Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 14 Ocak 2017

Memleketçi insanların ortak özellikleri

Ülkemizde en yaygın olan şeylerden biri kuşkusuz memleketçilik! Doğusundan batısına herkes memleketine çok derin duygularla bağlı; gitmesek de görmesek de orada bir memleketimizin var olduğunu bilmek bize yetiyor. Bir yerde hemşehrimize denk gelelim, memleketimize özgü bir şey görelim yeter; bizden mutlusu yoktur.
İşte, memleketçilik sevdasıyla yanıp tutuşanların çok iyi bildiği şeyler!

Kablosuz ağ isimleri ve mail adresleri başta olmak üzere her şeye memleketinin plaka kodunu eklemek.
Bir yerde hemşehri görünce doyasıya sarılıp bıkmadan usanmadan saatlerce memleket övmek.
Memleketimin dağı, tepesi, yemeği, suyu, her şeyi... Ah canım memleketim, hiç gitmemiş olabilirim ama yok senin gibisi.
O kişiden başarı anında haberdar olunmuş olsa bile memleketlisiyle ölümüne gururlanmak.
Memlekete has yiyecek-içecek vb. için büyük kavgalardan asla geri durmamak...
Ne yazık ki bu tarz kavgaların zaman zaman büyük sıkıntılarla bittiği oluyor.
Diğer takımlar içinde büyük sıçrayışlar göstersin veya göstermesin; her zaman derin bir sadakatle memleketinin takımını tutmak.
Çünkü bir kere gönül verilmiş...
Ele geçen her fırsatta memleketin yerel oyununu başkalarına tanıtmaya çalışmak.
Halay ve horon da sıkça tartışmalara konu olur. Herkes kendi yöresine göre oynar ve "Öyle değil, böyle!" cümleleriyle başlayan ateşli kavgalar sürüp gider...
Memleketin yöresel yemeğini başka biri yaptığında katiyen beğenmeyip eksik ve kusurları sırasıyla dizmek...
Memleket sevdalıları olarak yöresel yemekler konusunda oldukça hassassızdır.
En alakasız anlarda dahi nereli olduğumuzu belli eden cümlelerle muhabbeti süslemek!
Örneğin: "Adanalıyııııhhhkkk biz gardaaaaaaaaaş!" Sondaki vurgu oldukça mühimdir.
Facebook'ta memleketine özgü sayfaları beğenmek ve hatta köyünün grubuna üye olup olan biteni yakından takip etmek...
Hiç beklenmedik anlarda o köy gruplarından bir taziye haberi gelir ve bir memleketlimiz daha göçmüş diye üzülürüz. Gerçekten üzülürüz.
Sonuçta bir yerde rastlasak sarılıp bir sıcaklık duyacağımız insanlar hemşehrilerimiz.
Alışveriş esnasında hemşehri çıkılan satıcıya hiç çekinmeden "Yaaav biz aynı toprağın insanıyız, yap bi' şeyler gözünü sevdiyimmm!" diyerek pazarlık etmek.
Yeni tanışılan kişilerle girilen muhabbetlerde ilk olarak "Memleket nire?" sorusunu yöneltmek.
Bu sorunun cevabını alana dek içimiz içimizi yer, merak çatlarız. Ve bu sorunun cevabı yeni başlayan bu ilişkilerin akışını tamamen değiştirir...
Yurtdışındaki herhangi bir yerden bahseden kişiye muhakkak kendi memleketinden bir yer önermek: "Asıl sen bizim Tokat'ın Ballıca Mağarasını gördün mü be, heheeeyyt, oralar ne ki..." Ballıca Mağarası tüm güzelliği ve şifasıyla görülmesi gereken yerlerden biridir. Boşuna tavsiye etmiyor eden!
Ve son olarak, memleketten dönerken eşe dosta memlekete özgü bir şeyi hediye getirmek! Ki bu hediyeyi alan insanlar her zaman çok sevinir.
Ne yapalım seviyoruz memleketimizi işte!

AKILLI KÖPEK
Temel'in bir köpeği varmış. Bu köpeği öyle bir eğitmiş ki yapacağı her şeyi yapıyor.
Bir gün Dursun'la sohbet ederken Temel, köpeğine 2 milyon verir. "Git bana sigara al" der. Köpeği kısa süre sonra elinde 1 tane sigarayla gelir. Bu olay Dursun'un ilgisini çeker.
Bir gün Dursun, kahve de otururken Temel'in köpeğini görmüş. Ona 2 sigara alsın diye 4 milyon verip bakkala yollamış.
Beklemiş beklemiş köpekten haber yok.
Sonunda Temel'i bulup demişki:
- Ula Temel senun o köpeğun hirsuzdur 4 melyon verdum 2 cigara alsun diye köpek bana hiç bi bok getirmedi.
Temel'de kahkaha atarak:
- Ula Tursun ona 4 melyon verince haçan sinemaya cidiy.

AlkışlıYorum
Anneme, artık izin alması gereken bir çocuk olmadığımı, fikri sorulması gereken bir yetişkin olduğumu bağıra bağıra izah ettim. O da sakin ve gayet sessizce; haklı olduğumu, artık harçlık verilen bir çocuk değil para kazanması gereken bir yetişkin olduğumu söyledi. Ondan sonra ne mi yaptım? Sustum. Hala da susuyorum.