İşte örneklerden:
yaş 15-20 arası Erkek: Benimle evlenir misin?Kadın: Evet, evet, evet.
yaş 20-30 arası E: Bebeğimiz olsun mu?K: Evet, evet.
yaş 30-40 arası E: Ev sahibi olalım mı?K: Evet.
yaş 40-50 arası E: Emekli olalım mı?K: ...
yaş 50-60 arası K: Çocuklarımızı ve torunlarımızı görmeye gidelim mi?E: Evet, evet, evet
yaş 60-70 arası K: Bağ, bahçe, kedi, köpek ile ilgilensek mi?E: Evet, evet.
yaş 70-80 arası K: Dışarıya çıkıp biraz hava alsak mı?E: Evet.
yaş 80-...K: Birlikte ölelim mi?
E: Neee duyamıyorum seni.
Tanıdığınızı zannettiğiniz eşiniz veya sevgiliniz öyle şeyler söyler ki; birden şaşırıp kalırsınız. Sanki ilk tanıdığınız kişi gitmiş yerine bambaşka biri gelmiştir. Diğer bir cümle şöyle kurulabilir aranızda:
"Kadın; Görüntüm iğrenç kendimi güzel bulmuyorum. Yağlıyım selilütliyim. Bir iltifata ihtiyacım var." Erkek; Gözlerin iyi görmüyor!" Ayrı dünyalardan olduğunuzu gösteren başka bir cümle daha:" Erkek: Hayatım çoraplarım nerede bulamıyorum?
Kadın; Sevgi aşk neredeyse oradadır. Bende bulamıyorum." Gün geçtikçe birbirinizi tanımakta zorluk çekersiniz. Daha önceleri kibar nazik anlayışlı olan insan gitmiş: Yerine bencil duygusuz biri gelmiştir.
Anlayamazsınız bir türlü neler olduğunu:
"Erkek; Canım çayın bitti mi?
Kadın; Evet Erkek; Hadi benimkileri de doldur!" Nedense kaba adamlar daha çoğalır ilişkilerde.
Ağzından iki çift tatlı söz duymak için beklemek boşunadır. O sizi nelere layık görür. Buyurun:
Kadın; Uzun zamandır sıcak bir cümle söylemedin bana duygusuz adam.
Erkek; Cehennemde yanasın hayatım!
Kim demiş; "Erkekler güzel şeyler söylemez" diye. İstedikleri zaman ağızlarından bal damlar siz bile şaşırırsınız. Ama biraz geç kalınmamış mıdır?
"Erkek; Canım herzaman güzelsin de bugün ayrı bir güzelsin.
Kadın; Hiç tırmalama şekerim başım ağrıyor!
Kadın erkek ne bir arada ne ayrı. Adem ve Havva' dan beri süregelen bir çelişki içinde didişip dururlar.
Kimi zaman iyi kimi zaman kötü günlerdir yaşadıkları.
Ayrı kodlamadayız vesselam!
Kadın; Hayatım tanışmamızın beşinci yılı bugün.
Erkek; Ne yapalım helva mı dağıtalım!"
PİYANO
Piyanist konser için Viyana'dadır. Güzel bir konser sonrası soyunma odasına giderken yolda bir adam çiçeklerle yanına gelir ve:
- Bravo hemşerim. Karadeniz seninle gurur duyuyor.
Piyanist bunun üzerine çok şaşırır ve sorar:
- Sen nereden bildin benim Karadenizli olduğumu?
- Valla genelde piyanonun başına oturan piyanist, taburesini piyanoya doğru çeker. Sen piyanoyu kendine doğru çekince anladım.
PARAŞÜT
İki acemi er paraşüt eğitimlerini tamamladıktan sonra ilkatlayışları için havalanırlar.
Makul seviyeye geldiklerinde komutanları son kontrolleri yapıp:
- "Atladıktan bir süre sonra paraşütün sağ tarafındaki ipi çekin, paraşütleriniz açılacaktır.
Şayet açılmazsa hiç telaşa kapılmayın, sol tarafta yedek bir ip var onu çekin, sorun kalmaz. İndiğinizde sizi bir cip bekliyor olacak; sizi karargaha geri götürecek." Askerler korkarak da olsa atlamışlar.
Heyecanla sağ taraftaki iplerine asılmışlar... Tık yok. Biraz da korkuyla sol taraftaki iplere asılmışlar, paraşütler yine açılmamış... Çok sinirlenen asker:
- "Bu komutanın hiçbir dediği çıkmıyor; dur bakalım, aşağıda cip de yoksa o zaman görüşürüz onla!"
