Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 26 Temmuz 2017

Sevgilinin ayak kokusu

HER şey mükemmel başladı. Sevgilinizle romantizmi, sevgiyi ve ilgiyi muhteşem yaşıyorsunuz. "İşte aradığım adam ya da kadın bu" diyorsunuz. Arkadaşlara bahsedilmiş, durum değerlendirmeleri yapılmış, gurur tablosu sunulmuştur. Her şey gayet iyi gidiyor. İlk defa beraber bir ortama giriyorsunuz. Misal, bir arkadaşın evine.
Durum heyecanın doruklarında. Fakat eve girerken derin, iğrenç bir koku burnunuzdan hiç gitmeyecek şekilde genzinize yapışıyor.
Anam o ne? "Bu koku nereden geliyor" diye tam ağzınızdan çıkacakken evin sahiplerine ayıp olmasın diye bu cümle sadece içinizde patlıyor. Git gide koku keskinleşiyor. "Lan evde fare mi öldü?" Yoksa evin sahibi bir seri katil olabilir mi?
"İçerde bizi kesecek mi lan?" diye acayip gergin hayaller kuruyorsunuz. Eve girince tipinizdeki değişiklik sevgiliniz tarafından sadece heyecan olarak algılanıyor. Sonra fark ediyorsunuz ki sevgiliniz yakınlaştığında koku artıyor.
"Ya hayır sevgilim kokuyor mu? Ama yanımdayken bu kokuyu duymuyordum." Tabiri caizse bir av köpeği misali, burnunuzu derin bir şekilde çekip kokunun geldiği yeri buluyorsunuz.
İnanılmaz! Yoksa sevgilinin ayakları mı kokuyor.
Beyninizdeki soğuma işlemi vücudunuzda yanma yani kaynar sular dökülme şeklinde gelişiyor.
Bu adını koyamadığın duyguyu anlamlandırmaya çalışıyorsun. Ben söyleyeyim iğrenme?
Dayanamayıp söylüyorsun:
- Arif.
- Efendim aşkım.
- Bana aşkım deme?
- Ne oldu?
- Bitti?
- Ne bitti canım.
- İlişkimiz. Üüüü (Ablamız ağlar sesle) ben seni şey sandıydım.
- Ne oldu Gülcan.
- Piiii ayakların fare ölüsü gibi kokuyor.
Beni de bir düzgünü bulmuyor.
- Yıkayayım geliyim canım ne olcak.
- Yıkasan ne? O koku artık gitmez, burnuma yapıştı.
Tabi ki bu bir kadının tepkisi idi. Bir de erkeğin tepkisini alalım.
- Pifff ne kokuyor ya. Kız ayağın mı kokuyor.
- Nasıl yani.
- Anammm öldüm lan. Neye bastın kız at pohuna mı? Anam ağladı şerefsizim.
- Böağğğhhh (Ağlamaya başlar ve yerini terkedip tuvalete koşar.) - Gitmişken ayağını yıka gel. Allah aşkına eşek ölüsü gibi.
Tabi ki iki tepki de doğru değil. Artık çözümü var. Ayrıca ayak kokmaz, ayakkabı kokutur. Arkadaşlar çaresi olmayan bir hastalık değil...

EMEKLİ
Genç yaşta emekli olan albay, evde sürekli oturmaktan, hanımıyla ağız dalaşına girmekten sıkılınca, bakkalına gider:
– "Sana ayda 200 lira para vereyim, bunun karşılığında seni her gün denetleyeyim!"der.
Teklifi cazip bulan bakkal, hem para kazanacağım hem de deneyimli bir albayın uyarısını, yardımını alacağım, diyerek hemen kabul eder.
Emekli albay, ertesi gün sabah 08:00'den akşam mesai sonuna kadar bakkal dükkanını denetlemeye başlar.
Bakkal bir gün bile geçmeden denetimden sıkılır, baş edemez duruma gelir... dayanamaz:
– "Albayım, al 200 liranı, ben bu işten vazgeçtim!"diyerek anlaşmayı bozar.
Emekli albay, manav, kasap, kırtasiyeci derken tüm esnafa aynı teklifi yapar. Ancak bir süre sonra hepsi denetimden sıkılarak anlaşmayı bozar. Son olarak gittiği manifaturacı ile yıldızları barışır. Denetim işi aylar sürer. Çok güzel anlaşırlar.
Manifaturacı albayın her isteğini "baş üstüne" diyerek yerine getirir. Olanlara bir anlam veremeyen albay:
– "Yav arkadaş, bütün mahalle esnafı denetimden sıkıldı. Seninle gayet iyi çalışıyoruz. nitekim bu başarımızın sana göre sırrı ne?" Manifaturacı hazırola geçip:
– "Albayım, ben de emekli başçavuşum." der.

TELE SEKRETER
Temel, Cemal'e telefon eder, sekreter çıkar.
"Telesekretere not pırakacaytum" der.
"Bana da bırakabilirsiniz" der, sekreter.
Temel uzun bir süre ses çıkarmayınca, sekreter kız ne olduğunu sorar.
Temel cevap verir:
"Haçan sinyal vermedunuz daa."

AlkışlıYorum
Babam akşam eve elinde bir paket baklavayla geliyor. Birkaç gün sonra da kardeşimin doğumgünü olduğundan takılmaya başlıyor bizimkine. "Oğlumun doğum günü geldi ya, ona onun kadar tatlı bir hediye aldım işte" diye, beyefendi hiç istifini bozmadan cevaplıyor.
"Baba bir ay sonra da ablamın doğum günü var, ona da kendi gibi bir paket turşu alırsın artık."Bu turşu benzetmesini bulan atayı atalıktan redediyorum, pess ya pesss!