Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 1 Mayıs 2016

Pazar akşamı sendromu

Haftanın fragmanları gözünün önünden geçer bir bir. Hele o sabahın ilk saatleri yok mu! Gün bitsin diye bekle dur. Aşağıdaki grafikte hisler anlatılmıştır;

* Pazartesi :((
* Salı :( Y Çarşamba :|
* Perşembe :)
* Cuma: D
* Cumartesi :D:D
* Pazar: : ( @^&/%+/
Pazartesi sendromu ile devam eden sistemin doğmatık bir parçası. Çok tehlikelidir. En az 'çarşamba hafta içinin hafta sonudur', 'yaşasın cuma söylemleri kadar tehlikelidir. Sermaye piyasalarının çarkları üzerine kurulan bir sistemin içinde günlerin anlam kazanması. Tam bir ne yapacağını kestirememe durumu yaratır. Dışarı çıkmak istersin. Önünde koca bir hafta vardır. Dinlenmek daha iyi bir fikir gelir. Oturup ayaklarını uzatmak istersin, pazar akşamı evde oturan ezik insan oluverirsin. Bir şeyler okumak kaçış hissi verse de, amma lakin öyle değildir. Hele bir de hafta sonunu iyi değerlendiremediysen içine öküz oturmuş gibi hissedersin.. Eh tabi bir de yarın işe gitme sıkıntısı.. Hücresinde idamı bekleyen mahkumun hissettiklerine benzer. Pazar günü boşluk oldu, pazartesi ilk iş günü sendromu, salı günü pazartesiden sarkan işlerin sendromu, çarşamba hafta ortası sıkıcılığı, perşembe avrupa maçları mağlubiyeti kaynaklı moral bozukluğu, cuma günü hafta sonu ne yapacağız stresi, cumartesi günü ise pazar gününün boşluğuyla nasıl baş edeceğiz sendromu şeklinde bir kısır döngü vardır. Okurken ayrıdır, çalışırken ayrı. Okurken, ertesi günü sabah erken kalkmak, hele ki sınav varsa daha da gidesi gelmemektir ertesi günü okula. Lakin çalışınca tek gün olan tatilin, ya uyuyarak ya da uyksuz kalıp takılarak geçen tek tatil gününün yetmemesi de ekleniyor o ertesi günü erken kalkmaya. Öyle ki oyalandıkça oyalanıp, ayakta durdukça durasın geliyor. sabah vaktinde kalkıp kalkmayacağın meçhul yatıyorsun, uyku seni içine alıyor.

ALTILI GANYAN
Veliefendi Hipodrumu'na giden Temel atlara start alır almaz favorisi olan atı elinde dürbünle takip ederek bir yandan da -Ulanım benum ya bak nasıl da yel gibi gidey diyerek atını teşci eder.
Gerçekten de Temel'in atı en öndedir.
Etraftakiler gıpta ile Temel e bakarlar,Temel dört köşedir. Fakat bir süre sonra atlar teker teker Temel in atına yetişip geçmeye başlarlar.
Derken Temel'in atı en sonuncu duruma düşer. Temel etrafın alaylı bakışlarına aldırış etmeden tezahürata devam eder.
-Uy aslanım benum ya bak nasılda hepsini önine katti getiriy.

ÜÇ GÜN
Temel ile Dursun, dünyanın en yüksek binasını konuşuyorlarmış. Bir ara Temel şöyle demiş:
-O kadar yüksekmiş ki, insan üzerinden düşşe ancak üç günde yere inebilirmiş.
-Ölü olarak değil mi?
-Elbette ölü olarak sersem! Üç gün yemeden içmeden yaşanır mı hiç?

MUHASEBECİ
Sös meclisten dışarı. Bu bi fıkra ya bir matematikçi, bir muhasebeci ve bir ekonomist aynı işe başvururlar.
Görüşmeci matematikçiye sorar:
"İki kere iki kaç eder?".
Matematikçi cevap verir: "Dört!".
Görüşmeci sorar: "Kesin dört mü?
Matematikçi kendinden emin cevaplar:
"Evet, kesin dört!" Matematikçi çıkar ve ekonomist odaya girer. Bu sefer görüşmeci aynı soruyu ekonomiste yöneltir. Ekonomist yanıtlar: "Ortalama dört eder, yüzde 10 aşağya veya yukari oynayabilir, ama ortalama dört eder!".
Ekonomistte de çıkar, muhasebeci odaya girer, aynı soru ona da sorulur. Muhasebeci ayağa kalkar, kapıyı kilitler, panjurları indirir ve görüşmeciye yaklaşarak sorar: "Kaç etsin istersiniz?

AlkışlıYorum
Huysuz mu huysuz kayınpederim, karımı işaret edip başladı konuşmaya. "Çocuklarımın içinden yalnızca bu benim huylarımı tam olarak aldı. Diğerleri bana hiç çekmedi, ne yazık!" Kayınvalidemle göz göze geldik. Koca bir iç çekip başını öne eğdi kadıncağız. Bu dünyada beni anlayan bir çift göz var. Aynen benim onu anladığım gibi.