Yıl: 1090 idi…
Çaka Bey, 17 çektiri-33 yelkenliden
oluşan küçük filosu ile Mayıs ayı
başlarında İzmir'den Ege'ye açıldı...
Bizans'a ait Midilli, Sakız ve Sisam
adalarını zapt ettikten sonra, düşman
donanması ile karşılaştı…
Yakındaki 'Koyun Adaları'ndan
adını alan deniz savaşında, Bizans'ın
çok daha güçlü görünen donanması
toptan yok edildi!
…
Yıl: 1538 idi…
Barbaros Hayrettin Paşa'nın 122
pare gemisi vardı, karşıdaki Andrea
Doria'nın Haçlı Donanması'nda ise
tam 262 gemi…
Savaş, Arnavutluk sahilleri
açıklarında, Preveze'de cereyan etti.
Haçlı Donanması tarumar oldu, kaçan
canını kurtardı, kaçamayanlar kılıçtan
geçirildi!
…
Yıl: 1560 idi…
Kaptan-ı Derya Piyale Paşa Haçlı
Donanmasının Cerbe adası'nı ele
geçirmesi üzerine, bu ada açıklarında
güçlü düşmanla karşı karşıya geldi…
Haçlı Donanması'ndaki gemilerin
tamamına yakını yok edildi!
…
Yıl 1915 idi…
Müttefik Donanması İstanbul'u ele
geçirmek için ilerlerken, 'Nusrat
Gemisi'nin döktüğü 26 mayına
takılarak büyük yara aldı…
Kıyı bataryalarının ateşi bu yarayı
büyüttü, çok sayıda gemi ya battı,
ya da yan yattı!
Mustafa Kemal'in Osmanlı
kuvvetleri başındaki 'Liman Von
Sanders'ten komutayı devralıp,
'Anafartalar Grup
Komutanlığı'na getirilmesiyle de
savaşın seyri tamamen değişti ve
'Çanakkale Geçilmez' sözü,
tarihimizin altın sayfalarına kanımızla
nakşedildi!
…
Gelelim bugüne…
Birkaç gün önce 'Çanakkale
Zaferinin' 100'ncü yıldönümünü
kutladık, şehitlerimizi rahmetle andık!
Hamaset dolu duygulu şiirler okundu,
muhalefet dâhil politikacılar ateşli
nutuklar attılar, gerektiğinde geçmiş
zaferlere yenilerinin ekleneceğinden
kimsenin şüphe duymaması lâzım
geldiğinin altını çizdiler!
Bu söylemler, memleketimizde bir
asırdır tekrarlanmaktadır da…
…
Hadi, bu kervana biz de katılalım ve
Sokullu Mehmet Paşa'nın, donanma
kurmanın zorluklarına dikkat çeken
Kılıç Ali Paşa'ya söylediği sözü
(yıl 1571) burada hatırlatalım;
'Paşa, bu millet öyle bir millettir
ki, isterse gemilerinin direklerini
gümüşten, yelkenlerini atlastan,
halatlarını ibrişimden yapar'…
…
O zamanlar öyleydi ama…
Cumhuriyet tarihimizde çok kısa süre
öncesine kadar, Türkiye'nin tamamen
öz kaynaklarıyla imal edebildiği ne bir
silahı, ne de milli anlamda tek bir
savaş gemisi dahi yoktu! Niçin yoktu?
…
Gelmiş geçmiş bunca hükümet kuru
lâf üretmiş ama bunu başaramamıştı!
Bırak başarmayı, Kıbrıs Harekâtı
sonrası uygulanan ambargo yüzünden
birkaç vida-lastik tedarik edilemediği
için uçaklarımız havalanamıyordu!
Milli sanayi güçlü olmaz-yerlerde
sürünürse netice buydu, kaçınılmazdı!
…
Günümüzde Savaş Gemisi imal etmek
en karmaşık-zorlu teknolojik işlerden!
Ciddi finansman gerekiyor, dünyada
savaş gemisi üretebilen ülke sayısı da
10'u geçmiyor…
Ve son üç yıldan bu yana, Türkiye,
tamamen milli imkânlarla kendi Savaş
Gemilerini kendisi yapmaya başladı…
…
'Heybeliada-Büyükada' adlarını
taşıyan ilk yerli imalat gemilerimiz,
radara yakalanmayan, üzerinden
helikopterlerin kalkış yapabildiği,
deniz suyundan tatlı su üretebilen
teknolojiye de sahipler ve üretim yeni
gemilerle devam edecek!
…
Osmanlı'nın Yükselme Devri, adeta
asırlar sonra tekrar geri geliyor…
Başarı budur, uzun lâfa ne hacet!