Bu maçtan alınacak beraberlik dahi ligde liderden ve ikinciden 10'ar puan geride kalmak anlamına geliyordu. Ve bu fark kolay kolay kapanamazdı.
Takımın Alanya ile sahasında berabere kalması Manchester maçında alınan mağlubiyet oyuncuların bütün özgüvenini sarsmış ve futbolcular büyük bir moral bozukluğu içindeydi. Dolayısıyla böyle bir ortamda iyi futbol beklemekten çok skor önemliydi. Sarı-Lacivertliler de bunu başardı. Advocaat ilk 11'e Hasan Ali'nin önünde İsmail'i monte ederek hepimizi şaşırttı.
Bence bunun iki sebebi var. Birincisi rakip sağ bek Sukubic'in hücuma çıkışlarını engellemek... İkincisi de Volkan Şen'e bir ders vermek.
FENER'DE LENS FARKI
Advocaat galiba "Geçen sene bazı oyuncular çok iyi maç çıkartmış ama bu sezon iyi oynamıyorlar" derken Volkan Şen'i kastetmiş. İlk 11'de oynamamasını anlarım. Ama oyuna girmemesinin sebebi bu olsa gerek.
3 puan kadar gecenin bir diğer sevindirici olayı da Lens'in takıma dönmesiydi.
Hollandalı ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu yaptırdığı penaltı ile gösterdi.
İdman eksiğine rağmen performansı sevindiriciydi. Şunu da rahatlıkla söyleyebilirim.
Van Persie güçlenmeye başlamış.
Oyunda kaldığı süre boyunca sahaya çok daha sağlam basan ve takım için mücadele eden bir Van Persie izledik.
Sonuçta Konya'ya karşı bu olumsuz şartlarda 3 puan alabilmek son derece önemlidir.
Önemli olan bundan sonra iyi bir futbol ve seri galibiyetlerin gelebilmesi.
Bu kalite de bence bu takımda var.
MAÇIN EN iYiSi LENS
Takıma döndüğü belli oldu. Fark yarattı.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ RANGELOV
Konya'nın en büyük gol silahı sahada yok gibiydi.
