Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 4 Aralık 2016

Sınıfta en ön sıradaki ‘örnek’ öğrenciler

Aramızdaki iyi gözlemciler bilir, her sınıfın olmazsa olmazıdır böyle arkadaşlar.
Bu içeriği onlara ithaf edelim. Saygılar...
Kişi yedisinde ne ise, yetmişinde de öyle oluyor işte. Tertipli, düzenli, her konuda titizlenen bir ilkokul öğrencisi aynı alışkanlıkla ve aynı özenle önce üniversite sıralarına, oradan da iş hayatında önemli sayılan noktalara kadar taşıyor kendini. Dağınık olanı da aynı şekilde tabii, belki biraz zorlanıyor ama öyle ya da böyle hayatın içinde kendine bir yer buluyor. Hepimiz öğrencilik yıllarımızda bu arkadaşların bin bir türlüsüyle karşılaşmışızdır değil mi? Anlatsak ne hikâyeler çıkar... Ama hadi gelin 'örnek öğrenci' sayılabilecek arkadaşlarımızın kulaklarını bir çınlatalım. Ne dersiniz?
♦ Onlar ders ayırt etmeksizin, okulun her günü en öndeki sıralarında yerlerini alırlar ve hoca hapşırsa not alırlar.
♦ Ve o andan itibaren hocaların gözünde "Ne kadar da dersi dinleyen, ilgili bir öğrenci!" sıfatını kazanırlar.
♦ İşlenen ders esnasında bazılarımız konuyu bile henüz tam olarak algılayamamışken, onlar konu üzerine sorular sormaya başlarlar.
♦ Ders bazen iptal olur ve bu bir önceki gün duyurulur. Böyle durumlarda bile okula gelirler. "Çocuklar ders boş!" çağrısını duyup üzülmek bu kişilerin fıtratlarında vardır.
♦ Bu tip öğrenciler genellikle sınıf başkanıdırlar. Ve en sevdikleri ortalama çalışkanlıktaki bir arkadaşlarını hemen 'sınıf başkan yardımcısı' olarak atarlar.
♦ Genelde gözlük kullanırlar ve beden eğitimi derslerinde sınıfın en çalışkanı o gözlüklü kişinin başına illa bir şey gelir.
(Ne diyelim; nazar!)
♦ Kitap ve defterleri her daim tertemizdir ve aynı desen kaplarla kaplıdır.
(Olanca çalışkanlıklarına rağmen o kitaplar nasıl olur da eskimez, halen aklım almaz...)
♦ Kılık kıyafetlerinde milim bozulma, ütülerinde santim kırışma yaşanmaz.
Çünkü bir 'örnek' öğrenci öyle hoplayıp, zıplamaz. Bulunduğu makamın bir ağırlığı vardır ve ona göre hareket eder.
♦ Öğretmenler verdikleri ödevleri hatırlayamadıklarında "Öğretmenim ödev vardıııı!" diyen ve tüm sınıfın moralini birden yerle bir eden kişilerdir. neotempo.com.

Şemsiye
Bir Amerikalı, bir Rus ile Temel hotelde kalırken gece yarısı yangın çıkar.
Panik içinde üçü de yukarı katlara koşar ama kurtuluş yok. Çaresizlik içinde Amerikalı, odada duran bir şemsiye bulur. "Başka şansım yok" diyerek şemsiyeyi açıp atlar.
Şemsiye sağlam çıkar. Onu paraşüt gibi kullanarak Amerikalı sağ salim yere varır.
Bunu gören Rus, yandaki odada başka bir şemsiyeyi bulup paraşüt gibi kullanarak o da kurtulur. İkisi de yukarıya bakarak merak içinde Temel'i beklerken yakınlarına hızla düşen bir cisim birden bire yere çarpar.
Gidip bakarlar... Temel'miş. Hayatta ama kan revan içinde ve her tarafı kırık.
Amerikalı -"Ne oldu?" diye sorunca Temel, -"Şemsiyeyi bulamadım. Ama dolapta yağmurluk vardı" demiş.

AlkışlıYorum
Hafta sonu sabahının keyfini çıkarıyoruz.
Kahvaltı yaparken, 8. sınıfa giden oğluma soruyorum: "Oğlum, kız arkadaşına Sevgililer Günü'nde ne hediye alacaksın?" Karım atılıyor:
"Ne alacak o kara surata! Hem kara, hem zayıf, hem de bacakları çarpık. Konuşurken de ağzından tükürük fışkırıyor." Oğlum bana, ben oğluma bakakalıyoruz... Ve susmanın erdem olduğunu yaşayarak öğreniyoruz.