Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 5 Ağustos 2015

Kibrit kutusu beyaz peynir

Diyet menülerinin vazgeçilmez kahvaltısı. Yakın akrabası "üç tane zeytin"dir... Tamlaması ise tamamlayıcısı ise ince bir dilim kepek ekmeğdir. "Bu kadarcık yemekle ne insan doyar ne kedi, ne kopek" diye isyan ettiren diyetisyen ölçü birimi..
Aşağı yukarı 40 gr. ağırlığında olan peynir. Peyniri tam olarak bu boyda kesebilen, yiyebilen var mıdır bilemiyorum ama kalıp halinde kullanılan bu birimi ilk olarak kim çıkarmış merak etmeden de duramıyorum ama kulak memesi kıvamını uyduranlarla aynı yaratıcıya sahip olduğunu düşündüğüm tanım.
Ben size yine de yardımcı olayım; Standart bir kibrit kutusunun boyutlarından faydalanarak sizler için ölçtüm; Tamı tamamına:
Eni: 36mm Boyu: 52mm Yüksekliği:15mm sınırları içinde olan beyaz peynirdir.
Bir tane girişimci de kafasını kullanıp paketlenmiş kibrit büyüklüğünde beyaz peynir çıkartmamıştır, yanarım buna yanarım. "Diyet yapanlara müjde, kibrit kutusu büyüklüğünde beyaz peynirlerimiz 10'lu paketlerde siz rejim yapanlara marketlerde sunulmuştur. Pek yakında paket rejim kahvaltısı marketlerde" derken vallahi birinin yalancısıyım Japonya'da karpuzu dilimle aldıkları gibi beyaz peyniri de kibrit kutusu büyüklüğünde alıyorlarmış.
Ne zaman büyük bi hevesle rejim yapılmaya karar verilse*, görüldüğü ya da okunduğu anda insanın hevesini kursağında bırakan sözcük öbeği olur çıkar hayatınızda.
Araştırmama göre en çok pazartesi sabahları tüketilmiş olduğu kanıtlanmış peynirdir.
Kilo almak isteyenler için tam tersi kamyon tekerleği büyüklüğünde jelibon dur heralde.

Goril
Temel'in küçük oğlu hayvanat bahçesinde koşarak babasının yanına gelmiş;
- Koş buba, anami kocaman bir goril kapti daha!..
Temel gayet sakin yanıtlamış;
- Eyi, eyi. Bundan sonrası gorilin problemi. Kurtulsun bakalim kurtulabiliyorsa.


MOR GÖZ
- Gözüne ne oldu?
- Hiiiç; süt sağarken ineğin kuyruğu çarptı da…
- Amma yaptın ha, hiç ineğin kuyruğunun çarpmasıyla bir göz bu kadar morarır mı?
- İnek, kuyruğunu oynatmasın diye tuğla bağlamıştım da…

PAPAĞAN
Parasıyla övünen adamın biri açık artırma sonunda beş yüz liraya bir papağan almış. Parayı ödeyip papağanı alırken sormuş:
- Bu papağan bari konuşabiliyor mu; malum bu kadar para saydık.
- Elbette konuşuyor, karşı tarafta durmadan fiyatı artıran kimdi zannediyorsunuz?

GEYİK
Temel ile Dursun bir gün ava gitmişler.
İri bir geyik avlayıp geri dönerlerken çok ağır olan geyiği birer boynuzundan beraberce tutarak köylerine doğru yola koyulmuşlar.
Köye beşyüz metre kala köyün yaşlılarından biri ile karşılaşmışlar. Adam geyiği görüp Temel ile Dursun'u tebrik ettikten sonra geyiği böyle taşımaları halinde etinin sertleşeceğini söyleyerek kuyruğundan çekerek taşımalarını önermiş. Temel ile Dursun da kuyruğundan çekerek taşımaya başlamışlar. Bir süre sonra çok yorulmuşlar ve Dursun Temel'e dönüp : - "Ula Temel biz yine eskisi gibi taşısak iyi olur. Baksana köyden epeyce uzaklaştık.

AlkışlıYorum
Kocaman bir alkış da sürücü adayını test alanına götürürken yolda kaza yapan sürücüye "Ne o? Nasıl kaza yapılacağını uygulamalı mı gösterdin?" diyen yurdum trafik polisine gelsin.

KÖPEK VE LEOPAR
Adamın biri Afrika'da safariye çıkarken yanına minik köpeğini de almış.
Minik köpek bir gün ormanda dolaşıp, kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kaybolduğunu fark etmiş.
Ne yapacağını düşünürken bir de bakmış ki karşıdan bir leopar geliyor ve belli ki günlük yiyeceğini arıyor. "Şimdi başım dertte" ,diye düşünmüş minik köpek. Etrafına bakmış, yerde kemik parçalarını görmüş. Hemen arkasını leoparin geldiği yere dönerek kemikleri kemirmeye başlamış, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalışıyormuş.
Leopar tam saldıracakken minik köpek kendi kendine konuşmuş;
-Ne kadar lezzetli bir leoparmış. Acaba etrafta bundan bir tane daha varmı?
Bunu duyan leopar bir anda donmuş kalmış ve en yakındaki ağaca tırmanarak dalların arasına saklanmış. "Tam vaktinde kurtardım yoksa bu köpeğe yem olacaktım" ,diye düşünmüş leopar.
Bütün bunlar olup biterken bir başka ağacın üstündeki bir maymun olanları izliyormuş.
Bildiklerini kullanarak bundan sonra leopardan kurtulabileceğini düşünmüş. Leoparın yanına giderek neler oldugunu anlatmış.
Leopar kopeğin yaptıklarına çok sinirlenmiş ve maymuna "Atla sırtıma, gidip şunu yakalayalım" demiş.
Ancak minik köpek neler oldugunu ve leoparın sırtında maymunla birlikte süratle kendisine yaklaştığını fark etmiş. "Şimdi ne yapacağim" diye düşünürken kaçmaya teşebbüs etmemiş. Bunun yerine arkasını leoparın geldigi yöne dönerek, kemikleri kemirmeye devam etmiş.
Tam leopar saldıracakken yine kendi kendine konuşmuş; -Bu aptal maymun da nerede kaldı? Yarım saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim, hala haber yok!
Diplomasi böyle birşey işte. Yapabiliyorsan, hızlı düşün, sakin ol, güçlü görün ve düşmanını kendi silahı ile yen.