Tarihi 31 Ekim 2015

Ya Batarız-Ya Çıkarız!

Meşhur fıkradır;

Nasrettin Hoca'nın içinden, köyün

ortasında eşeğin sırtına şöyle havalı bir

şekilde atlayıp ahaliye caka satmak

gelmiş...

'Hooop!' diye bağırarak eşeğe doğru

hamle etmiş, gücü yettiğince sıçramış!

...

Ama ne çare ki, ayağını yeterince

kaldıramadığından olsa gerek 'gümm!'

diye gerisin geri yere yuvarlanıvermiş...

Eyvah!

Toz toprak içerisinde kendisini gören

ahaliye karşı mahcup olmasın diye

Hoca, düştüğü yerden;

'Vay be Nasrettin, sen gençliğinde

neydin be!' diye seslenerek, güya

beceriksizliği yaşlılığına yorulsun,

eskiden eşeğin sırtına pek bir güzel

atladığı sanılsın diye, hemen kendi

çapında algı operasyonuna başvurmuş!

...

İyi de, çevresine baktığında izleyen

hiç kimsenin bulunmadığını şaşkınlıkla

görünce, bu kez kendi kendine

mırıldanmış;

'Ulan, biz senin gençliğini de

biliriz!'…

...

Adı sanı duyulmadıklar için iddia

edilemez ama yarın sandık başına

giderek oy vereceğimiz belli başlı

partilerin geçmişlerini hepimiz pek

güzel bilmekteyiz...

Bu yüzden vaatlere, böbürlenmelere,

asarım-keserim, memleketi ne de güzel

idare ederim şeklinde yüksekten

atmalara-böbürlenmelere bırak

inanmayı, sadece gülüp geçmekteyiz...

...

Bir deyim vardır;

'Zengin idin hani partalların!

Şişman idin hani sarkanların!'...

...

Geçmişinde zengin olduğunu ifade eden

bir kişide eskiden kalma bir yüzük, bir

kürk, bir kolye -artık her ne ise- hiç

olmazsa bir şeyler kalmış olsa gerektir!

Keza, şu an zayıf ama geçmişte şişman

olduğunu öne sürenin de bir yerlerinden

eski günlerin emaresi olarak bazı sarkık

bölümlerin mevcut bulunması lâzımdır!

...

Partilerin geçmişleri de, geleceklerinin

elbette teminatıdır-göstergesidir…

...

Eskiden çok başarıyla memleketi

yöneten, ileride de aynı beceriyi

şüphesiz ortaya koyar...

Geçmişte beceriksizliği, başarısızlığıyla

halka kan kusturandan, tekrar iktidara

gelirse mucizeler beklemek ise saflıktan

öte anlam taşımaz!

...

Oy verirken, tüm dünyadaki seçmenler

bu aynı kıstaslara göre hareket ederler...

Herkes bilir ki;

'Kırk yıllık Kani, olmaz ki Yani'...

...

'Huylu huyundan vazgeçmez!'...

...

'İncir ağacından oklava, darı

unundan baklava olmaz'...

...

Atalarımız bu ibretlik deyişleri bizlere

boşa miras bırakmamışlardır...

...

'Kendim ettim-kendim buldum'

dememek için, kişinin de kafasını bir

parça kullanması gerekmektedir!

Hem, fazla irdelemeye de pek gerek

yoktur çünkü 'mal meydandadır'...

...

Futbol maçı üzerine bir bahis olsaydı,

maceraya girebilir 'top yuvarlaktır'

diyip geçebilirdik...

Oysa 1 Kasım'da söz konusu olan

'ülkemizin geleceği'dir!

Hepimizin istikbali söz konusudur...

Seçimden istikrar çıkmaz da her şey

kötüye yönlenirse ülke tepetakla olabilir

ki, bu da şakaya gelecek, kindarlık

edilecek, inat konusu yapılabilecek bir

durum değildir!

...

Kaprisin esir aldığı duyguların değil,

aklın-mantığın hâkim olması gereken

bir atmosferin içerisinde olduğumuzu

aramızda -sanırım- bilmeyen yoktur…

Ateş çemberi içinde, bir dolu hain ile

aynı ortamda, terörün fırsat kolladığı bir

süreçte, Türkiye ekonomisine darbe

vurmanın peşindeki bir dolu mihrakın

açık kolladığı ortamda, tarih, bizlerden

en doğru kararı beklemektedir!

...

Ya batarız...

Ya çıkarız...