Tarihi 2 Mart 2014

Eden Bulur!

Bir…

Cumhuriyet kurulduğundan beri,

Anayasalarda, 'Devletin temeli, üç

erk üstünde yükselir' denilmektedir;

Yasama-Yürütme-Yargı

Oysa bunun geçmişte hiçbir 'kıymet-i

harbiyesi' olmamış, nazar-ı dikkâte

bile alınmamış, 'boş lâf' muamelesi

görmüştür…

İki…

Atatürk'ün ifadesidir, TBMM genel

kurul duvarında kocaman harflerle şu

yazar; "Egemenlik,

kayıtsız-şartsız Milletindir"…

Doğrusu ise, yakın geçmişe kadar

Türkiye'nin yönetimindeki asıl güç,

güçlü ülkeler ve holdingler tarafından

etkilenebilen "Askeriye" olmuştur…

Allahın bildiği kuldan saklanmaz,

geçmişe dair 'katı gerçek' şudur;

Seçimin sonucu ne olursa olsun…

Kim, ne oy alırsa alsın…

Toplumun arzusu hangi istikamette

tecelli ederse etsin…

Halkın parasıyla alınan silahı beline

takan, birincil-ölümcül gücü elde

bulundurmanın sağladığı gücü,

maalesef istismar etmiştir!

Her on yılda bir rutin olarak ihtilâl

yapılmış, halkın verdiği silah halka

doğrultmuş, itiraz eden tekmelenmiş,

süngülenmiş, vurulmuş, öldürülmüş,

bir şekilde yok edilmiştir…

Kimi zaman,

1960'da olduğu gibi Başbakan ipe

çekilmiş, alyanslar parmaklardan

sökülüp alınmış, karşı koyan-direnen

mimlenmiştir!

Diğer darbelerde de değil hesap soran,

eleştiren bile işkenceye uğramıştır…

Bu süreçlere de, trajikomik şekilde;

"Demokrasi" denilmiştir!

Memleketin geçmişinde, anayasalarda

yazanın aksine asıl güç-erk sıralaması;

Askeriye…

Birkaç güçlü holding…

Holdinglerin kontrolündeki medya,

olarak sıralanabilir…

İlla saymak gerekirse sonraki sırada

da, sıkıştı mı şapkayı kapıp-kaçan

'hükümetler' gelirdi!

TBMM'nin ise, parmak kaldırmak

dışında güç-etki sıralamasında pek bir

yeri yoktu!

Parmak eksik gelirse, 1978'de

Ecevit'in yaptığı gibi, karşı partiden

birkaç parmak satın alınır…

Ya da askeriyenin gözdağı vermesiyle

28 Şubat sürecindeki gibi, birçok

parmak kırılıp terse döndürülürdü!

Zamanın medyası da utanmadan,

manşetinde "Demokrasi"den dem

vurmayı sürdürürdü!

Bu makus talihi yenmek, darağacını

göze alabilen kararlı bir Başbakanın,

ordumuzu, Demokrasi yönünde ikna

edebilmesi ile mümkün görünüyordu!

Nitekim öyle oldu…

Böyle bir Başbakan çıktı, gerekeni

cesaretle yaptı…

Atatürk'ün, "Egemenlik,

kayıtsız-şartsız Milletindir"

vasiyetini yerine getirdi!

Toplumu gerçek demokrasiyle

buluşturdu, 'söz milletin' dedi,

'durmak yok, yola devam' sloganı ile

memleketi baştan aşağı mamur etti…

Diğerleri ne yaptı?

'Casusluk' yaptı…

Gizli kayıtlara 'montaj' yaptı…

Peki ya diğerleri?

Örneğin, Atatürk'ün kurduğu parti?

Birkaç oy fazla alabilmek umuduyla

bunların, 'dinci geçinenlerin' ipine

sarıldı…

Bilmiyor olmalılar ki;

"Men Dakka Dukka!"dır…

"Eden, Bulacak"tır!