Sonra "Neden boynun eğri?" derler sana. "Yok devenin nalı" dersin geçersin. Asıl mesele yeğen, neden sevdiğini söyleyemez insan. Dedim ya geçmiş en büyük neden?
Söylerse düşünür ki karşıdakinin burnu kalkar, kendine özgüven gelir bir haller olur, değişir sonrası malum terk eder. İpin ucunu kaçırıp tamamını ona kaptırırım düşüncesi girer devreye. Ne kadar korkak bir millet olduk değil mi? Sanki bir savaşın içine girip stratejik taktikler geliştirir hale geldik. Bir de dersin ki ilişkinin başında 'Ben neysem oyum.' Evet osun busun şusun ama sen sen değilsin Açıl be kardeşim. "Yok abi kramp giriyor boğulurum" dersen.
Merak etme kimse aşktan boğulmadı.
Emin ol ayağın yere bastığında boy veriyor insan. Baktın olmadı sen de yol verirsin o zaman.
Sürekli bir defansif taktik organizasyonundasınız. Karşı taraftan hep atak bekliyor fakat karşı taraf da sizden farksız. Kontra atak yapayım diyorsun ama onlar da hiç çıkmıyor defanstan. Eee maç sıkıcı bir hal alıp kendiliğinden son düdüğü çalıyor. O kadar taktik ne oldu?
Ben söyleyeyim yalan oldu. Maçın sonunda "önümüzdeki maçlara bakacaz" yorumu da geldi mi de olay tamam. Sonra sürekli kümede kalma mücadelisinde bulursun kendini.
Bırakın seviyorsanız söyleyin ya sonradan pişman olursanız. Geri dönülmez bir hal olur. Boşverin siz en azından denemiş olursunuz.
El işareti
Bir gün Temel bir minübüse durması için işaret etmiş. Adam ellerini havaya kaldırarak ve tüm parmaklarını oynatarak 'çok kalabalık' demiş.
Temel de baş parmağını işaret ve orta parmağının arasına sokmuş. Şoför kızmış ve aşağı inmiş
-Sen ne kadar terbiyesiz adamsın demiş.
Temel "asıl sen ne kadar terbiyesizsin bana böle böle yaptın" demiş Şoför "ben sana kalabalık" dedim diye yanıt vermiş. Bunun üzerine Temel,
-E ben de beni araya sıkıştırırsın diyordum.
