Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 20 Temmuz 2017

Sorumsuz sonuçları

15 Temmuz anma törenlerinin siyaseten birçok sonucu olabilir.
Ancak bence en öncelikli sonucu Kemal Kılıçdaroğlu için olacak. Belki bir daha aklına esen her şeyi desteksiz bir biçimde savurmaktan kaçınır.
Tabii ben insanların yaşadıkları hatalardan nadiren ders çıkardıklarını düşünüyor olsam da, bu kez çok açık bir sonuç olması nedeniyle Kılıçdaroğlu'nun bile ders çıkarabileceğini umuyorum. Milletin yüzlerce şehit ve binlerce gazi verdiği ve ülkenin bir iç savaştan kıl payı kurtulduğu bir gece için "kontrollü darbe" gibi sorumsuz bir laf etmez inşallah. Ülkenin ana muhalefet partisi lideri bazı hassasiyetleri göz ardı edemez. Etmemeli.
15 Temmuz gecesi yaşadıklarımız sadece Cumhurbaşkanı ve hükümeti hedef alıyormuş gibi görünmesine rağmen aslında tüm ülkeye karşıydı.
Bunun farkında olan millet topyekün bir cevap verdi. Ülkenin var oluş mücadelesi içinde olduğunun farkındaydı. Ve aslında millet aynı hassasiyeti koruduğunu bir kez daha gösterdi. Yapılan anma törenlerinde hem şehitlerine hem hükümetine hem de ülkesine sahip çıktığını ortaya koydu.
Bu anma programlarında Kemal Kılıçdaroğlu ise Yenikapı mitingi esnasında sahip olduğu konumdan çok uzaktı. Halbuki Yenikapı mitinginde FETÖ'ye karşı ortak bir pozisyon alınmıştı. Bu da katılan tüm siyasi partilere bir meşruiyet ve haklılık üretiyordu. Fakat aradan geçen bir sene içerisinde Kılıçdaroğlu yaptığı kontrolsüz açıklamalar nedeniyle toplumun büyük bir bölümünün öfkesini kazandı.
Kendince sahip olduğunu düşündüğü yüzde 48'lik bloğu korumak adına kutuplaşmayı körüklemeye çalışırken, sadece yüzde 51'i değil çok daha geniş halk kitlelerini yabancılaştırdı. Ana muhalefet partisi lideri ülkenin tarihinde yaşadığı en kritik gecelerden biri için tuhaf açıklamalar yapınca kimse bu durumdan memnun olmaz.
Biliyorum. CHP seçmenleri içinde bu darbe teşebbüsünün "kontrollü bir darbe" olduğuna inanan yüzde beşlik veya onluk bir kitle olabilir. Her yerde böyle marjinal tipler bulunabilir. Fakat parti liderinin kendi kitlesini yanlış okuyarak tahkimat için bu marjinal grupların sözcülüğünü yapmanın başarılı bir siyaset olmadığını görmesi gerekir. Kendi partisinin bile büyük kitlelerini yabancılaştıracak böyle bir söylem ülkenin geri kalanında zaten infiale neden oluyor.
Fakat Kılıçdaroğlu anladığım kadarıyla tahkimat siyasetini nasıl yapacağını bir türlü öğrenemedi. Gidip en marjinal noktadan başladığında bunun tersine sonuçlar üreteceğini göremedi.
Bugün CHP'de bu "kontrollü darbe" zırvalıklarını savunabilecek çok az sayıda insan çıkar ortaya. Ama Kılıçdaroğlu hiçbir yere hesap vermemesinin rahatlığından olsa gerek kafasına göre kullanıyor. Sonra tevil ediyormuş gibi yapıyor. Sonra gelip aynı zırvalığı tekrar kullanıveriyor. CHP'de parti içi muhalefeti partinin delege yapısı sayesinde tamamıyla ortadan kaldıran Kılıçdaroğlu, bu hataları için bedel ödemiyor. O nedenle de böylesi fahiş hatalar yapıyor.
Ama bu kez sadece parti içi gerilimler meselesi değil. Toplumsal meşruiyet sorunu yaşadı. Tüm ülke genelinde ve Meclis'te 15 Temmuz gibi bir olayın anma törenleri yapılırken ne yapacağını şaşırdı. Toplantılara katılmasa olmaz.
Katılsa hiç olmaz. Katılsa "kontrollü darbe" dediği gecenin anmasını nasıl yapacak? Katılmasa yine siyaseten büyük kitleleri yabancılaştırmış olacak.
Tam da bu nedenle Kılıçdaroğlu "bizi davet etmediler" veya "konuşma yaptırmıyorlar" gibi iddialarla topu taca atmaya çalıştı. Onu da iyi yönettiği kanısında değilim. İzleyenlerin kafasında yine git gellere tutulmuş bir izlenim yarattı. Ne dediği, ne yaptığı, ne yapmaya çalıştığı karmakarışık hale geldi. Günün sonunda desteksiz siyaset ağır bir itibar kaybı ile son buldu. Umarım ülkenin ana muhalefet partisi lideri bundan sonra milletin hassasiyetlerini yaralayacak ve ulusal kurtuluş mücadelesini aşağılayacak ifadeler kullanmaz.