Çanakkale Savaşının devam ettiği
günlerde, bugünkü gibi bir 'Ramazan
Bayramı Arifesi' idi…
Cephe kumandanı Vehip Paşa, 9'uncu
Tümenin genç imamını yanına çağırıp
mahzun bir ses tonuyla; 'Hafız, yarın
Ramazan Bayramı, asker toplu hâlde
Bayram Namazı kılmak istiyor, ancak
bu çok tehlikeli!' dedi...
…
'Düşmanın arayıp da bulamayacağı
toplu bir imha fırsatı olur! Münasip
dille, bunu erata bir anlatıversen!'...
…
İmam Efendi, Paşa'nın yanından
henüz ayrılmıştı ki, karşısına nur
yüzlü bir zât çıktı;
'Evlâdım!' dedi…
'Askere şimdilik bir şey söyleme,
gecenin bitmesini bekle!
Gün ola, hayır ola…
Allah Teâlâ nasıl dilerse öyle olur'...
…
Ertesi gün sabaha karşı, herkesi
hayrette bırakan ilâhî bir tecelli
yaşandı…
Gökten bulut indi, gönlü Mevlâ'ya
kulluk aşkıyla dolu mü'min eratın
üzerini ilahî bir yorgan gibi örttü…
…
Düşman kuvvetleri, artık karşılarında
bembeyaz bir sis tabakasından başka
hiçbir şey göremez olmuştu…
…
O sabah, bambaşka manevî heyecan
içerisinde kılınan bayram namazında
getirilen gür tekbirler, dalga dalga
etrafa yayılıyor, semaya yükseliyordu!
Askerlerin kelime-i tevhit haykırışları,
düşman saflarından bile güçlü şekilde
duyulmaktaydı!
…
İşte, tam bu esnada, İngiliz kuvvetleri
arasında büyük kargaşa baş gösterdi…
Zira, bazı sömürgelerden kandırılarak
toplanıp getirilmiş Müslüman askerler
kendileri gibi Müslüman bir milletle
savaştıklarını, işittikleri tekbirlerden
anlamışlar ve bunun üzerine de isyan
etmişlerdi…
…
Ne yapacağını şaşıran İngilizler bunun
üzerine dağıldı ve o cephede savaş,
işte böyle kazanıldı!
…
Mucizeler devri henüz kapanmadı!
…
Çanakkale baştan aşağı mucizedir…
Eski Türkiye'den, Yeni Türkiye'ye
geçiş de öyledir…
…
Bu tarihi menkıbeye inanmayanların
'Yeni Türkiye'yi algılayamamaları da
aynı itikatsız ruh yapısı yüzündendir!
…
İnananların…
Ramazan Bayramı mübarek olsun!