Tarihi 25 Ekim 2014

Ne Akilem Ne Dîvane!

Cumhurbaşkanımızın Letonya ve

Estonya gezilerinde ortak bir tablo

dikkat çekti…

Erdoğan, bölgedeki tüm sorunları;

Işid'in Irak ve Suriye operasyonu,

Kobani ve ABD'nin silah yardımı,

Peşmerge'ye verilen geçiş izni gibi

konuları hararetle dile getirirken…

Ev sahibi Cumhurbaşkanlarının boş

gözlerle, 'bitse de gitsek' havasında

kendisini dinledikleri hemen fark

ediliyordu!

Zaten konuya 'Fransız' kaldıkları,

bu sorunlar üzerinde tek bir kelâm

etmedikleri için, oldukça belirgindi!

İhtimal ki, Erdoğan konuşurken onlar

'akşama evde ne yemek olduğunu'…

Ya da 'çocuğun müsameresine yetişip

yetişemeyeceklerini' düşünüyorlardı!

Bilmeliyiz ki, bölge ülkeleri dışında,

buralarda olup bitenle birkaç global

güç dışında ilgilenen yok…

Onlar da sırf kendi pencerelerinden,

çıkarları doğrultusunda bakmaktalar

gelişmelere!

Türkiye'nin kucağını açtığı sığınmacı

sayısı nerdeyse 'iki milyon'a yaklaştı,

tüm dünyanın kabul ettiği ise sadece

'yüz otuz bin'… On beş'te bir yani!

Bundan da belli değil mi?

Türkiye'nin sığınmacılar için yaptığı

harcama 'beş milyar dolar'a yaklaştı,

tüm dünyanın gönderdiği yardım ise

sadece 'yirmi beş milyon dolar!'…

Bizimkinin ancak iki yüz'de biri!

Her ne kadar 'Âkil' sayılmasak da,

'Divane' de değiliz…

Bu işin böyle devam edemeyeceği

bellidir!

Öncelikle iç sorunlarımızın halli için

elimizi çabuk tutmanın zamanıdır…

'Çözüm Süreci' hızlanmalı!

Eski bağnazlıklarımızı…

Eski şartlanmışlıkları bir yana koyup,

'Apo'nun İmralı şartları olabildiğince

iyileştirilmeli…

Bu konuda kimse farklı düşünmesin!

Mümkün değil ama…

Apo salıverilse de İmralı'dan çıkmaz!

Çünkü oradan daha iyi korunabileceği

bir yer bulamaz…

Çünkü o takdirde;

Türkiye'ye barış gelmesini istemeyen,

terör bitince çıkarı bozulacak olan…

Ülkemizin güçlenmesinden korkan…

Ne kadar dış güç-paralelci-uyuşturucu

taciri-holdinçi-çapulcu varsa tümünün

Apo'ya suikast peşinde koşacaklarını

tahmin zor değil!

'Silah Bırakma' çağrısına hız verilsin!

'Mahmur Kampı'nda yıllardır sefalet

içinde yaşayanlar memlekete dönsün!

Silahlı eylem yapıp adam öldürmüşler

Batı Ülkelerine, örneğin, Erdoğan'ı

boş gözlerle takip eden Letonya'ya,

Estonya'ya gönderilsin…

Katil olmayanları, Türkiye'de hayata

kazandırılsın…

Bunlara kısmî af getirilebilir, askerlik

konusunda özel formüller üretilebilir!

Bu muhtemel gelişme dikkate alınarak

'bir milyon iki yüz elli bin'e varan

'Bedelli Bekleyen' gencimiz şimdiden

bu haktan yararlandırılırsa elbet devlet

aklına daha uygun olacaktır!

Mahmur'dan döneceklerin hangi

yörelere yerleştirileceği, çocuklarının

eğitiminde hangi kuralların geçerli

olacağı gecikilmeden belirlenmelidir!

İç sorunları hallolmuş bir Türkiye'nin,

dış sorunların çok daha kolaylıkla

üstesinden geleceği aşikârdır…

Gelinen noktada, prensip artık;

'Az lâf, Çok iş' olmalıdır!