklemekteler.
Safi ruhlar, bu dünyada zindandalar.
Beden onların zindanıdır. Beden onların sağlı- sollu görmelerine engel olan bir bariyer gibidir. Onun için ruh bedeni terk edince yani bir âlemle karşılaşır. 'O gün bakışın keskin olacak' ayeti bunu anlatır.
Peki dünyada bedeni terk etmeden bedensiz yaşanabilir mi? Ruhlar bedene bağlı olsa da bedensiz olabilir mi?
O haldeyken riyazata ulaşır mı? 'Ya Rabbi! Eşyanın hakikatinden olduğu gibi bizi haberdar eyle' diyen gönül erbabının zikri bu mudur? 'Ey Rabbim! Kendi güç ve kuvvetimden senin güç ve kudretine sığındım' diyen, yani kendimden geçtim, senin iradene teslimim diyen ehli tevekkülün teslimiyeti bu mudur?
Her ne kadar sıhhati hakkında konuşulmuşsa da 'Benimle Rabbim arasında öyle bir an var ki, o an ne bir melek ne bir nebi benimle Rabbim arasında olamaz' diyen Hz. Peygamber'in (s.a.v.) hadisi, 'Rabbim kendini bana göster' temennisiyle ümitlenen Hz. Musa'nın imkân sınırını zorlayan med ve cezirine mi işarettir.
O, miracı Nebi'de 'Göz kaymadı aşmadı da' ayetinin sırrını ne kadar açmışsa, o kadar mı 'Siz onun gördüğünü mü onunla tartışıyorsunuz' ayetini anlarız.
Rabbanileşmiş ruhlar, bekaya açılan o pencereden fani bedenleri sarkıtırlar.
Peygamberlerin sözlerinde o âlemin sınırını anlarız. Aşamazlar. Edeple orada dururlar. Büyük sofilerin sözlerinde ise; o âleme ait hem cüreti ve hem de tecrübeyi görürüz. Bazen aşkla ifade ederler, bazen susarak. Hallac'ın başına gelen, Hallac'ı dünyada mazlum, ahirette mansur yapan bu tecrübe değil miydi? Mevlana'nın bu sözü, yani 'Şeb-i arus'u kabullenilebilir' bir hali yansıttı ve her ahiret yolcusunun ümidi olduğu içindir ki ne Bestamlı Beyazıd'a, ne Hallacı Mansur'a ve Niyazi Mısri'ye ve ne de binlercesine benzetilmedi. Çünkü her birimiz 'Arus'a gidecek bir 'Şeb'in arzusundayız.
Son demimizde.

ABDEST ALIRKEN BUNLARI DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
Bir ibadetin kabul edilme şartını temizliğe bağlayan, yani dinin direği olan namazın kabulünü 'abdeste' bağlayan İslam'ın mensupları bu nimetin çok farkındalar mı acaba.
Namaz kılabilmen için seccaden veya namaz kılacağın yer temiz olacak. Bedenin her türlü kirden -necasetten- uzak olacak ve elini, burnunu, ağzını, yüzünü, kollarını, kulaklarını, saçını, ayaklarını temizleyeceksin.
Hz. Peygamber (s.a.v.) abdest için şöyle buyuruyordu: 'Abdest alıp da abdestini güzel yapan kişinin su değen organlarından günahları dışarı çıkar.' Abdeste bakalım beraberce:
Suyu ağızda çalkalamak Abdestin sünnetlerindendir. Böylelikle ağız temizlenmiş, dişlerdeki yemek ve diğer artıklar atılmış olur. Suyu çalkalarken yüz kasları hareket eder.
Burnu temizlemek Toz, toprak ve havada gezinen birçok küçük cisim burundan atılmış oluyor.
Burunda yerleşmiş birçok mikrop bu esnada dışarı çıkar. Özellikle de bunun bir günde en azından 15 kez yapıldığını düşünün.
Kolların ve yüzün yıkanması Abdestin farzlarındandır. Bu esnada el ve kollardaki kir ve mikrop giderilir. Ter etkisi azaltılır. Kışın ve yazın suyun ısısı da vücuda bir doping etkisi yapar.
Kollar ve yüz; vücudun sivri organlarındadır.
En çok yağlanan ve dışa açık alanlarıdır.
Abdest bu sıkıntıyı giderir.
İki ayağın yıkanması İki ayağın ve kolların yıkanırken ovulması vücudu sakinleştirir. Belki küçük çapta ama en hassas organlardan olan ayağa yapılan bir masaj değil mi? Böylece kan hareketi hızlanır. Bu masaj ve su terapisi kalbi müspet anlamda etkiler. Yazın vücudun açık alanlarında biriken güneş ışınlarının etkisi suyla giderilir. Kapanan deri gözenekleri günde 5 kez suyla ovularak yıkanıyor. Abdest alırken bunların farkında mıyız acaba.

