Tarihi 3 Eylül 2014

Kişnemenin Altındaki!

Kılıçdaroğlu, yemin töreni için

Meclis'e gelmedi!

Çankaya'daki Zafer Bayramı

resepsiyonuna katılmadı!

Cumhurbaşkanı ile savaş durumu

hariç görüşmeyeceğini, toplantıya

çağrılırsa gitmeyeceğini açıkladı!

Bu bir muhalefet anlayışı değil, olsa

olsa, toplumu kamplara bölmeye yol

açabilecek kin kusan bir 'garaz' tavrı!

Milletine küsmüş, sandığı hiçe sayan,

çocukça, acemice, haset-nefret dolu,

ötekileştirici 'eski Türkiye' yaklaşımı!

Yine de, yazımızın başlığıyla ilgili

değil bu belirttiklerimiz…

Gülmek-üzülmek arası şaşkınca gidip

gelirken, şunu merak etmek de doğal;

Son on iki yıl, diyelim 'millet CHP'ye

yönelip, bu partiyi sürekli iktidarda

tutuyor olsaydı' diye düşünüp…

Kılıçdaroğlu, günümüz Türkiye'sinin

elde ettiği kazanımlardan hangilerini

kendilerinin de sağlamış olabileceğini

hayâl edebilir acaba?

İnsan haklarındaki atılımları mı?

Barış iklimindeki gelişmeyi mi?

Din ve vicdan hürriyetini mi?

Başörtüsü özgürlüğünü mü?

Ya da…

Çökmüş ekonomi devralıp zirveye

çıkartabileceğini mi?

IMF'ye borcu sıfırlayabileceğini mi?

Hazineyi döviz doldurabileceğini mi?

Tüm geliri üç kat artırabileceğini mi?

Ya da,

CHP oniki yıldır hükümet etse idi…

Ülkeyi duble yollarla örebilir miydi?

Hastane-Okul-Stadyum-Adliye Sarayı

sayısını bu denli artırabilir miydi?

İnternet-haberleşme olanaklarını yüz

misline katlayabilir miydi?

Şehirlerin çehresini bu denli çağdaş

görünüme kavuşturabilir miydi?

CHP binasının oval ofisi'nde oturup

iç dünyasıyla başbaşa kaldığı bir gün,

bunları kendilerinin de yapabileceğine

gerçekten hiç aklı kesmiş olabilir mi?

Ya…

Marmaray, Avrasya tüneli ile kıtaları

boğaz suları altından bağlamak?

Dünyanın raylı sisteme sahip en geniş,

en yüksek köprüsünü inşa etmek?

Hızlı treni hayata geçirmek?

Uzaya beş adet uydu yollamak?

Yerli silah sanayiinde bunca aşama?

Ya…

Dünyanın en büyük havaalanı?

Ya…

Kanal İstanbul?

Bırak bunları gerçekleştirebilmeyi,

hayâlini kurabileceğini sandığını

sanmak bile 'hayâlcilik' olmaz mı?

Gelelim başlığımıza…

Bu topraklar nice Başbakanlar,

nice hükümetler gördü!

Ve her defasında da,

'At, binicisine göre kişnedi'…

Geçmişteki diğerleri dâhil, CHP'li

İnönü, Ecevit Türkiyesi ile, Tayyip

Erdoğan Türkiyesi'nin farkı burada;

Süvarinin becerisi-başarı yolunda

iman gücü-toplumun coşan desteği!

Davutoğlu Hükümeti'nin de aynı

başarıyı tekrarlayacağının çok sayıda

işareti, görmek isteyenlere mevcuttur!

İşte bir tanesi de şudur;

Erdoğan da, Davutoğlu da beş yıl

arayla aynı gün doğmuştur; 26 Şubat!