Tarihi 26 Kasım 2014

‘Sahte Nurani’ler...

Konunun uzmanı olunmadan kaleme

alınacak bir yazı yanıltıcı olabileceği

gibi, oldukça gerçek dışı yorumlara da

yol açabilir!

Gazetecilik ilkeleri açısından pek hoş

karşılanacağı söylenemez…

Bu da, benim ekonomi-spor-hukuk

gibi konulara fazla girmemem lâzım

demektir, pek anlamam zira!

Oysa, köşe yazarının önemli görevi

halkın sesini duyurabilmesine aracı,

hislerine de tercüman olabilmektir!

İyi de, maçı izleyip görüşlerimi dile

getirebilmek için hayatımı spora mı

adamış olmalıydım?

Ayıca öğünmek gibi olmasın ama,

faul'ü-ofsaytı-korneri de yani biliriz!

Demek ki, halkın gözünden futbol da

yazabiliriz…

Yüksek enflasyonu yaşayarak görmüş,

devalüasyonlarda perişan olmuş bir

toplumuz ne de olsa! Tafsilat dışında,

ekonomi dediğin de, halkın iliklerine

kadar yaşadığı tecrübeler değil midir?

Davası kötüye gidince, hâkime rüşvet

verip beraat ettiğini söyleyenlere çok

rastladık ömrümüzde, örneğin…

Bunu yazmak için de 'Hukuk

Allamesi' mi olmak gerekir illâ?

Farklı anlamda kullanmış da olabilir

belki ama, yargıçların 'vicdanı ile

cüzdanı arasında sıkışıp kaldığını'

ifade eden en bilgiç hukukçunun sözü

ile yukarıdaki paragraf arasında ciddi

bir anlam farkı yoktur!

O bir 'en üst düzeyden yargıç' biz ise

'yurdum insanı bir gazeteci'…

Elbette hukuk bilgimiz kıyaslanmaz

ise de tespitler bire bir çakışmaktadır!

Yargıç ve Savcıların büyük çoğunluğu

geçmişte (eski moda olmakla birlikte

zaruri olarak ifade ediyorum) solcu…

Mahkeme, CHP'nin arka bahçesiydi!

'Sağcı Hükümetler' bu yüzden ne

herhangi özelleştirme faaliyetinde

bulunabilir, ne özellikle üst düzey

memur tayini yapabilirlerdi…

Pek çok yasa, tayin, mahkemeden

dönmüş-iptal edilmiştir!

Sırf 'Telekom'un özelleştirilmesinde

iptal ve bu yüzden gecikme nedeniyle

memleket '20 milyar dolar' zarara

uğramıştır! Bakalım 'Galataport' da

zarar bugünkü durumda ne olacaktır?

Yargı, adalet dağıtmak için değil,

çoğu zaman, sanki hükümetin elini

kolunu bağlamak için kasten menfî

görev yapar izlenimi vermiş, toplum

hafızasında bu tür bir yer edinmiştir…

Bugün her platformda avurt dolusu

üfleyip mangalda kül bırakmayan

kahramanlara bakmayın siz…

İhtilâl dönemlerindeki 'Adli Yıl Açılış

Törenleri'nde, kürsüdeki mikrofondan

çiğnenen demokrasiyi konu edip, tek

eleştiri cümleciği sarf eden babayiğide

hiç rastlanmamıştır!

Normal zamanda bile Genelkurmay'a,

'hükümeti eleştiriye' katılım için

çağrıldıklarında, hiçbir yargı mensubu

bırak tepki koymayı, davete icabetten

imtinayı bile aklından geçirememiştir!

Birinci Sınıfa yükselip, artık emeklilik

bekler duruma gelen çoğu hâkimin

tavrı ise bir başka inceleme konusu…

'Orhan Veli'msi olacak belki ama;

Ne puan derdi…

Ne terfi kaygısı…

Bir elinde tokmak, bir elinde dosya;

Umurunda mı dünya!

'Öyle yıkamadık, bir de bunu

deneyelim' diye, bunlardan bazıları

Sol'dan-Paralel'e yatay geçiş yaptı…

Alt dudağı örten pos bıyıklar kesildi,

'sahte nurani' çehreye bürünüldü!

Sınav oyunuyla işe giren bir takım

genç hainlerle birlikte ortak hedef,

önce iktidarı yıpratıp sonra devletin

bir şekilde ele geçirilmesine katkıda

bulunmak şeklinde güncellendi!

Yine de, çoğunlukta olan dürüst

yargıç-savcılara güvenimiz tamdır…

Türkiye'de onlar sayesinde ebediyen,

'Adalet Mülkün Temeli' olacaktır!