Tarihi 16 Mart 2013

Başbakanın Sırrı!



Soğuk algınlığı önemli değil, nasıl
olsa Başbakan evvel Allah'ın izniyle
kolayca atlatır...
...
Ama koltuğun birkaç gün boş kalması
Türkiye'nin gelişmesi konusunda hala
jetonu düşmeyenlerin kafalarına ''dank!"
etmesi için de iyi bir zemin
hazırlamıştır muhakkak!
...
Çünkü hızlı retçiler de dâhil,
toplumun bilinçaltı algısı şöyle;
...
Başbakan mesaideyse,
"Sorun da çıksa,
nasıl olsa halleder!"...
Başbakan azıcık hastalansa,
"Eyvah! Şimdi n'olacak?"...
...
Bunca yıl sonra bile yüzde elliyi
hayli aşan oy oranına sahip olmanın
başkaca izahı da zaten mümkün değil!
...
Rahmetli Menderes'in 'on yıl-beş
günlük' kesintisiz Başbakanlık yapma
rekoru, üç gün sonra "Erdoğan"
tarafından kırılmış olacak!
...
Son yılların hayal dahi edilemeyecek
başarılı atılımları dikkate alındığında
şu soru akla gelebilir;
Başbakan'ı ayrı bir kefeye koyacak
olursak, son yıllardaki "hükümetler,
bakanlar"
mı çok becerikli çıktı?
Yoksa...
2002 öncesinin
"hükümetleri-bakanları"
yeteneksizdi?
...
Doğrusu, tümü de, aynı memleket
siyasetinin yetiştirdiği, öne çıkardığı
kişilerdi...
Doğal olarak bazı farklılıklarına
rağmen, üç aşağı-beş yukarıydılar...
...
Asıl marifet "Başbakan"dadır!
...
O'nu, öncekilerden ayıran en önemli
özellik de, zaman zaman bazılarının
bilmeden-anlamadan eleştirdiği
"sertliği, kararlılığı"dır!
...
Başbakanın, önceki dönemlerle kıyas
kabul etmeyecek başarısının altında
yatan "sır" da, bizce işte budur!
...
'Müşfik, merhametli, sözünün eri'
gibi vasıflar ve daha birçokları elbet
dile getirilebilir ancak, bakanlara
"kesin talimatları" ve "sonuçları
takipteki ciddiyeti"...
Ayrıca bunların yerine getirilmediği,
ihmal edildiği kanısına varırsa,
"tepkisini anında göstermesi"
ve çoğu zaman da "kanaat
notunu sıfırlaması",
kabinelerini,
ülkenin kalkınması yolunda 'mecburi
bir başarıya' mahkûm etmiştir!
...
Çalışkanlıkta ve başarıda
"olağan"lığın çok üstüne çıkan
"olağanüstü"lerin, çevrelerindeki
"olağan"lığı "vasat"lığı mazur
göremeyecekleri aşikârdır!
...
'Devlet Başkanlığı' tartışmaları da
aslında, "olağanüstü ülke" ile
"olağan ülke" hedefleri arasında
gönül gezdirilen bir 'tercih
tartışmasıdır!'...
Herkes "ufkuna göre" bir şeyler
söylüyor işte!
...
"Bulduk da bunuyoruz"
gibi yani!