Hani…
Sirkte, dört maymunu bir yemek
masasının çevresine oturtmuşlar!
Önlerindeki tabaklarda yemekler,
ellerinde çatal-kaşıklar, boyunlarında
peçeteler…
Düdük çalmış, maymunlar aynen bizler
gibi yemek yemeye başlamışlar!
…
Bu sırada sunucu da anonsunu yapmış;
'Gördüğünüz gibi, herhangi bir
insandan hiçbir farkları yok!'…
…
Tam da o sırada, izleyicilerden biri
elindeki yarım soyulmuş muzu masanın
tam da orta yerine fırlatıvermesin mi!
Ne olmuş dersiniz?
…
Elbette maymunların dördü birden
bir çırpıda yerlerinden fırlayıp alt alta
üst üste muzu kapmaya çalışmışlar…
Ortada ne masa kalmış, ne çatal, ne
tabak, ne de boyunlarındaki peçeteler!
…
Velhasıl…
Ne kadar eğittiğini iddia edersen et,
farklı bir durum ortaya çıktığında ya
da bir menfaat söz konusu olduğunda
maymun-maymunluğunu yapacaktır!
Tıpkı, 'kış-kışlığını, kalleş de
kalleşliğini yapar' mealindeki
atasözümüzde olduğu gibi…
…
Aslında...
Suriye ve Irak'a girmek için ellerinde
bir bahaneleri bulunsun diye, DAEŞ'i
iri devletler imal etti!
…
Ardından...
Amerika'sı, İngiltere'si, İran'ı, Rusya'sı
bölgeye ardı ardına sökün etti!
Oysa tam da;
İran'la daha da iyi ilişkiler kurma…
Putin'e karşı tam da sempati rüzgârı
estirme aşamasına gelmiştik ki,
'Şapka düştü-Kel göründü!'…
'AK-Kara' ortaya çıkıverdi…
...
Tarihe not düşmenin zamanıdır!
…
Amerika, uzun yıllar doğu bloku ile
batı arasındaki sınırın jandarmalığını
yaptırdığı Türkiye'ye pek de kulak
asmadan PYD'ye desteğini kesmezken,
Rusya, sanki tarihsel düşmanı imiş gibi
ayağının tozuyla hemen gitti Türkmen
köyleri üzerine bomba yağdırmaya
başladı!
Ya, İran'a ne demeli?
Verdiği desteğe bakılırsa,
Müslümanlıktan da...
İnsanlıktan-dostluktan da anladığı
demek ki bu imiş!
...
Son gelişme şudur;
Rusya, bilindik kibirli tavrıyla
'ben yaparım-olur!' havasını bu kez
Türkiye'ye karşı da basmaya kalkışmış
ama duvara toslamıştır!
...
Tüm gelişmelere bakıldığında ise şu
gerçek bir defa daha çok belirgin hâlde
su yüzüne çıkmıştır;
-Ülkeler arasında 'sürekli ve samimi
dostluk' yoktur...
Ancak 'menfaat birlikteliği' vardır!
-Dünyada sözünün geçmesi için
'güçlü olmak' şarttır...
-Güçlü olmak demek, içte birlik ve
beraberliğin tam olarak tesisi, ayrıca
'zengin-sanayisi gelişmiş bir ülke
olmak' demektir...
...
Şimdi, her türlü iç çekişmenin bir tarafa
bırakılıp bu istikamette yürünmeye
hızla devam edilmesi gerekmektedir!
...
Ancak, bunlar da kâfi gelmez...
...
Dış ilişkilerde sıkı bağlar kurulup daha
da güçlü konumlar elde edilmesi…
Okyanusu bile gözü kapalı aşabilecek
karatta bir 'Reis'in ülke dümenine tam
yetkili olarak geçirilmesi şarttır!
...
İşe, 'Devlet Başkanlığı' sistemine
biran önce geçişle başlayabiliriz...