Tarihi 17 Aralık 2014

'Made in USA'...

Dindar geçinir, devlet kuruluşlarına

adamlarını yerleştirirdi…

Kontrolü altında polis, bürokrat, vali,

hâkim, alttan-üste çok sayıda bürokrat

vardı!

Asıl amacını gizlemekte çok mahir

davranır, geniş bir taraftar topluluğu

ile sürdürdüğü ve son derece masraflı

olan yaşantısını nasıl finanse ettiğinin

ipuçlarını dahi kimseyle paylaşmazdı!

Ya, Amerika'daki lobilere, Hıristiyan,

Musevi kuruluşlarına sık sık yaptığı

milyon dolarlık hibelere ne demeli?

'Bu derenin suyu nereden geliyor'

diye merak eden -hayrettir- olmamış,

bunu araştırmak, ABD gibi bir ülkede

-ilginçtir- kimsenin aklının ucundan

dahi geçmemişti!

Bilinen tek şuydu ki, kurduğu çetenin

çeşitli yollardan temin ettiği para uzun

yıllar gürül gürül akmaya devam etti!

Farklı Devletlerdeki organizasyonlarla

işbirliği hâlinde çalışır, onlarla çıkar

ortaklıkları kurar, her türlü yasadışı,

ahlaksız planı beyin takımıyla birlikte

kurgular, kontrolünde bulunan medya

grupları ile hükümet üzerinde baskı

uygulamaya çalışırdı!

Bunları yaparken de, zıvanadan çıkıp

etrafa ağzından tükürük saçarak bela

yağdırdığı durumlar hariç, çevreye

melek gibi görünme çabasını da hiç

elden bırakmazdı…

Yüce Yaradan'ın hükümlerini bile

kendi kafasına göre yorumlamaktan

çekinmez, çetesinin üyelerine hep;

'Tatlı dilinizin yanına korku

unsuru da eklerseniz yaptırım

gücünüz etkili olur' öğüdü verirdi!

Doğrusu bu ya, emrindekiler de,

şantaj-rüşvet-tehdit-sindirme-yıldırma

metotlarını zamanla pek iyi kavramış,

seks skandalları ile faka bastırma da

dâhil, melânetin her türlü inceliklerine

vakıf olmuşlardı…

Hatta faili meçhullerde -ispatı hala

yapılamamış olmakla birlikte- bizatihi

katkıları kulaktan kulağa yayılmış,

iftira ile-hâkimleri aracılığıyla hapse

attırıp eziyet ettiği kişilerin hazin

öyküleri dilden dile anlatılmaya

başlanmış, bu zulme ilişkin kitaplar

basılır olmuştu!

Tüm bu yöntemler, işlerine gelmeyen

siyasileri saha dışına itmek, yerlerine

kendi çıkarlarına uygun politikacı

getirmek de kendisi ve çetesine büyük

avantajlar sağlamaktaydı!

Sıkıştıklarında, bizzat koltuğa

oturttukları bu üst makamdan siyasi

kişilerin desteğini hep arkalarında

buldular…

Eh! Zamanında onlara yaptıkları

kıyağın karşılığı da bu olsa gerekti!

Çete üyeleri yakalanmayacaklarını,

çünkü kurdukları menfaat zinciri

halkalarının pek sağlam olduğunu

sanıyorlardı! Sinsice, alttan alta,

neredeyse 'Devlet içinde Devlet'

olmuşlardı…

Tam bu aşamada, devletin-hükümetin

bunların ne kadar hınzır olduğunu fark

etmesiyle, delil toplanıp suç çetesinin

tümüyle ortadan kaldırılmasına dönük

fırsat kollanmaya başlandı…

Nihayet bu fırsat, bir ihbar üzerine

ele geçti…

İşlediği çok daha kirli-kriminâl suç

varken, ünlü gangster 'Al Capone'

sadece 'Vergi Kaçakçılığı' ile

suçlanıp, bu tek suçtan hapse tıkıldı!

1934'de, kendisi gibi ürpertici üne

sahip 'Alcatras' hapishanesi, ABD

yasalarının boşluklarından yararlanıp

halkı sömüren, Amerikan imalatı,

'Made in USA' bu gangster ve

çetesinin artık yeni mekânı olmuştu!

Cezası ertelenen çete elemanlarının

bile ziyaretine gitmediği, unutulduğu

bir ortamda, yalnızlık içinde öldü…

Cesedi 1947'de İllinois'de yakıldı!

Yıllar sonra, bu satırlarda olduğu gibi

kendisinden söz edilen yazılar yazıldı

elbet, ama hiçbirisinde, methiye dolu

tek bir cümleye rastlanmadı…