Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 29 Haziran 2017

CHP yürüyüşü akıntıya teslim

CHP'nin yürüyüşü 15. gününde.
Yürüyüş parkurunun yarısı tamamlanmış halde. Ama çoğumuz hala nereye varacağını anlamış değiliz. Ben gün geçtikçe aydınlanacağımızı düşünüyordum. Ama maalesef aydınlanamadık. Ya CHP çok kurnazca bir plan peşinde ya da yine ne yaptıklarının çok farkında değiller. Ya planlarını sonuna kadar gizliyorlar ya da bunu sadece seçmen ve parti üyelerini yatıştırıcı ve siyaseten içi boş bir eylem olarak görüyorlar. Ya da belki de bunların hiçbiri değil. Gördüğümüz kadarıyla CHP bu eylemi nereye doğru çevireceğine kendisi bile karar verebilmiş değil.
Eğer CHP gerçekten eylemin ses getirmesini ve siyaseten sonuç üretmesini bekliyorsa o zaman bu eylemi kitleselleştirme ve büyütme yoluna gidebilir. Bunun özellikle parti teşkilatları eliyle yapılabileceğini hepimiz biliyoruz.
Yakın tarihimizde birçok örneğini gördük.
Cumhuriyet mitingleri nasıl teşkilatlı bir eylem biçimi olarak doğduysa bu yürüyüş de merkezi bir kontrol yoluyla inşa edilebilir. Mesela çok büyük kalabalıklarla İstanbul'a girilebilir.
Böylesi bir eylemin ben şahsen CHP adına sonuç üretebileceğini düşünmüyorum ama CHP liderleri bundan medet umabilirler. Türkiye siyaseti içinde CHP kendini çok sıkışmış hissediyor. Yıllardır her türlü seçim ve referandum kaybedilmiş. Böyle olunca normal şartlar altında demokrasinin kuralları işlediği müddetçe iktidar yolunun kendine kapalı olduğu hissi yaygınlık kazanıyor. O zaman ülke de olağanüstü şartlar oluşturma eğilimi baş gösteriyor.
CHP liderliğine veya seçmene sorsanız hemen itiraz ederler. Hiçbiri böyle bir ifadeyi kabul etmez. Aksine haksız bir suçlama olarak görür. Fakat insan çoğunlukla kendini de aldatan bir varlık haline dönüşebiliyor. CHP kitlelerinin kendine has özellikleri düşünüldüğünde neyi kastettiğim kolayca anlaşılabilir. Demokratik kuralların devre dışı kalmasının bazı durumlarda mazur görülebileceği düşüncesi bu kitlede hep vardır. Kendisini ülkenin tek sahibi ve kurucu unsuru olarak görmeye dair yanılsamadan bir türlü kurtulamayan CHP kadroları böyle bir yola tevessül ederse hiç şaşırmam.
Zaten baştan beri ben eylemin bu yöne gideceğini düşünüyorum.
Ama eylemin başlangıcında Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklamaya bakarsanız bunun son derece iddiasız bir eylem olduğunu düşünmeniz gerekir. Bu iddiasızlık halinin Kılıçdaroğlu'nun genel hali olduğunu da söyleyebilirsiniz. Evet haklısınız.
Kılıçdaroğlu genelde böyle bir izlenim veriyor. Eyleme başlayacağını açıklarken de aynı muğlaklık ve ikircikli hal dikkat çekiyordu. Sanki bu eylemin nereye varacağını bilmiyor gibiydi.
Belki de gerçekten öyledir.
Eylem başlatılmıştır. Kervan yolda düzülecektir. Belki de CHP ne yapmak istediğini bilmiyordur.
Bunun da kontrolden çıkmak gibi bir sonucu olabilir. Kılıçdaroğlu kontrollü bir yürüyüş planlarken kontrolsüz bir yürüyüşe teslim olabilir. Sokak siyasetinin hep içinde barındırdığı riskler nedeniyle doğabilecek provokasyonlar sonucu istenmeyen sonuçlar doğabilir. Veya daha da ciddi bir sorun CHP'nin yaptığı bu yürüyüş marjinal grupların eline geçebilir.
Sosyal medyada biraz dolaşırsanız neyi kast ettiğimi anlarsınız. Bir takım hesaplar başladılar buna benzer sözleri dile getirmeye. "Yürüyüşü CHP başlatmış olabilir ama biz ele geçirebiliriz" diyenler var. Böyle bir durum doğarsa ne olacağını söyleyeyim size. Marjinal gruplar ve militan tipler sözüm ona "barış ve adalet" gibi masum kavramları araçsallaştırarak kitleler halinde yürüyüşe katılabilirler.
Sonra medyada üç beş kişi bu eylemin ne kadar şirin ve ne kadar barışçıl bir arayış olduğunu dile getirir. Yürüyüşçüler etrafı yakıp yıkmaya başlar. Eylemi şirinmiş gibi gösteren gazeteciler ortadan kaybolur.
Ortalık karışır. Bu hikâye bize hiç yabancı değil. Yine sergilenirse hiç şaşırmayın.
Ama şimdiden söyleyelim. Sonuç yine aynı olur. Bir gerilim sonrası sular durulur.
Sonra yürüyüş destekçisi tipler biz barışçıl kısmını desteklemiştik deyip sıyrılmaya çalışır. Ama bu sefer bir fark var. Eylem CHP adına başladı.
Bu nedenle CHP sorumlu tutulur.