Tarihi 21 Mart 2015

Uzun Lâfa Ne Hacet!

Yıl: 1090 idi…

Çaka Bey, 17 çektiri-33 yelkenliden

oluşan küçük filosu ile Mayıs ayı

başlarında İzmir'den Ege'ye açıldı...

Bizans'a ait Midilli, Sakız ve Sisam

adalarını zapt ettikten sonra, düşman

donanması ile karşılaştı…

Yakındaki 'Koyun Adaları'ndan

adını alan deniz savaşında, Bizans'ın

çok daha güçlü görünen donanması

toptan yok edildi!

Yıl: 1538 idi…

Barbaros Hayrettin Paşa'nın 122

pare gemisi vardı, karşıdaki Andrea

Doria'nın Haçlı Donanması'nda ise

tam 262 gemi…

Savaş, Arnavutluk sahilleri

açıklarında, Preveze'de cereyan etti.

Haçlı Donanması tarumar oldu, kaçan

canını kurtardı, kaçamayanlar kılıçtan

geçirildi!

Yıl: 1560 idi…

Kaptan-ı Derya Piyale Paşa Haçlı

Donanmasının Cerbe adası'nı ele

geçirmesi üzerine, bu ada açıklarında

güçlü düşmanla karşı karşıya geldi…

Haçlı Donanması'ndaki gemilerin

tamamına yakını yok edildi!

Yıl 1915 idi…

Müttefik Donanması İstanbul'u ele

geçirmek için ilerlerken, 'Nusrat

Gemisi'nin döktüğü 26 mayına

takılarak büyük yara aldı…

Kıyı bataryalarının ateşi bu yarayı

büyüttü, çok sayıda gemi ya battı,

ya da yan yattı!

Mustafa Kemal'in Osmanlı

kuvvetleri başındaki 'Liman Von

Sanders'ten komutayı devralıp,

'Anafartalar Grup

Komutanlığı'na getirilmesiyle de

savaşın seyri tamamen değişti ve

'Çanakkale Geçilmez' sözü,

tarihimizin altın sayfalarına kanımızla

nakşedildi!

Gelelim bugüne…

Birkaç gün önce 'Çanakkale

Zaferinin' 100'ncü yıldönümünü

kutladık, şehitlerimizi rahmetle andık!

Hamaset dolu duygulu şiirler okundu,

muhalefet dâhil politikacılar ateşli

nutuklar attılar, gerektiğinde geçmiş

zaferlere yenilerinin ekleneceğinden

kimsenin şüphe duymaması lâzım

geldiğinin altını çizdiler!

Bu söylemler, memleketimizde bir

asırdır tekrarlanmaktadır da…

Hadi, bu kervana biz de katılalım ve

Sokullu Mehmet Paşa'nın, donanma

kurmanın zorluklarına dikkat çeken

Kılıç Ali Paşa'ya söylediği sözü

(yıl 1571) burada hatırlatalım;

'Paşa, bu millet öyle bir millettir

ki, isterse gemilerinin direklerini

gümüşten, yelkenlerini atlastan,

halatlarını ibrişimden yapar'…

O zamanlar öyleydi ama…

Cumhuriyet tarihimizde çok kısa süre

öncesine kadar, Türkiye'nin tamamen

öz kaynaklarıyla imal edebildiği ne bir

silahı, ne de milli anlamda tek bir

savaş gemisi dahi yoktu! Niçin yoktu?

Gelmiş geçmiş bunca hükümet kuru

lâf üretmiş ama bunu başaramamıştı!

Bırak başarmayı, Kıbrıs Harekâtı

sonrası uygulanan ambargo yüzünden

birkaç vida-lastik tedarik edilemediği

için uçaklarımız havalanamıyordu!

Milli sanayi güçlü olmaz-yerlerde

sürünürse netice buydu, kaçınılmazdı!

Günümüzde Savaş Gemisi imal etmek

en karmaşık-zorlu teknolojik işlerden!

Ciddi finansman gerekiyor, dünyada

savaş gemisi üretebilen ülke sayısı da

10'u geçmiyor…

Ve son üç yıldan bu yana, Türkiye,

tamamen milli imkânlarla kendi Savaş

Gemilerini kendisi yapmaya başladı…

'Heybeliada-Büyükada' adlarını

taşıyan ilk yerli imalat gemilerimiz,

radara yakalanmayan, üzerinden

helikopterlerin kalkış yapabildiği,

deniz suyundan tatlı su üretebilen

teknolojiye de sahipler ve üretim yeni

gemilerle devam edecek!

Osmanlı'nın Yükselme Devri, adeta

asırlar sonra tekrar geri geliyor…

Başarı budur, uzun lâfa ne hacet!