AFETTEN TASALANDIĞINDA OKUNACAK DUA
Azim ve Halim olan Allah'tan başka ilah yoktur.
Büyük göğün Rabbi Allah'tan başka ilah yoktur.
Yerin ve göğün ve şerefli arşın Rabbi Allah'tan başka ilah yoktur.
Allah bize kafidir. O ne güzel vekildir. Allah'a tevekkül ettik.
Âlemlerin Rabbi Allah'a hamd olsun. Allah'ım kullarının şerrinden sana sığınırım. Sen bize yetersin. Sen ne güzel vekilsin.
Allah bana yetendir. O ne güzel vekildir.
Ya Allah! Allah benim Rabbimdir. Ona hiçbir şeyi şirk koşmuyorum.
Ya Allah! Allah benim Rabbimdir. Ona hiçbir şeyi şirk koşmuyorum.
Ya Allah! Allah benim Rabbimdir. Ona hiçbir şeyi şirk koşmuyorum.
Allah'ım rahmetini umuyorum. Göz açıp kapayıncaya kadar beni nefsimle baş başa bırakma. Bütün işlerimi düzelt. Senden başka ilah yoktur. Rahmetinle yardım diliyorum.

İHMAL ETTİĞİMİZ BİR TEMİZLİK
İnsan vücudunun temiz olması ne kadar önemli değil mi? Görüntüsü. Temiz kokması. Bakımlı olması.
Efendimiz (s.a.v.) tırnakların kesilmesini emrediyor.
Altına kirin birikmesini ve böylece mikrop merkezi olamamasına dikkat çekiyor.
* Koltuk altlarının düzenli kesilmesini emrediyor.
Diğer bölgelerin de... Bu temizlik en azından on günde bir mutlaka olmalıdır.
* Hz. Peygamber (sav) dişlerin bakımına dikkat çekmek için günde onlarca kez dişlerini misvakla temizlerdi. Dişi kirden sararmış kişilerin dikkatini temizlenmeye çekerdi.
* Güzel kokardı. Güzel koku sürünmeyi sünnet yani ibadet sayardı. Sarımsak yemiş kişilerin henüz o koku giderilmeden camiye girmesini kabul etmezdi. Soğan ve sarımsak yiyen bizim camimize girmesin buyururdu.
* Sakalı olanın sakal bakımına dikkat etmesini isterdi. Kirli dediğimiz sakaldan hoşlanmazdı. Ne aşırı uzun, ne de aşırı kısa sünnete uygun değildir.
* Bıyıklarının dudaklarını aşıp ağza girmesini kabul etmezdi.
Evlatlarımıza ve gençlerimize bu adetleri hatırlatmak gerekiyor. Müslüman temiz oluşu, zarifliği, kaba olmaması, nazik ve güzel bir iz bırakması ile de sorumludur.

PEYGAMBERİMİZE SORDUKLARI 9 AYET NEDİR?
Medine'de bulunan Yahudiler Hz. Peygamber'i (s.a.v.) denemek için alimlerini yanlarına alıp efendimizin yanına yöneldiler. Önce kendi aralarında şöyle dediler: Muhammed'e (s.a.v.) bizce de önemli olan 9 ayeti (büyük günahı) soralım bakalım bilecek mi?
Sonra hep beraber Hz. Peygamber'e (s.a.v.) geldiler.
Ey Muhammed (s.a.v.) eğer peygamber isen bize 9 ayeti anlat dediler. Efendimiz saymaya başladı:
1- Hiçbir şeyi Allah'a ortak tanımayın.
2- Hırsızlık yapmayın.
3- Zina yapmayın.
4- Allah'ın haram kıldığı cana kıymayın.
5- Hâkim karşısında günahına iftira etmeyin.
6- Sihir yapmayın.
7- Faiz yemeyin.
8- Namuslu kişiye iftira atmayın.
9- Savaştan kaçmayın.
Ve siz ey Yahudiler topluluğu, sizin için emredilen cumartesi yasağına uyunuz.
Bu sözleri duyan Yahudiler Hz. Peygamber'in (s.a.v.) ellerine ve ayaklarına kapanmak istediler.
Efendimiz eğilmelerini istemedi. Senin peygamber olduğuna şahitlik ederiz dediler.
Efendimiz "Sizin bana uymanıza engel olan nedir" diye sordular.
Şöyle dediler: Biz Davud (a.s.) soyundan son peygamber gelsin diye dua ettik. Olmadı. Eğer sana uyarsak halk bizi yaşatmaz. (Tirmizi, Tefsirül Kur'an, 17; Nesai, Ta'zimü'd-dem, es-Sihr, 4010)