Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 15 Ocak 2017

Kaynana güdümlü nişan bohçası

Yeni evleneceklerin, kafasından nişan töreni geçenlerin en yakın dostu olmaya devam ediyoruz.
Sırada adetlerimizin en janjanlılarından biri var: Nişan bohçası. Bir düğün arefesin de müstakbel eşe nişan bohçası göndermek adeta bir sanattır.
Bu bohçanın içinde yer alan en önemli şeyleri sizler için listeledik.

Damada elit bir görüntü katmak için düşünülmüş, damadın hayatı boyunca giymeyeceği saten ropdöşambır.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki "Ropdöşambır" yazarken imla kılavuzuna baktım. Çünkü bunu kendi başıma yapacak cesaretim yoktu. Genellikle Türk filmlerindeki kötü adamların giydiği bu ev kıyafetini damadın bohçasına koymak adettendir.
Bunu biraz damadı efendileştirme çabası olarak görmek mümkün. Lakin bunu bir kere bile giyen nikahlı adam görülmemiştir.

Gelin hanımın güzelliğini sabitlemek için düşünülmüş cilt bakım ürünleri.
Kayınvalide ve görümce parmağını rahatlıkla görebileceğimiz ürünler bütünü de diyebiliriz. En pahalısını almazlar ama ucuzunu da almazlar. Bu ürünlerin niteliğinden, evliliğin ileriki zamanlarında yaşanacak süreç az çok belli olur arkadaşlar.

Damada daha "Bismillah" demeden baba vizyonunu yüklemek için deri terlik.
Gerçek bir baba terliği işte böyle olur. İlk zamanlarda bohça içinden en sık kullanılacak parça olsa da, ilerleyen zamanlarda misafir terliği olarak kullanılır.

Damat beyin düğündeki gibi sinek kaydı kalması için tıraş seti.
Tıraş makinesi de olur, üçlü jilet de olur hiç fark etmez. Zaten o üçlü jiletler de bir tıraş makinesi kadar pahalı neredeyse. Önemli olan yumurta gibi bir damat yaratmak!

Gelinin bozmaya kıyamayacağı çok amaçlı, bol cırtlak renkli makyaj seti.
Bunlar o kadar güzel oluyor ki insan dokunmaya kıyamıyor. Değil yeni nişanlı, 25 yıllık evli olsan bile kıyıp kullanamazsın. Sonra senin o kıyamadığın makyaj setlerini çoluk çocuk oyun oynarken suratına sürüyor falan... Resmen dram!

"Hiç bi şey koymadı demesinler aman" düşüncesiyle iliştirilmiş, kaynana hanım için oyalı yemeni.
Gerçek bir bürokrasi hamlesi diye işte buna denir. Bu ürün, kaynanadan diğer kaynanaya giden bir armağandır. Bütçede kaynana için çok fazla yer olmaması sebebiyle daha el emekli ve daha işlevsel bir şey düşünülmüştür.

Gelin hanımın kaymak gibi bir cilde sahip olması için hamam seti.
Kesesinden peştemaline kadar düşünülmüş bu set, gerçek bir temizlik mucizesi denebilir. Her şey gelinimizin cildinin pürüzsüzlüğü için... (Bana noluyosa?) Y Bayramda el öpmeye giderken "Kaynanası hiçbir şey almadı" demesinler diye düşünülmüş çanta.
Çanta, bir kıyafetten daha çok göze çarpan bir eşyadır. Bir yeni gelinin gösterişli çantasını, kayınvalide tarafından alındığını herkes bilir. O yüzden nişan bohçasındaki çanta, kaynana hanımın vitrinidir diyebiliriz.

Damadı jilet gibi gösterecek yepisyeni gömlek.
Bu gömleğin markası ne kadar pahalı olursa o kadar sükse yaratır. Önemli olan işlevi tabii ki ama yine de nişan gibi bir aşamada gösterişli hediye oldukça önemlidir.

Gelinimiz ağdacılarda vakit kaybetmesin, kişisel temizliğini evde kendisi gerçekleştirsin diye konulmuş epilasyon aleti.
Özellikle ilk çıktığı yıllarda nişan bohçasına eklenen en teknolojik hediyelerden biri sayılırdı kendileri.
Hala daha bu geleneği bozmayıp bohçaya atıldığı görülmektedir.

Damat kendi düğünü dışında da kullansın, el alem yakışıklı görsün diye konulmuş kol düğmeleri.
Kol düğmeleri genellikle derdi tasası olmayan, ne bileyim apartman aidatını düşünmeyen bireylerin taktığı bir nesnedir. Yine de arada bir önemli zamanlarda kullanan erkeklerimiz var. Neden bizim damadımız da onlardan birisi olmasın ki?

Nişan bohçasının assolisti, gelin hanımı dişiliğin zirvesine çıkartan tüylü topuklu terlik.
Şu kadar şey listeledik, hiçbiri bu terlik etmez!
Bu nasıl bir Ahu Tuğba'lıktır, Banu Alkan'lıktır sorarım size? Dünyadaki hiçbir terlik bu terliklerin verdiği pozitif enerjiyi atmosfere salamaz.
Güle güle giyin gelin hanım...
onedio.com

KÖPEKBALIĞI İLE ARKADAŞ OLAN ADAM


Rick Anderson, profesyonel dalgıç ve 27 yıldır tüplü dalış yapıyor. Aynı zamanda dalış okulu işletiyor. Anderson, yaklaşık 7 yıl önce bu köpek balığıyla karşılaştığını söylüyor. Karşılaştıklarında sadece 6 cm boyunda minicik bir yavruymuş ve onunla oynamaya başlamış. Dikkatli bir şekilde ona yaklaşıp sevgisini göstermiş ve karşılığını fazlasıyla da almış. Artık sırf ona sarılmak için oraya gidiyor ve karşılaştıklarında köpekbalığı da onu tanıyor. Ona bu kadar yakından bakabilmek gerçekten büyük cesaret. Ve diğer dalgıçlar ilk defa böyle bir şey gördüklerini şaşkınlıkla karşıladıklarını belirtiyorlar. Gittikçe daha da yakınlaşıyorlar ve Anderson bu durumdan gayet memnun. Anderson: ''Başka köpekbalıklarına yaklaşmıyorum ve oynamıyorum. Onlarda benden uzak duruyor'' diyor

AlkışlıYorum
Hayatımda gördüğüm en güzel renk, her şeyi bilir havalarındaki İngiliz misafirimizin iş toplantısı sonrası gittiğimiz kebapçıda, peçete sanarak bir iki silkeleyip dizlerine serdiği lavaşı bizim afiyetle yediğimizi gördüğünde, peynir gibi beyaz suratının aldığı, kırmızı bile olamayan pembe tonudur.