Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 30 Mayıs 2015

Tüm akıllı ve şahane kadınlara

Avustralya'da, bir spor salonunun camında bir reklam; zayıf ve bronz tenli bir kadın, hemen yanında şu yazıyor: "Bu yaz, deniz kızı mı olmak istersiniz, yoksa bir balina mı?" Afişteki mankenin fiziksel özelliklerinden çok uzak olan orta yaşlı bir kadın, spor salonunun reklamına önce mırıldanarak sonrasında gür sesle cevaplar veriyor, dinleyin.. "Balinaları arkadaşları asla yalnız bırakmazlar, yunuslar, deniz aslanları, meraklı insanlar...
Aktif bir cinsel yaşamları vardır, hamile kalır, sevimli bebek balinalar doğururlar. Denizde yüzer, oynarlar. Polinezya adalarının mercan kayalıkları gibi muhteşem yerleri görme şansına sahiptirler. Balinalar harika şarkı söylerler, CD'leri bile vardır.
Bazı insanlar dışında, onlara zarar vermek isteyecek tek bir varlık yoktur. Dünyada herkesin sevdiği, koruduğu ve hayran kaldığı şahane hayvanlardır.
Deniz kızı? Öncelikle, deniz kızı diye bir şey yoktur. Var olsalardı da kimlik karmaşası sebebiyle psikolog kapılarında sıra olurlardı... Balık mısın? İnsan mı?
Cinsel hayatları yoktur. Yanlarına yaklaşan erkekleri öldürüyorlar, nasıl olabilir ki? Hem, iyice bir bakın, gerekli donanım nerede?
Eee, sonuç olarak çocukları da olmaz. Zaten balık kokan bir kadını kim ister ki? Sonuç?
Ben balina olmayı tercih ederim. Medya sadece zayıf insanların güzel olduğunu savunuyor ama ben çocuklarımla dondurma yemeyi, beni heyecanlandıran adamla güzel bir akşam yemeğinde sohbet etmeyi, arkadaşlarımla çikolata paylaşmayı çok seviyorum.
Zamanla kilo alıyoruz; çünkü, kafamıza o kadar çok bilgi yüklüyoruz ki yer kalmıyor ve bedenimizin diğer bölümlerine yerleşmeye başlıyor. Yani, biz kilolu değiliz, inanılmaz kültürlü, eğitimli ve mutluyuz. Bugünden itibaren, aynaya bakıp da kalçamı gördüğümde, şunu düşüneceğim:
"Allah'ım ne kadar da akıllıyım!"

GAZETE

Başhekim, akıl hastanesinin bahçesinde dolaşıyordu, bir ara baktı, bir kalabalık gözüne çarpmıştı.
Hemen oraya gitti. Deliler bir halka oluşturmuş, ortada dönüp konuşan birini dinliyorlardı :
- Papendreu seçimleri kaybetti.
Hastaneye kaldırıldı... Bulgar zulmü devam ediyor. Zorla yollanan soydaşlarımızın sayısı seksen bine ulaştı... Federasyon kupasını Beşiktaş kazandı...
Başhekim bu işten hoşlanmış, "Ne yapıyorlar bunlar böyle?" diye sormuş. "Efendim. Ortadaki deli kendinin gazete olduğunu sanıyor, haberleri bildiriyor."
Başhekim daha da hoşlanmış. Az ileride bir de ne görsün! Sekiz, on deli iplerle sımsıkı birbirlerine bağlanıp bir köşeye atılmamış mı! Hemen bunun nedenini sormuş. "Onlar mı, okunup da iadeye
gidecek eski gazeteler efendim..."

CÜZDAN

Cemal, kahvede cüzdanını kaybetmiş.
Kahve ahalisine dönerek: İçinde on milyon vardı. Bulup bana getirene beş yüz bin vereceğim.
Temel atılmış: Bulup bana getirene beş milyon vereceğim.

GEÇİMSİZ

Birinci kulüp azası:
- Benim büyük dedem, Dük Wellington ile 1815 savaşında, büyük babam Churchill ile Boer savaşında, babam Halg ile 1915'teki savaşta ve ben de Wovell ile 1942 savaşında savaştım.' İkinci kulüp azası:
- Sizin aile de amma geçimsizmiş yahu!..

ALKIŞLIYORUM

Büyük kızım gelecekle ilgili planlarını anlatırken, üniversiteyi bitirdikten sonra yurtdışına yerleşmek istediğini belirtiyor. 6 yaşındaki kızım ise hemen düşüncesini söylüyor: "Ödevini bitirmeden hiçbir yere gidemezsin abla!" Artık ödev konusunu
beyinlerine nasıl işlediysem...

KIZILDERİLİ BAKIŞI

Bir gün New-York'ta bir grup iş arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar. Gruptan biri, Kızılderili'dir. Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında ilerlerken, Kızılderili, kulağına çırçır böceği sesinin geldiğini söyleyerek çırçır böceği aramaya başlar.
Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam eder.
Aralarından bir tanesi inanmasa da onunla aramaya devam eder. Kızılderili, yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı da onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir çırçır böceği bulurlar.
Arkadaşı, Kızılderili'ye, "Senin insanüstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun?" diye sorar.
Kızılderili ise bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek, arkadaşına kendisini takip etmesini söyler. Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlar. Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp düşmediğini kontrol eder.
Kızılderili, arkadaşına dönerek, "Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin" der...