Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 24 Mayıs 2018

Aşk kapıyı çalınca “Şrrrank” diye açmamızı gerektiren gerçekler!

Biliyorum birçoğumuz yeni bir ilişki konusunda oldukça muzdarip, gerek geçmişte aldığımız yaralar gerekse çevremizde şahit olduğumuz olumsuzluklar bizi yalnızlığa iten en büyük etkenlerden sadece bazıları...
Şimdi arkanıza yaslanın! Ve önünüzde bir dağ gibi duran gerçekleri sıralayayım.
Yalnızlık bir kıdem değil, aksine bir bela!
Şöyle bir düşünün; görseldeki gibi bir deniz kıyısında ayaklarınızı aşağıya doğru sallamışken, yanınızda hayatınız adamı veya kadını olsa fena olmaz değil mi? Evet bizi kırdılar, ponçik kalplerimizi birçok kere paramparça ettiler ama bu böylesi bir doğa resitalini yalnız başımıza yaşayacağımıza kesinlikle bir gerekçe olamaz.
Yeryüzünde hiçbir güzellik sahipsiz olmamalı!
Hemen yanlış anlamayın, elbetteki kimse bir başkasının gerçek anlamda sahibi olamaz.
Buradaki fark sizin o güzel kalbinizin muhakkak bir eşi olduğudur. Yani her insanın kendi dünyasında özel oluşunu düşünürsek, böylesi özel bir insanın dünya üzerinde bir eşi olmazsa olmazdır.
Gözlerinizin önünde birilerini seviyorlar!
Best friend topluluğunuz ile bir mekana oturup kahvelerinizi yudumlarken şöyle bir kendini soyutlayıp etrafı süzdüğünüzde bir de ne göresiniz, herkes sizden çok uzakta o deli divane oldukları aşklarını yaşıyorlar!
Ve sizin o an tek sahip olduğunuz elinizdeki kahve fincanından başka bir şey değil.
Gerçekten çok üzücü...
Uykusuz geçen gecelerinizin bir tesellisinin olmayışı Gecenin bir yarısı uykunuz kaçtı ve telefonunuza sarıldınız, "Amaaan sen de, benim dağ gibi kankam var ona yazarım" dediğinizi duyar gibiyim, ama siz de gayet iyi biliyorsunuz ki o an ihtiyacınız olan bir kankadan daha fazlası. Siz "uyudun mu?" mesajının "uyumadım" olarak geri dönmesini istiyorsunuz lütfen itiraf edin! Ve bu mesajın sahibi kankanız değil seveceğiniz olmalı, itiraf ederken bu detayı atlamayalım, lütfen...
"Bana bunlar yetmez!" Peki o halde, yaşıtlarınız çocuk severken sizin hala oyuncak ayı seveceğiniz gerçeği desem...
Tamam güldük eğlendik, yeri geldi onunla her şeyimizi paylaştık ama artık yeter!
Arkadaş çevreniz sosyal medyada minik evladıyla boy boy fotoğraflar paylaşırken, sizin hala o içi doldurulmuş ayıcık ile oynamanız gerçekten manidar değil mi? Siz o ayıların bakmayın öyle şapşik durduklarına, onların bir o kadar da yerin altında var.
Ve son, kendinizi düşünmüyorsanız çocuklarınızı düşünün!
Bu husus bana göre en önemlisi, düşünce sistemime göre bir ebeveyn çocuğuyla daha uzun süre zaman geçirip, bir şeyler paylaşabilmeli.
Günümüzde örneklerini bir çok kez görüyoruz, geç kalınmış aşkların meyveleri, anne ve babaları ile doğru düzgün zaman geçiremeden yaşlandıklarına bire bir şahit oluyorlar. Sözlerimi bitirmeden önce size naçizane tavsiyem, bırakın kalbiniz nasıl istiyorsa öyle atsın. Kaygılarınızın vuruşları bu muazzam aile olgusunun önüne geçmesin. kizlarsoruyor.com/ Coolarella

NE KADAR OLDU
İstanbul sokaklarında kartopu oynanması yasaklanalı 83 yıl oldu.

​FIKRA
Temel'in arka cebinden cüzdanı çalınmıştı.
-"Hırsızın elini cebine soktuğunu farketmedin mi?" diye sordular.
-" Ula nerden pileydum da, pir elin cebume cirdiğini farkettum ama çendi elum miydi, değil miydi onu farkedemedum."

​ALKIŞLIYORUM
Gözlüklerini evde unuttuğunu söylediğinde, numarası fazla büyük değil diye umursamamıştım...Ta ki, mutfağa girip, taze fasulyenin üzerine eğilip; "Bunları sen mi sardın?" diyene kadar...
****
Kafası dekolte olan arkadaşım söylüyor, ona "kel" denmezmiş, "üstü açık spor erkekmiş(!)" o. Modernize edilmiş şekli bu olsa gerek.